Ölüm…

...


“Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. Önlerinde, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.” (Müminun 99-100)

Ölüm, ismini duyunca bile bizi ürperten, ‘ağzından yel alsın’ diyerek bahsini etmekten korktuğumuz, dilimizden, düşüncelerimizden uzak tuttuğumuz dört harfli bir kelime… Ne kadar uzak dursak da kaçamayacağımız, doğum kadar gerçek olan ölüm. İki kapılı bir han olarak nitelenen dünyanın çıkış kapısı.

Peki, kaçınılması mümkün olmayan bu gerçeğe ne kadar hazırsın dostum? Kendi ölümünü canlandırıyor musun hiç gözünde? Musallaya konuşunu, namazını kıldıran imamın “Nasıl bilirdiniz?” diye soruşunu, sonrasında omuzlarda gidişini ve o daracık yere, toprağın altına konulup tüm dostlarının, akrabalarının seni bırakıp gidişini...

Haydi, canlandır gözünde dostum. Sen ve amellerin başbaşasınız toprağın altında. Rabbimiz Yüce Kelamında bizler için canlandırır bu hadiseleri ve ne halde olacağımızı anlatır. Gel beraber kulak verelim o vakit; “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. Önlerinde, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.” (Müminun 99,100)

‘Rabbim beni geri gönder’ deyişini canlandır. ‘Bak, bambaşka bir hayatı yaşayarak döneceğim sana, salih amellerle dolduracağım günlerimi. İhmal ettiğim, geciktirdiğim, özensiz kıldığım, reklam aralarına sığdırdığım namazlarım var ya, bak, nasıl ağır ağır huşu içerisinde kılacağım... Kazaya bırakıp tutmadığım oruçlarımın hepsini tamamlayacağım.’

‘Kur'an'la ilişkim nasıl da değişecek… Her ayeti anlayarak, gönlüme nakşederek yaşantıma nasıl dahil edeceğim. Kur'an okumadığım günüm geçmeyecek. Gönüller yıktığım o sivri dilimi törpüleyeceğim, gönüller yapanlardan olacağım Ya Rab! O günümün çoğunu elimden alan, vaktimi eritip bitiren internet var ya, ah Ya Rabbi! Hepsini bırakacağım. Ebedi hayatıma faydası olmayan malayani ne varsa hepsine son vereceğim. Yeter ki beni geri gönder, ne olur’ deyişini canlandır.

Önüne dikilen berzahı, geriye dönüşün mümkün olmadığını... Haydi, dostum bugün gelip çatmadan önce, son pişmanlığın fayda vermeyeceği gün gelmeden önce, Rabbine dön; yüzünle ve gönlünle. Her anın sana emanet olduğunu unutma ve dolu dolu Müslümanca yaşa...

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum