Yunanistan, 4. haçlı seferini ne kadar hatırlıyor?

...

Bugünkü yazımızda tarihi bir olayı hatırlayarak bundan neler çıkarabileceğimize dair birkaç analiz yapacağım. Malumunuz olduğu üzere son günlerde ülkemize Yunanistan tarafından yapılan kışkırtıcı faaliyetler bir hayli artmış durumda. Nüfusu, askeri gücü ve sayısı sınırlı olan bir ülkenin burnunun ucundaki Türkiye gibi güçlü bir ülkeye kafa tutmasındaki en büyük neden küresel güçler!!! Özellikle de ABD ve Fransa bu konuda başı çekiyor. Fransa’nın Yunanistan’a Rafael uçaklarını vermesi, ABD’nin Yunanistan’daki üslerini artırması ve bunları genişletmesi ve Yunanistan tarafından gayrı resmi olarak burnumuzun dibindeki adaların silahlandırılması ve bu kapsamda ABD-Yunanistan ortak tatbikatları…

1071 tarihinde Selçukluların Malazgirt Ovasında Bizans kuvvetlerini yenilgiye uğratmasıyla Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı. Suriye ve Filistin bölgeleri de Türk hakimiyetine girmişti. Bu durum Bizans’ın Avrupa’daki Hristiyan devletlerine çeşitli davetler göndererek yardım istemesine sebep olacaktı. Bu kapsamda birinci, ikinci ve üçüncü haçlı seferleri gerçekleşmişti. Tabiki bu haçlı seferlerinin her birinin özelde yatan çeşitli sebepleri mevcut. Ancak maksadımız bunun detaylarına girmek olmadığı için özet geçiyorum. Makalemizin başlığından da anlaşılacağı üzere konumuz dördüncü haçlı seferini okuyucularımıza hatırlatmak. 4. haçlı seferi denildiği zaman aklımıza soygun, yağma ve vahşet gelmektedir. Katolik Hristiyan olan Latinlerin İstanbul’a destek amacıyla gelip daha sonra Bizans’ın başkentini ele geçirip 12 Nisan 1204 tarihinde İstanbul’da yaptıkları talan tarih sayfalarına büyük harflerle yazılmıştır. Hatta Latinlerin yaptığı yağmaların izleri bugün İstanbul’daki Ayasofya Camii girişinde soyulmak amacıyla ağızları açılmış lahitlerden anlaşılmaktadır. Ayasofya içinden sökülen altın istavrozların (artı şeklindeki Hristiyanlık sembolü) yerleri bile hala bellidir. Ve bunun gibi daha nicesi… Bizans tarihinde yaşanan bu tarihi hadise “İstanbul’da Latin külahı görmektense Osmanlı sarığını görmeyi tercih ederim” sözünün de söylenme sebebi olmuştur. Kısacası yardım istedikleri güçler tarafından soyulmuşlar talan edilmişlerdi.

Yunanistan 400 yıl boyunca Osmanlı hakimiyeti altında bir valimiz tarafından yönetilmişti. 1821’de Osmanlı’dan bağımsızlık ilan ettikten sonra ilk hedefi daima Müslüman Türkleri katletmek, soydaşlarımızı bulundukları köylerden ve topraklardan çıkarmak olmuştu. Yaptıkları zalimlikler Osmanlı arşiv belgelerinde çok büyük bir yekun tutmaktadır. Aynı zalimliği Kurtuluş Savaşı esnasında Anadolu’dan çekilirken de yapmışlardı. Dolayısıyla bugün yine bu zalim hırsları galeyana gelmiş olacak ki; bugün ABD ve Avrupalı devletlerin desteğini aldıklarına inanmaktalar ve devamlı yaptıkları tahrikin seviyesini artırmaktadırlar. Bu desteğin devamlı surette geleceğine inandığı için ülkesinin topraklarının her bir sathını ABD kullanımına açmıştır. Şunu ifade etmeliyim ki; Yunanistan her ne kadar tarihi gerçeklikle mümkün olmasa da bugün kendini Bizans’ın devamı olarak görmektedir. Öyle sanıyorum ki anlattığımız tarihi hadise vesilesiyle bu tarihi zararı bizlerden çok çok iyi bilmektedirler. İbret alırlar mı bilmiyorum!!! Öyle sanıyorum tarih tekrar tekerrür edecek…

Etiketler :
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum