İşte Üç Aylar geldi
...
Allah’a (cc) sonsuz hamd ve senalar olsun ki, yeniden bir rahmet ve mağfiret iklimine kavuşuyoruz. Üç aylar… Miraç, Berat ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi gibi kandilleri barındıran bir feyz ve bereket iklimi… Resulullah (sav) bu iklimin önemine şu hadisiyle işaret buyurmuşlardır: “Allah’ım (cc) Receb’i ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a (selametle) kavuştur.” O halde her mümin bu fırsatı kendisi, aile efradı, akraba, komşu, arkadaş ve tüm çevresiyle azami derecede değerlendirmelidir.
Mevsimlik iş yapanlar, iş mevsimini iple
çekerler. Tatlıcı için kış mevsimi, dondurmacı için yaz mevsimi, çiftçi için
mahsul zamanı, balıkçı için av mevsimi ganimet gibi birer fırsattır. Mü’min için
de üç aylar, bu fırsatlara benzetilebilir ama kıyaslanamaz. Çünkü fani ile
ebedi olan kıyaslanamaz.
Birçok ürünün reklamı, şöyle tılsımlı (!) bir
cümleyle biter; “bu fırsat kaçmaz” hâlbuki bu fani âlemin fırsatları da
zararları da kendisi gibi fani ve geçicidir. Hepimiz iyi biliyoruz ki, bu
dünyanın zararları ne kadar çok ve büyük olursa olsun telafisi vardır. Bir
adamın evi yanar, fabrikası yanar, iflas edip trilyonlarca zarara girer, tüm
serveti ve ehl-u iyali deprem altında kalır yine de tüm bu zararların telafisi
vardır. Bu insanların her birinin hayata bir köşesinden devam etmesi mümkündür.
Ancak mahşer günü ilahi mizan konulduğunda hayır
terazimiz hafif çıkarsa bunun telafisi yok. Ne aşiretimizin yiğitleri, ne
bileğimizin gücü, ne zekâmız, ne makam ve servetimiz o teraziyi ağır getiremez.
…
İşte mahşer günü hayır terazimizde ağırlık
yapacak Salih ameller için, önü rahmet ortası mağfiret sonu da cehennemden azad
olan ramazan ayı ve nice mübarek gün ve geceleriyle bulunmaz bir fırsat; üç
aylar… Bu fırsat para pul falan fırsatı değil, para ve servetle alınamayacak
kadar değerli olan manevi ikmal ve kazanç fırsatıdır.
Toprağın suya, yaprağın güneşe hasreti gibi
hasret kalmamız gereken fırsat iklimi bir daha geldi. Zira ibadet fukarası
bizler için kıyam, siyam ve kıvam ayları olan üç aylar, çok önemli bir fırsat.
Telafi kuponları vs. ile kıyaslanamayacak bir fırsat. Yılın geçen aylarında
kaçırdığımız nice sevap fırsatlarını telafi açısından, büyük bir fırsat. İlahi
lütuf deryası bu rahmet, mağfiret ve bereket ikliminden azami derecede istifade
etmeye bakalım.
Çocukken bir hata sonucu annemiz veya sevdiğimiz
birisi bize darıldığında kendimizi af ettirmek için ne soytarılıklar yapardık.
Kendimizi beğendirmek için hedeflediğimiz bazı insanların önünde ne taklalar
atardık. Hedefimize vardığımızda da adeta kanatlanır uçardık.
Hâlbuki kendimizi af ettirmeye veya beğendirmeye
çalıştığımız insan da bizim gibi bir beşer ve bize yapacağı katkı sadece bu
fani dünya ile alakalıydı ama olsun… Rabbimiz azze ve celle bizden razı olsa,
Resulullah (sav) bizi ümmeti olarak kabul etse bize katkıları dünyalarla
kıyaslanamayacak kadar çok ve ebedîdir. Dünyada huzur ahirette ise cennet ve
ebedi saadet… O halde Rabbimizin rızasını kazanmak için çok daha içten ve
gayretle bu üç ayları değerlendirelim.
Resulullah (sav) recebin girişinden itibaren; “Allah’ım
(cc) Receb’i ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi ramazana (selametle)
kavuştur.” Diye çokça dua ediyordu. Zira bu aydaki büyük fırsatları kaçırmak
istemiyor ve aynı fırsatı bizim de değerlendirmemiz için uyarıda bulunuyor...
…
Üç ayları daha bereketli değerlendirmek için;
Farzları yaşama ve haramlardan sakınma konusunda
daha hassas davranalım.
Farzları nafilelerle takviye etmeye bu aylarda
çok daha önem verelim.
Namazlarımızı cemaatle ve camide kılmaya daha çok
dikkat edelim.
Nebevi sünnette sabit olan nafile oruçları bu
aylarda daha da çoğaltalım.
Günlük Kur'an okuma virdi edinerek aksatmadan
devam ettirelim.
Tövbe ve istiğfarı, bizi rabbimize yaklaştıracak
tüm salih amelleri çoğaltalım.
Sahih sünnetle sabit olan dua ve zikirlere daha
çok önem verelim.
Teheccüt, kuşluk, abdest sünneti, tehiyyetül
mescid vb. nafile namazları kılalım. Günde bir cüz Kur'an okumaya çalışalım. Bu
ağır geliyorsa; yarım cüz veya en az bir hizb (5 sayfa) okuyalım. Okuduğumuz
Kur'anın mealini de okuyarak manası üzerinde biraz tefekkür edelim ve ilahi
mesajları daha yakından kavrayalım… Ama ramazan ayında Kur'an okumayı üç cüze
çıkarmaya çalışalım.
Camide cemaatle namaz kılmayı yoğunlaştıralım.
Camiye giderken çocuklarımızdan uygun yaşta olanları da beraberimizde götürelim
ki onlar da camiye aşina olsunlar.
Ülkemizde Kur'an okuma ibadeti nerdeyse ramazan
ayına has gibi uygulanmaktadır. Hâlbuki en efdal zikir Kur'an okumaktır. Ne zaman
ve nerede olursanız her harfine on sevap alırsınız. O halde sadece üç aylarda
değil, yıl boyu Kur'an virdimizi aksatmamalıyız.
…
İmamı Nevevî ezkar isimli büyük bir ciltte
Resûlullah (sav) ın yaptığı ve bize de tavsiye ettiği dua ve zikirleri
derlemiş. Aynı dua ve zikirleri tüm hadis kitaplarında bulabilirsiniz. Bu
konuda şehit imam Hasan el Benna’nın derlediği “me’sûrat” isimli kitapçığı da
kayda değer öz bir dua ve zikir hazinesidir. Ayrıca günde yüz defa istiğfar,
yüz kelimeyi tevhid, yüz salavat, yüz defa “sübhanellahi vel hamdulillêhi ve lê
ilêhe illellâh…” vb. zikirleri de aksatmamalıyız.
Kaldı ki bu dua ve zikirleri; evde, işyerinde,
tarlada, bahçede, yürüyüşte, yolculukta kısaca kendimizi verebileceğimiz her
zaman ve zeminde rahatlıkla yapabiliriz. “Yükte hafif pahada ağır” deyimi tam da
bu ibadetlere uymaktadır.
Resûlullah (sav) üç aylara girerken çok yaptığı
şu duayla bitirelim; Amin!... Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.