En önemli gerçek -3

...

Allah’ın insan hayatına müdahalesini yok saymak (deizm)

Allah’ın varlığı ve birliği konusunda bilimin gün be gün ortaya koyduğu deliller karşısında aciz kalan insan aklı, kendisine inanmaktan başka bir yol bulamaz. Fakat bu noktada ahlâkî ve dinî sorumluluklar- dan sıyrılmak isteyen nefis, aklı etkileyerek onu deizme yani  Allah’ın din yoluyla insan hayatına müdahalesini yok saymaya yöneltmek ister. Objektif akıl (akl-ı selîm) ve ispatlı bilimsel hakikatlerle çelişen batıl dinlere karşı insanın deizmi bir kaçış olarak görmesi belki izah edile- bilir. Fakat akl-ı selîm ve gerçek bilimle çatışmayan, tam tersine modern bilimin henüz keşfettiği birçok hakikati 1400 küsur yıl öncesinden haber veren bir dinin çok merhametli ilâhına karşı böyle bir tavır hoş görülemez.

Aristo’ya dayandırılan, Tanrının evreni yaratıp kendi haline bıraktığı tezinden hareket eden deizmin; birisi Yaratıcıyla, diğeri yaratılan insanla ilgili iki olumsuz yönü vardır. Yaratıcıya bakan yönünde Tanrının ya bilgi ve kudret eksikliği ya da umursamaksızın evreni boş yere yarattığı düşüncesi hissedilmekte; insana bakan yönünde ise insanın ilâhî hitaba ve müdahaleye lâyık olmayan değersiz bir varlık olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki, “Yaratan hiç bilmez mi? O en ince işleri gören bilen ve her şeyin içyüzünden haberdar olandır.”[7] “… O'nun her şeye gücü yeter.”[8]  Allah, evreni öylesine ve gayesiz yaratmamıştır: “Sizi, boş yere yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”[9]

İslâm dini, şu anda yeryüzünde kutsal kitabı orijinal haliyle korunabilmiş yegâne dindir.[10] Aslında Allah’ın insanlık tarihi boyunca gönderdiği tek din İslâm’dı. “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır.”[11] İslâm şu anda yeryüzünde iki milyara yakın mensubu bulunan bir dindir. İslâm’ın kutsal kitabı Kur’ân-ı Kerim dünyanın en çok okunan, en çok ezberlenen ve yazılıp basılan kitabıdır. Dünyada en çok mensubu bulunan Hristiyanlık dininde tanrılaştırılan Hz. İsa, Kur’ân-ı Kerim’de Allah’ın Peygamberi olarak, tertemiz bakire Hz. Meryem’den mucizevî şekilde dünyaya gelmiş olarak kabul edilir. Kur’ân’da Hz. Meryem adına müstakil bir sûre bulunduğu gibi, Hz. İsa’nın sülalesi olan İmran ailesi adıyla Âl-i İmrân Sûresi de vardır. Yine Yahudilerin Peygamber kabul ettikleri Hz. Mûsa, Kur’ân’da ismi en çok geçen peygamberdir.

Kur’ân-ı Kerim’de insanlığın günümüzde keşfettiği birçok bilimsel hakikate işaret edilmektedir.

Meselâ 20. Yüzyılın en büyük keşiflerinden biri olarak görülen “Evrenin Genişlemesi” gerçeğine Zâriyât Sûresi 47. Âyette şöyle işaret edilir: “Göğü kendi kudretimizle biz bina ettik ve biz elbette genişleticiyiz.”

Yine 20. Yüzyılın son çeyreğinde keşfedilen “Karadelikler (Black Holes)” gerçeğine Vâkıa Sûresinin 75. ve 76. Âyetlerinde şöyle değinilir: “Hayır! Yıldızların düştükleri yerlere yemin ederim. Eğer bilirseniz bu büyük bir yemindir.”

İnsanın anne karnında gelişimiyle ilgili embriyoloji biliminin modern zamanlarda ulaştığı bilgilerle Kur’ân’ın bu konuda haber verdikleri tıpatıp birbirine uymaktadır: “O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapan ve insanı yaratmaya çamurdan başlayandır.”[12]

“Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu emin ve sağlam bir karargâhta (rahimde) nutfe (sperma) haline getirdik. Sonra nutfeyi bir alaka (embriyo) olarak yarattık, alakayı da (mudga) bir çiğnem et şeklinde yarattık, ardından bu bir çiğnem eti kemikler olarak yarattık, ardından da kemiklere et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışla oluşturduk. Yaratıcıların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir!”[13]

“…Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde bir yaratışın ardından başka yaratışa geçirerek yaratmaktadır. İşte bu Rabbiniz olan Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl (gerçekten) döndürülüyorsunuz?”[14]

Kanada’nın Toronto üniversitesinde anatomi profesörü olan Keith Moore, Kur’ân-ı Kerim’in anne karnındaki yaratılışla ilgili ayetlerini değerlendirirken özetle şöyle demektedir: “Kur’ân’ın insanın anne karnında gelişimiyle ilgili söylediklerinin 7. Yüzyılda söylenmesine imkân yoktur. Öyle ki bundan bir asır önce bile bu bilgiler tam bilinmiyordu. Bu ayetleri, modern embriyolojinin gelişmesiyle ancak hakkıyla anlayabildik.”

Gerçekten de insanın anne karnında Kur’ân’ın belirttiği aşamalardan geçerek geliştiği bu gün artık ispatlanmıştır. Anne karnında rahim duvarına sülük misali asılan insan embriyosu sonrasında çiğnenmiş et şeklini alır. Bundan sonra da kıkırdak doku oluşup kemikler kasla sarılır. Yine Kur’ân’da söz edildiği şekilde anne karnındaki bebek, “1-Karın duvarı 2-Rahim duvarı ve 3-Amniyon kesesi” olmak üzere üç karanlık bölge içinde büyüyüp gelişir.

“Dünyanın yuvarlak olduğu” bilgisinin keşfinden yaklaşık bin sene önce Kur’ân- Kerim’de buna işaret eden Âyet-i Kerime’ler yer almaktaydı: “(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Ardından yeri (deve kuşu yumurtası biçiminde) düzenleyip döşedi.”[15]

Bu âyette “düzenleyip döşedi” manasında kullanılan Arapça “dehâ” fiili, yuvarlık ifade eden ve “deve kuşu yumurtası” anlamına da gelen “dahv” kelimesinin köklerinden türetilmiş bir kelimedir.

Dünyanın yuvarlaklığıyla ilgili başka bir âyet de şöyledir: “Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor.”[16]

Bu ayet-i kerimede “sarıyor” diye çevrilen kelimenin Arapçası “kevvera”dır. Bu kelime Türkçeye de geçen “küre” kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Bu fiil Arapçada yaygın olarak “başa sarık sarmayı” ifade etmek için kullanıldığı gibi, “yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak” için de kullanılır.

Kur’ân-ı Kerim’de yeryüzü ve gökyüzünden, denizlerden ve dağlardan, bitki ve hayvanlardan, atom ve galaksilerden, atmosferin yapısından, yağmurdan ve rüzgârdan, bizzat insandan ve diğer şeylerden bahseden nice âyette bilimin yeni keşfettiği gerçeklere işaret edilir. Hatta ışınlanma ve kokunun nakli gibi henüz keşfedilememiş şeylere bile değinilir. Bütün bunlar Kur’ân-ı Kerim’in Yüce yaratıcının gerçek mesajı olduğunu ispatlayan delillerdendir.

Son olarak diyoruz ki, sevgili kardeşim! Karşında büyüleyici bir güzelliğe, akıl almaz hesaplara ve muhteşem ahenge sahip bir evren duruyor. Sonsuz kudretiyle bu evreni yoktan var eden bir yüce kudret vardır. İşte o kudret sahibi Yüce Allah’tır. Ve Allah seni sevdiği için dünya ve ahirette mutlu olacağın yolu, gönderdiği İslâm diniyle sana göstermiştir. Şimdi sana düşen kendi iyiliğin için İslâm imanına sahip olarak mutluluğu seçmendir.

-----------------

[1] İnfitâr Sûresi 82/6. Âyet

[2] Bu gün bilim, Kur’ân-ı Kerim’de de işaret edilen (Bkz. Zâriyât 51/47. Âyet) “Evrenin sürekli Genişlemesi” keşfinden hareketle zamanda geriye doğru gidilince evrenin bir başlangıcı olması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Bu başlangıç, “Big Bang” “Büyük Patlama” diye adlandırılmıştır. “Big Bang” den önce keşfedilen “Termodinamiğin İkinci Yasası” da evrenin ezeli olmadığına işaret etmekteydi.

[3] Dr. Stephen Meyers, işlevsel proteini oluşturan fonksiyonel amino asit diziliminin tesadüfen DNA molekülünü oluşturma ihtimalinin1/10164  (On üzeri yüz altmış dörtte bir)olduğunu hesaplamıştır. Bu oran, 10 rakamının yanına 164 tane sıfır yazılıp elde edilebilecek; adını dahi koyamadığımız korkunç büyüklükte bir sayı kadar ihtimalden sadece birinin mümkün olmasını ifade eder ki bu da imkânsızlığın ifadesidir. (Bkz. “Tesadüf mü Dediniz?” Dr. Stephen C. Meyer https://www.youtube.com/watch?v=E62oFWwcTO)

[4] Bakara Sûresi 2/255. Âyet

[5] Zümer Sûresi 39/62. Âyet

[6] Mülk Sûresi 67/3. Âyet

[7] Mük Sûresi 67/14. Âyet

[8] Mük Sûresi 67/1. Âyet

[9] Mü’minûn Sûresi 23/115. Âyet

[10] Kur’ân-ı Kerim’in Hz. Osman dönemine ait orijinal nüshaları bugün elimizdedir ve İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi ile Taşkent müzelerinde korunmaktadır.

[11] Âl-i İmrân 3/19. Âyet

[12] Secde Sûresi 32/7. Âyet

[13] Mü’minûn Sûresi 23/12, 13, 14. Âyetler

[14] Zümer Sûresi 39/6. Âyet

[15] Nâziât Sûresi 79/27 – 30. Âyetler

[16] Zümer Sûresi 39/5. Âyet

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum