İlk altılı masa
...
Bugünlerin sıcak siyasi gündeminde çok konuşulan altılı
masa olayı tarihimizde ilk kez görülmedi.
Tarihimizde ilk altılı masa Hulefa-i Raşidin döneminde ortaya çıktı. Hz. Ömer’in şehit edilmesi üzerine onun tavsiyesi ile yeni halifeyi seçmek için Talha, Zübeyr, Sa’d b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Osman ve Ali’den oluşan bir heyet oluşturuldu. Heyete resmen dahil edilmeyen fakat dışardan destek olan Abdullah b. Ömer’de vardı.
Heyet, uzun uğraşlar sonucu aralarından birisini halife seçemeyince Abdurrahman b. Avf’un halifelikten feragat etme karşılığında mevcut halifeyi kendisinin seçme talebi olumlu karşılandı ve Abdurrahman b. Avf, yeni Halife’yi seçmek için istişare turlarına başladı. Bu amaçla kamuoyunun etkili kişilerine, liderlerine, akil adamlarına, ilim adamlarına, sahabenin büyüklerine ve hatta tüm Medine halkına danıştı. Bu araştırmalar sonucu ibrenin hz. Osman ve Ali üzerinde yoğunlaştığını gördü. Fakat, Abdurrahman b. Avf’un halife seçimi için kamuoyu yoklamasını yaptığını öğrenen Umeyyeoğulları da Hz. Osman’ı seçtirmek amacıyla, durumu manipüle etmek için organizeli bir şekilde davranıp halk arasında örgütlenmeye ve propagandaya başladılar. Sonunda Abdurrahman b. Avf, mescidde bazı şartlar karşılığında Hz. Osman’ı halife seçtiğini bildirdi.
Her ne kadar halife seçilmiş, bir sorun çözülmüş olsa da tüm İslam dünyasını derinden yaralayacak ve hatta parçalanmalara iç savaşlara yol açılacak süreç de böylece başlamış oldu.
Gelelim günümüze…
Şimdi de yeni lideri seçmek için muhalefet altılı masayı kurdu. Bu masada olmamasına rağmen, görüş ve davranışı ile masayı yönlendirenlerden birisi de HDP olduğu malum… Masa her ne kadar bir aday üzerinde ittifak etmemiş olsa da sonuçta muhalefetin adayı bu masaca belirlenecektir. Bu aday, seçimleri kazandığında geleceğimiz ve istikbalimiz üzerinde etkili olacaktır.
Duamız, herkesin hayrına yarayacak bir adayın seçilmesi ve daha önceki altılı masada yaşanan bölünme, iç savaş ve krizlerin bu sefer yaşanmamasıdır. Tabi ki altılı masanın adayının seçimleri kazanması durumunda olabilecek bir durumdur. Kazanmasa mevcut süreç devam edecektir.
Her ne kadar tarihimizi görmemezlikten gelsek de tarih hep arkamızda gelecek ve bizi şekillendirmeye devam edecektir. Akıllı insanlar, tarihi görmemezlikten gelme yerine ders çıkarıp aynı hataların bir daha işlenmemesi için çaba sarf ederler.
...
İFFET
İslam düşünürleri ve mutasavvıfları iffet kavramı, psikolojisi ve davranışı üzerinde de kafa yormuşlardır.
Bir Müslüman’da bulunması gereken temel erdemlerden birisi de iffetli olmaktır.
İffet, sadece kadınlara mahsus bir özellik değil, erkeklere de mahsustur.
Aslında iffet denildiğinde tüm cinsel dürtülerin merkezi anlaşılmalıdır. Bu dürtüler hayvani olup, insanın hayvani nefsinden kaynaklanmaktadır. Temel hareket noktası üreme ve neslin devamı düşüncesidir. Nefsin temel görevinden birisidir.
Fakat tüm psikolojik dürtülerimiz de olduğu gibi iffetli olmak da dengeyle alakalıdır. Yani dengeli olan kişi iffetli olur.
Peki denge bozulunca ne olur?
İki durum yaşanır.
1. İffette aşırılığa yönelmek, günahkarlığa, hayasızlığa yol açar. Zinaya yönelme oluşur. Kur'an da zinayı değil zinaya giden yolları yasaklamamış mıdır? Bunun aşırılığı yeme, içme, cinsellik konusunda son derece hırslı olur. Bunu elde etmek için her türlü kötülük, zinaya yönelim olur. Böylece akıl ve din sağlığı bozulur.
2. İffet azlığı ise; şehvet azlığına neden olur. Şehvetin azlığı dünya hayatının devamını engelleyen bir unsur olduğu gibi insanın dünyaya gelişindeki amacı da sekteye uğratır. Arzu erdemin eksikliği sadece cinsellikle ortaya çıkmaz. Bu arzunun da eksilmesine neden olur. Böylece yaşamak için gerekli olan cinsellik, yeme, içme, çalışma, kazanma, helal lokma elde etme arzusu azalır veya yok olur. Bunun yerine tembellik ortaya çıkar.
Görüldüğü gibi iffetin azlığı ve çokluğu da istenen davranışlardan değildir. Bir mü'minden istenen davranış, bu duyguların itidalli ve dengeli olmasıdır.
Alimler iffeti "bedenin korunması ve geliştirilmesi için gerekli olan şeyleri sağlama, gereksiz olanlara da ilgisiz kalma erdemi diye tanımlamışlardır. aşırılığı şehvet hastalığı, eksikliği de şehvet eksikliği olarak tanımlamışlar bu iki durum da bedeni bozar. Bedinin bozulması ruhu da etkiler. Çünkü ruh ve beden uyumu sağlıklı olmayı sağlar...
iffet kapsamına giren erdemler de şunlardır: haya, merhamet, yumuşaklık, nefsini güzelleştirme (ahlaki açıdan), uyumlu, geçimli, arzuları zapt etme, sabır, kötülüklere karşı dirençli olma, musibet ve belaya karşı sabır, kanaat, vakar, fedakarlık, cömertlik, kerem...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.