En büyük mertebe

...

"Yine insanlar içinde kimileri vardır ki, Allah’a şartlı olarak kulluk eder; öyle ki kendisine bir iyilik denk gelirse bundan pek memnun olur, ama başına bir imtihan sıkıntısı gelse hemen yüz çevirir. Böyleleri dünyasını da âhiretini de yitirmiştir ve apaçık hüsran işte budur." (Hac Suresi 11)

Bir insanın sahip olabileceği en büyük mertebe nedir dersin? Doktorluk, mühendislik, patronluk… Hayır, bunlar dünyanın geçici mertebeleri. Daha kalıcı, bitmeyecek, ebedi alemde bizimle kalacak bir mertebeden bahsediyorum. Kulluktur dostum, en büyük mertebe! Olmazları olduran, her şeye gücü yeten O Yüce Sultana kul olmak bizler için en büyük şereftir.

Kulluk mertebesinin de kendi arasında bir kalitesi vardır. Kulluk bilincini ne kadar kuşanabiliyorsan kulluğunun kalitesi o derecede artar.

Bizleri çok iyi tanıyan Yüceler Yücesi Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de farklı kulluk derecelerinden bahseder. Hayırla da şerle de sınandığında zerrece imanı sarsılmayan, Allah'a olan yakınlığından hiçbir şey kaybetmeyen hakikat erleri vardır. Kahrın da hoş, lütfun da hoş diyebilen. Her halde Rabbinden razı olan, kulluk bilincini kuşanmış olanlar…

Bir de her şey yolundayken, işler tıkırında giderken Allah'a kul olup, işleri bozulunca, imtihanlar gelince yan çiziverenler… Yani kulluk bilincini kuşanamamış olanlar.

Hac Suresi 11. ayette "İnsanlar içinde kimileri vardır ki Allah'a şartlı olarak kulluk eder; öyle ki kendisine bir iyilik denk gelirse bundan pek memnun olur, ama başına bir imtihan, sıkıntısı gelse hemen yüz çevirir. Böyleleri dünyasını da ahiretini de yitirmiştir ve apaçık hüsran işte budur" buyurarak bu tarz insanlardan bahseder.

Haydi gel dostum! Kendimizi bir tartalım, bu ayet çerçevesinde. Sence bizim kulluğumuz hangi gruba giriyor? Mal,mülk, sağlık elimizdeyken Rabbimizle olan ilişkimiz ile bunlar elimizden gidiverdiğinde Allah ile olan ilişkimiz aynı mı? Yoksa elimizden bir şeyler alınınca uzaklaşıverenlerden miyiz, kızanlardan söylenenlerden, "Neden ben?" diyenlerden mi?

Zor durumlar kulluk kalitemizin sınandığı dönüm noktalarıdır dostum. Kulluğumuza sımsıkı sarılıyor muyuz, yoksa kıyıdan kıyıdan mı, ucundan mı tutuyoruz? Sağlam kopmayan sevgi bağları ile mi bağlıyız Rabbimize, yoksa ufak bir sarsıntıda kopacak, pamuk ipliği ile mi? Rabbimi şartlı sevenlerden miyiz? İstediğimi yaparsan severim, yoksa yüzüstü dönerim diyenlerden mi?

Eğer çıkarlarımızla uyuşmayan durumlarda sarsılıyorsa kulluğumuz, dünyada da ahirette de kaybedenlerden oluruz. İşte yaşayabileceğimiz en büyük hüsran, en büyük kayıp bu olur.

Gel dostum kulluk bilincini kuşanalım, sımsıkı tutalım. Bu aleme geçici zevklerle mutlu olmak için değil, kulluğumuzu tam olarak yaparak ebedi mutluluk diyarına yol bulmak için geldiğimizi unutmayalım.

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum