Kastamonu Kalesi’nde Selçuklu altınları bulunmuş!

...

Tarih ilmi insanın geçmişi sorgulayarak günümüzü iyi anlamasını sağlar ve bunu sağlarken birçok ilimden ve bilimden de yararlanır. Özellikle arşiv kayıtlarını araştırmak, okuyarak günümüze aktarmak, arkeolojik mirastan yararlanmak bu anlamda çok kıymetlidir. Sizlere bugün Kastamonu tarihine dair bir belgeye dair bilgi sunacağım. Bilindiği üzere Kastamonu birçok tarihi devre ve devlete tanıklık etmiş kadim bir şehir. Türk devletleri anlamında Selçukluların kadim şehrimizdeki mimari eserlerine şahit olmaktayız. Bu eserler arasına bu belgedeki bilgileri de paylaşarak Selçuklu eserlerinin izlerinin daha da çokluğundan bahsedebiliriz. Belgenin özeti olarak şunları ifade etmeliyim ki; Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki incelediğim bu belgede Kastamonu Kalesi civarında Koca Osman Oğlu Hafız Ahmed Efendinin tesadüfen bulduğu sikkelerin Selçuklu dönemine ait olduğu, Mısır Kahire’de de basıldığı ve bu durumun Osmanlı makamlarına bildirildiği görülmektedir. Belgede dikkatimi çeken konulardan biri de Osmanlı’da arkeolojik anlamda sikkelerin devrinin merak edilmesi, dönemleri konusunda araştırma duyulma ihtiyacı, arkeolojinin Osmanlı’daki mevcudiyetini de göstermektedir.  Yazımın sonunda paylaştığım arşivde belgenin ekinde bulunan görsel bu konudaki titizliği de göstermektedir.

Belgenin aslından yaptığım orijinal çevirisini siz hemşerilerimizin istifadesine ilgisine arz ediyorum;

“Kastamonu’da Atik Kale civarında Koca Osmanoğlu Hafız Osman Efendi’nin tesadüfen bulduğu Selçukîlere ait altın paralar hakkında nasıl muamele olunacağı…

Meârif Nezâret-i Celîlesine

Himmetlü Efendim Hazretleri

Nefs-i Kastamonu’nun atik kale civârındaYukarıpazar Karakol Hanesi önünden geçmekte iken bittesâdüf Selçukîler zamanında hatt-ı kûfi ile Mısır Kahire’de darb olunmuş dört adet altun bulunduğu Hamza Ağa Mahallesinden Koca Osman Oğlu Hafız Ahmed Efendi tarafından ihbâr olunmuş ve eğerçe nizamnâme-i mahsusun ikinci ve üçüncü maddelerine  istinaden mezkur altınların âsâr-ı atîkadan olduğu cihetle hazîne-i devlete âit idüğü bilhavâle mukaddem makam-ı defterdâri denbâ-derkenâr ifâde kılınmış ise de işbu altınların mezkûr Selçukîler zamanında darb olunmuş meskûkâttan olmasına nazaran âsâr-ı atîkadan olduğunda tereddüt olmadığına mebni  mezkur altınların yazıları okunabildiği derecede bir kağıt üzerine yazılarak leffen takdim ve irsâl kılınmış olmağla zikr olunan altınların âsâr-ı atîkadan olup olmadığı surette merkûmân bittesâdüf bularak vakt-i zamanıyla ihbâr-ı keyfiyet etmesinden dolayı meskûkât-ı âdiyeden muamele olması lazım geleceğinden ve bu gibi sikkelerin hangi kurundan itibaren âsâr-ı atîkadan addolunub hangi kurundan sonrasının meskûkât-ı âriyeden tanınması lazım geleceğinin nezâret-i celîlelerinden emr u işârı meclis-i idâre-i vâlâyadabâ ilâm olunan ifade üzerine istirham olunur ol babda emr u ferman hazret-i men lehül emrindir.

Miladi: 25 Aralık 1887/ Hicri:9 Rebîülâhir1305”

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum