Depremden, kerametler

...

6 Şubat'ta merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 15 milyonun yaşadığı 10 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler sonrası duyanları hayretler içinde bırakan hikayeler ortaya çıktı. Bu olayların çok farklı şekillerde değerlendirilmesi mümkündür. Ancak bunları İslam literatüründe binlerce örneğiyle mevcut bulunan “Keramet” gerçeğiyle açıklamak da mümkündür.

Şurası kesindir ki, Allah'ın (cc) salih ve veli kulları kıyamete kadar var olacaktır. Allah (cc) İslam ümmetine nusretini, bazen de bu salih kullarından bazı özel olanları üzerinden ilahi ikramlar olan kerametlerle izhar etmeye devam edecektir. Bu ilahi lütufların nicelerini biz kendi hayatımızda yaşarız de farkına dahi varmayız. Bazıları da değişik vesilelerle kayda geçer ve gündem olur. kısaca kerametin tanımından sonra, “asrın felaketi” olarak kabul edilen bu büyük felakette vuku’a gelen bazı örnekler paylaşalım.

“Sözlükte “iyi, ahlâklı ve cömert olmak” anlamına gelen kerâmet, kerem gibi masdar olup “iyilik, cömertlik” mânasında isim şeklinde de kullanılır. Terim olarak “Allah’ın sâlih, takvâ sahibi, velî kullarından zuhur eden olağan üstü hal” diye tanımlanır. “Bir yetkiye dayanarak iş yapmak” anlamındaki tasarruf kelimesi de tasavvufta kerametle eş anlamda kullanılmıştır.

Keramet, tıpkı mûcize gibi tabiat kanunlarıyla açıklanamayan olağan üstü ve sıra dışı bir olay olup mahiyeti itibariyle mûcizeden farklı değildir; aralarındaki fark meydana geliş şekliyle ilgilidir. Mûcize peygamberlerden, keramet tam olarak ona bağlı olan velîlerden zuhur eder. Ancak peygamber peygamberliğini iddia eder ve bunu ispat için mûcize gösterir. Gösterdiği mûcize ile inanmayanlara meydan okur. Peygamberi örnek alan velî ise velîlik iddiasında bulunmadığı gibi kimseye meydan da okumaz. Birinde mûcizenin izharı, diğerinde kerametin zuhuru söz konusudur. Mûcize gibi kerametin de yaratıcısı ve hakiki sahibi Allah’tır.” (DİA, Süleyman Uludağ, Keramet Mad.)

Anneleri 4 yıl önce ölmüştü

İstanbul merkezli Hayırların Fethi Derneği'nin (HAYFED) sosyal medya hesabından "esrarengiz olay" şeklinde paylaştığı video kaydında bir gönüllü, depremin merkez ili olan Kahramanmaraş'taki yardım çalışmalarını sürdüren ekibin karşılaştığı ilginç bir olayı anlatıyor. Kahramanmaraş Belediyesi'nin karşısında gerçekleştiği ileri sürülen olayın anlatıldığı video, sosyal medyada çok sayıda kullanıcı tarafından paylaşıldı. Videoda olaya bizzat şahit olan genç özetle şöyle diyor: 

“Depremin 5. Günü bir binada kurtarma çalışmaları tamamlanmış, artık hiç kimsenin olmadığına kanaat edildikten sonra kepçe enkaz kaldırmaya başlamış. O anda soluk soluğa bir kadın geliyor ve hışımda durun o enkazın altında benim iki oğlum var diyor. Anlaşılan o ki, ekipler enkaz kaldırmaya başlamadan önce yeterince sorup araştırmışlar. Ancak kimse o enkazda herhangi bir yakınının olduğunu söylememiş. Ekipler bir müddet tereddüt ettikten sonra çalışmaları durduruyorlar. Kadına soruyorlar senin çocukların nerede diye sorunca kadın eliyle onların bulunduğu yeri gösteriyor. Ekip yeniden kurtarma pozisyonuna geçerek, kepçeyle çalışmayı bırakıyorlar.

Birkaç saat çalışmadan sonra kadının dediği yerden iki çocuk da sağ olarak çıkarılıyor. Tabi ekip hem büyük bir şaşkınlık ve hem de büyük bir sevinç yaşıyor. Eğer annenin uyarısı olmasaydı, o çocuklar enkaz kaldırma esnasında kayması muhtemel beton bloklarıyla ölebilirlerdi. Ama işin ilginç yanı, ekip enkaz etrafına toplanan kalabalık ve daha başka yerlerde kendilerini uyaran anneyi arayıp soruyorlar. Ama kadından hiçbir iz yok. Derken kurtulan çocuklardan 13 yaşında olanı diyor ki: “Bizim annemiz dört sene önce vefat etti.”

“Çok güzel bir abla geldi bana yemek yedirdi”

Demet Akalın'ın Instagram'dan paylaştığı olay sosyal medyada gündem olmuştu; “Enkazdan sağ çıkarılan çocuk ambulansa alınıyor hemşire müdahale ediyor. Ağlayarak soruyor çocuğa söyle bakalım sana ne vereyim su mu çikolata mı istersin? Çocuk yok ben hiç acıkmadım ki… Çok güzel bir abla geldi bana yemek yedirdi, su içirdi benimle hep oynadı merak etme kurtulacaksın dedi ve siz gelince gitti demiş. Melek kızım o melek…”

Sekizinci günde hiç bozulmamış kokmayan naaş

Depremin sekizinci gününde enkazdan cesetleri çıkartan ekip yaşadıkları olayı şöyle anlatıyor: “Sekizinci gün olduğu için cesedin deforme olduğu düşüncesi oluştu. Diğer cenazelerde çoğu kez böyle karşılaştık. Dikkatimizi çekti, hiçbir koku gelmedi. Ayaklarından açmaya başladık. Sonra yüzünü açtık, inanın tebessüm ediyordu. Tertemiz ve çok güzel kokuyordu.  Yüzünün bir tarafı hafiften ezilmişti. Etrafında kan vardı. Ailesini çağırdık bu durumu ailesine sorduk. Dediler ki "O devamlı Peygamberimize naat-ı şerif yazıyordu. Bütün kazancını Allah yolunda sarf ediyordu." Rabbim bizleri imandan ayırmasın. Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum