Cem Evleri Kanun Teklifi ve dergahlar
...
Bildiğiniz gibi AK Parti, seçim sathı mahaline girdiğimiz
bu süreçte blok Alevi oylarını kendine çekmek için cemevlerine yasal bir statü
getirmek amacıyla bir kanun çıkardı.
Teklife göre, İmar Kanunu’na eklenen maddeyle, imar
planlarının hazırlanmasında, belde ve bölgenin şartları ile ihtiyaçları göz
önünde tutularak cemevi yerleri ayrılacak. İl ve ilçelerde mülki idare amirinin
izni ve imar mevzuatına uygun olmak şartıyla cemevleri yapılabilecek. Cemevi
yeri, başka amaçla tahsis edilemeyecek. Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve
Belediye Kanunu uyarınca, sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri ve mabetlere
yönelik yapım, bakım ve onarımlarının belediyeler tarafından yapılabilmesine yönelik
hüküm genişletiliyor. Buna göre, il özel idareleri tarafından il sınırları
içinde mabetler, kültür ve tabiat varlıkları, tarihî doku ve kent tarihi
bakımından önem taşıyan mekânlar ile cemevlerinin yapım, bakım ve onarımları
yapılabilecek. Alevi-Bektaşi kültürü ve erkan hizmetlerinin yürütüldüğü
cemevlerinin yapım, bakım ve onarımlarının belediyelerce yapılmasına imkan
sağlanan teklife göre, belediyeler tarafından eğitim kurumlarına, yurtlara,
okul pansiyonlarına ve hastanelere, indirimli ya da ücretsiz su verilmesi
düzenlemesine cemevleri de dahil edilecek. Cemevlerinin aydınlatma giderleri
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca karşılanacak.
Bu maddelere baktığımız zaman devletin cemevlerini gerçek
anlamda bir kültür ve ibadet mekanı kapsamına soktuğunu görürüz.
…
Peki bu doğru mu?
Bana göre devletin bu tür şeyleri yasaklaması bile
yanlıştı. Fakat devlet her zaman olduğu gibi adil olmak zorundadır. Madem ki
Bektaşi Tarikatı'nın mekanına böyle bir ayrıcalık tanıyor aynı şekilde
Nakşi-Kadiri ve diğer tarikatların mekanı olan dergahlara da davranması
gerekir.
Yani dergahları da bir ibadet mekanı statüsüne sokması
gerekir. Onların üzerindeki yasak ve baskıyı ortadan kaldırması gerekir.
Kaldı ki cemevleri ve dergahları yasaklayan bizzat Devrim
Kanunları ve Atatürk olmuştur. AK Parti bu düzenleme ile devrim yasalarını
tadil etmiştir. Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan Kemalistlerin konu cemevlerine
gelince bunu alkışlamaları iki yüzlülük olmuştur.
Ya tüm tarikat mekanlarına (cemevleri de tarikat
mekanıdır. Bektaşi tarikatların zikir meclisidir) bu imkanı tanımaları ya da
hiç kimseye tanımamaları gerekir.
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu mecliste
tartışılırken bu konu da tartışılmıştı. Tekke ve zaviyelerin kapatılması
sırasında Bektaşi tarikatı ve mekanlarının buna dahil edilmediğini gören diğer
milletvekilleri karşı çıkmış ve "siz yoksa Bektaşi misiniz?" diye
tavır göstermiş ve bu tepki üzerine Bektaşilik ve onların mekanları olan
cemevleri de dahil edilmiştir.
Cemevleri, Alevi ibadet mahalli değildir. Aleviler de
bizim gibi Müslümandır ve tüm Müslümanların ibadet mahalli camilerdir.
Cemevleri, Bektaşi Tarikatı zikir meclisidir, tıpkı
dergahlar gibi...
Bu nedenle AK Parti'nin en kısa zamanda "Tekke ve
Zaviyelerin Kapatılması" Kanunu’nu ilga edip, cemevlerine tanıdığı statüyü
dergahlara da tanımaları gerekir.
Şu anda AK Parti hükümeti nedeniyle takibe uğramayan
tarikat ve onların dergahları, iktidarın muhalif bir zihniyete rûcu etmesi ile
eski baskılı günlerine dönmeyeceklerinin garantisi yoktur. Tıpkı başörtüsü
gibi...
…
Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılması Kanunu ve süreci
“Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925
tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile hayata geçmiştir. Konya Milletvekili Refik
Bey (Koraltan) ve beş arkadaşının önerisiyle meclise sunulup kabul edilen Tekke
ve Zaviyeler ile Türbelerin Seddine ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve
İlgasına Dair Kanun; bütün tarikatlarla birlikte şeyhlik, dervişlik, müritlik,
dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük,
üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık
gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin
yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır. Ayrıca
yasa ile Türkiye Cumhuriyeti içinde padişahlara ait ya da bir tarikata çıkar
sağlamaya yönelik tüm türbeler kapatılmış, türbedarlıklar kaldırılmıştır.
Yasaya aykırı davrananlara para ve hapis cezası getirilmiştir.
Yasa, 1982 anayasasında "İnkılap kanunları"
(anayasanın 174. maddesine göre anayasaya aykırılığı iddia edilip iptal
edilemeyecek kanun) arasında kabul edilerek koruma altına alınmıştır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.