Dostları kaybetmek, gurbete düşmek demektir -1

...

Bazı kimseler, korkularından ötürü Allah'a ibadet ederler ki, bu kölelerin ibadetidir. Bazı kimselerde rağbetlerinden ötürü Allah'a ibadet ederler ki, bu da tüccarların ibadetidir. Bazı kimseler ise, sevgi ve şükürlerinden ötürü Allah'a ibadet ederler ki bu, seçkin ve hür kimselerin ibadetidir."

Ali b. Hüseyin, bir cenaze gördüğü zaman şu iki beyiti okurmuş:

"Cenazelerle karşılaştığımızda korkarız, onlar geçip gidince yine eğlenceye dalarız.

Yırtıcı hayvanların saldırısına uğrayan koyun sürüsünün korkusu gibi.

Yırtıcı hayvanlar gidince, tekrar koyunlar otlamaya başlarlar."

EY NEFSİM

Ali b. Hüseyin Zeynelabidin'in kendi nefsini hesaba çektiğini ve Rabbine şöyle münacatta bulunduğunu işittim:

«Ey nefis, daha ne zamana kadar bu dünyada kalacaksın ve bu dünyanın şenliğine yöneleceksin? Geçen atalarının ölümlerinden ve toprak altında kaybolan dostlarının gidişinden, kardeşlerini yitirişinden ibret almadın mı? Senin o akranların hep toprak altına göçtüler. Yaşadıktan sonra kara toprağın bağrına gittiler.

Onların güzellikleri orada çürüyüp yok oldu, diyarları boşaldı. Arsalarında kimse kalmadı. Kaderler, onları ölüme doğru şevketti. Dünyadan ve dünyalık olarak biriktirdikleri şeylerden el çekip gitti­ler. Çukurlar, onları toprağın altında bağırlarına bastılar. Ölümün pençeleri, nesilleri peşpeşe koparıp götürdü. Onları çürüterek yeryüzü ne kadar değişti. Çeşit çeşit insanlar yaşadıktan sonra toprakta kayboldular. Onların hepsi çürümeye mahkum oldular. Sonra da toprak onlardan vazgeçerek iflas etmiş kimselerin ameline döndü. Sense dünyaya yönelmiş, olanca gücünle dünyalık için çalışıyorsun. Tutkulusun, mal biriktirmeye çabalıyorsun.

Tehlikeli bir yoldasın, ama farkında değilsin, düşünsene hangi yoldasın! Kişi, sürekli olarak dünyası için çabalar, ama ahiretini unutursa şüphesiz o ziyandadır.

Daha ne zamana kadar dünyaya ikbal göstereceksin? Onun şehvetleriyle meşgul olacaksın? Saçların ağardı, ölüm habercisi sana geldi. Seni kovalayan ecelden haberin yok. Bu günün lezzetiyle meşgul olduğun için yarınını unutuyorsun. Oysa şehvetperestlerin, toprak altına göçtüklerini gördün. Başlarına gelen musibetleri de müşahede ettin. Kişi, ölüm korkusunu, mezarını ve çürümeyi hatırlayınca dünya eğlencelerinden ve lezzetlerinden kendini alıkoyabilir.

Kırk yaşının yaklaşmasından sonra saçlar ağarınca, daha neyi beklersin? Bu, yaşlanan kimseyi uyarır.

Sen, sanki zarar veren şeye yöneliyorsun, bunu kendi nefsinin aleyhine kasıtlı olarak yapıyor ve doğru yola şaşıyorsun. Geçen milletlere ve yok olan hükümdarlara bir bak! Günlerin peşpeşe gelişi, onları nasıl da koparıp götürdü? Ölüm, onları nasıl yakaladı? Dünyadaki izleri silinip gitti, sadece dünyada haberleri kaldı. Haşre ve kıyamete dek toprakta çürümüş kemikler olacaklar.

Çürüyüp toprağa karıştılar. Meclislerinde oturamaz oldular. Köşkleri ıssız kaldı.

Öyle bir diyara göçtüler ki, kendilerini ziyaret eden yoktur. Bir­birlerine uğrayamazlar, mezar sakinleri nasıl ziyaretleşebilirler?

Ancak mezarların tavanlarının üzerlerine toplandığını görürsün. O mezar tavanlarının üzerlerinden asırlar geçip gider.

Nice güçlü, kudretli sultanlar vardı ki, onların askerleri ve avaneleri vardı. Dünyada iktidar sahibi oldular.

Dünyada arzuladıkları şeyleri elde ettiler, orada köşkler ve büyük köyler inşa ettiler. Orada mallar ve zahireler biriktirdiler, güzel cariyelere ve kadınlara sahip oldular.

Ölüm geldiğinde ölümün pençesini, onun biriktirdiği zahireleri geri çeviremedi.

İnşa ettikleri ve çevresini nehirlerle büyük köylerin kuşattığı kaleleri de kendisini ölüme karşı koruyamadı.

Hiçbir hile, ölümü ondan uzaklaştıramadı. Askerleri de onu Ölüme karşı korumaya meyletmedi.

Allah'ın geri çevrilmez takdiri ona geldi. Asla reddedilemeyecek hükmü onun üzerine indi. Hüküm sahibi, sonsuz güce sahip olan Allah, yücedir. O, en büyüktür, güçlü ve kahredicidir. Zorbaları helak edici, büyüklük taslayanları da mahvedicidir. O, öyle bir sultandır ki, onun gücü karşısında bütün sultanlar boyun eğerler. Bütün hükümdarlar, onun kuvveti karşısında helak olurlar.

O, öyle güçlü bir hükümdardır ki, hükmü geri çevrilemez.

Hikmet sahibi ve bilgilidir, emri geçerli ve kahredicidir.

Bütün güç ve izzet sahihleri, onun zatının izzetine yöneldi.

Nice güçlü ve muktedirler, o kuvvet sahibi Allah'ın önünde küçülürler.

Zorba hükümdarlar bile, Arş-ı A'la'nın sahibinin izzeti karşısında boyun eğip teslim olur ve güçsüzleşirler.

Dünyadan ve dünyanın tuzaklarından kaçının. Onun size karşı burduğu tuzaklardan uzak durun. Sizin için hazırladığı süs ve ziynetlere yaklaşmayın. Size izhar ettiği güzelliklerinden ve ibraz ettiği şehvetlerden ve ayrıca sizden gizlediği öldürücü ve helak edici tehlikelerinden kendinizi koruyun.

Dünyanın, gördüğün feci hallerinden uzak dur. O halleri defetmeye dua et. Allah, seni zahid olmakla memur kılmıştır.

Gayret göster, gafil kalma, uyanık ol. Şenlendiren kimse, az bir zaman sonra bu diyarı terk edecektir.

Paçaları sıva, gevşeme. Ömrün sona erecektir.

Sen de daimi diyara gidicisin.

Dünyayı isteme, çünkü elde etsen de,

Dünya nimetlerinin tümü sana zarar verir.

Akıllı kimse, dünya için hırs gösterir mi? Ya da akıllı kimse, dünya nimetleriyle mutlu olur mu? Oysa akıllı kişi, dünya nimetlerinin ve dünyanın faniliğine kuvvetle inanmıştır. Dünyanın bakiliğine timit beslemez. (Devam edeceğiz)

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum