Kadın teröristler özellikle mi seçiliyor?
...
Kadınların 19’uncu yüzyıldan bugüne kadar birçok farklı
suç örgütüne ve terör örgütüne katılarak örgüt içerisinde birçok farklı rol
üstlendiğini belirten uzmanlar, anne ve eş gibi rollerinin de terör örgütleri
tarafından kötü amaçlı kullanıldığına dikkat çekiyor.
İnsanlık tarihi kadar eski olan suç kavramı, sadece erkek
cinsiyetine ait bir davranış şekli olarak görülmüş olup, suç ve karşılığı olan
cezalandırma sistemi de buna göre düzenlenmiştir.
İçinde bulunulan yüzyılda birçok ülkede olduğu gibi
ülkemizde de kadınların sosyal ve ekonomik hayatta aktif rol oynar hale
gelmesi, kadınlar arasında işlenen suçların sayısında da artış görülmesine
sebep oldu. Şehirlerdeki hızlı ve yoğun nüfus artışının yanı sıra toplumsal
cinsiyet rollerindeki değişimler de kadınların evdeki üslendiği rolün ötesinde
toplum hayatına atılımını beraberinde getirdi. Bunun getirisi olarak suç
kavramı da erkeklere has bir davranış biçimi gibi görünmekten çıkmış olup
suçtaki cinsiyet algısı değişti. Sanayileşme, göç, geleneklerden uzaklaşma,
işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, sosyal dışlanma, etnik
yapı, akran grupları ve göç edilerek yerleşilen yer, aile yapısı, yaş, eğitim
ve sosyalleşme süreci erkeklerde olduğu gibi kadınlar tarafından da işlenen
suçların gittikçe artmasına yol açan etken sebepler arasında yer aldı.
…
Sosyal ve ekonomik olarak kaybetme korkusu olmayan
insanlardaki daha iyi yaşam koşullarına ulaşabilme arzusu, suça
sürüklenmelerine sebep olabiliyor. Çevre müdahalesine karşı çok daha açık olup
sosyal ve oto kontrol mekanizması zayıf olan erkek, kadın ve gençler sosyal
koşullardan daha fazla etkilenip kolaylıkla suç işleyebiliyorlar. Ekonomik,
sosyal ve kültürel açıdan pek çok hususun suçun işlenmesinde etken olduğu,
bununla birlikte her ne kadar yoksulluğun tek başına etkili olduğu kesin olarak
söylenemese de değişik hırsızlık suçlarının, gasp, yağma ve terörle iltisaklı
suçların toplumun yoksul kesimindeki insanlar tarafından işlendiği de bilinen
bir gerçektir. Fakat kadın ve genç bireylerin yaşadıkları çevredeki dış
etkenlere karşı daha açık ve duyarlı olmaları onları daha riskli bir duruma
sokuyor.
…
Terör örgütlerinin faaliyetleri çerçevesinde örgüte
katılım gerekçeleri açısından bakıldığında öncelikle örgüte katılan kişilerin
sorunlarını irdelemek gerek. Okuyan gençlerin eğitim düzeyine göre yaşadığı
sorunların yanı sıra beslenme, barınma, arkadaş çevresi ile anlaşılamama,
yalnızlaşma, kültürel sorunlar ve mezun olduktan sonraki iş bulma kaygısı gibi
durumları gerekçe olarak sıralayabiliriz. Psikolojik açıdan çocukluk çağından
ergenliğe geçişte yaşanan değişkenler olarak otoriteye başkaldırma, idealizm,
bencillik, kabına sığmayan bir haleti ruhiye sahip olma, kendisini değersiz
görme, sabırsızlık, alınganlık gibi özelliklere sahip olma şeklinde ifade edebiliriz.
Ebeveyn davranışları açısından bakıldığında ise parçalanmış bir ailenin ferdi
olmak, ilgisiz veya cezalandırıcı aile içerisinde büyümek ya da aksine himayeci
sürekli koruma güdüsüyle hareket ederek çocuğun kişiliğinin gelişmesine engel
olan bir ebeveyne sahip olmak şeklinde nedenleri sıralayabiliriz.
Kadınların terör ve şiddet içerikli eylemlere katılımının
yeni bir olgu olmadığını söyleyebiliriz. Kadınlar19. yüzyıldan bugüne kadar
birçok farklı suç örgütüne ve terör örgütüne katılarak örgüt içerisinde birçok
farklı rol üstlenmişler ve şiddet içerikli eylemlerde bulunmuşlar. Kadınların
terör örgütleri içerisindeki üstlendiği roller; örgütün beslendiği ve temelini
oluşturan toplumdaki kadın algısı,
devletin terörizmle mücadele politikası, ideolojisi ve ihtiyaçları gibi
faktörlere bağlı olarak değişti. Başlangıçta kadınların aktif silahlı eylemlere
katılımı oldukça sınırlı kalırken kadınlar çoğunlukla bilgi toplama, ulaşım ve
yiyecek, barınma ve ekipman temini gibi destekleyici rollerde yer alıyordu. Eyleme
katıldıkları zamanlarda da ise örgüte ait silahların ve mühimmatların nakli ya
da saldırının gerçekleştirileceği yere bombanın yerleştirilmesi gibi
faaliyetlerde bulunuyorlardı. Terör örgütleri faaliyet gösterdikleri bölgede devletin
terörizmle mücadele politikasının giderek yoğunlaştığı ya da örgütün
devamlılığının sıkıntıya girdiği dönemlerde örgüte daha çok eleman kazandırmak,
örgütün devamlılığını sağlamak ve güvenlik kuvvetlerine karşı avantaj sağlamak
amacıyla kadınların örgüte katılımındaki sayısının artışına önem vermeye
başladılar. Bu durumda kadınlar daha aktif roller üstlenseler de örgütün üst
yönetiminde yer alamıyorlar.
…
Kadın teröristler, sosyal medya platformlarında
fazlasıyla aktif hale geldi. Kadınların örgütün propagandasını yaparak örgüte
daha fazla eleman temin etmeye çalıştıklarını söyleyebiliriz. Kendilerinin de
örgüt içerisinde güçlü pozisyonlara gelebildiklerini göstererek birçok kadının
örgüte katılımında rol oynadılar.
Kadın teröristlerin terör örgütlerine katılımı aile, akrabalık
ya da arkadaşlık bağları üzerinden incelendiğinde her örgütte kadınlar, sayıca erkeklere
kıyasla daha az bir grubu temsil eder. Başlangıçta terör faaliyetlerine sempatizan
pozisyonunda katılan kadınlar teröristler, daha sonra şiddet içerikli eylemlerin
gerçekleştiricisi pozisyonuna yükseldiler. Terör örgütlerine katılımı sadece
cinsiyet eşitliği temelinde olmayan kadınların kimi zaman kin, nefret ve öç
alma duygusu, kimi zamansa eğitim aldıkları kurumlarda diğer örgüt militanları
tarafından yapılan ajitasyon ve propaganda faaliyetleriyle önce sempatizan
olarak örgüte dahil olduklarını ve örgüt içerisinde üstlendikleri destekleyici
rollerden sonra da örgüte ait kamplarda erkek teröristlerle birlikte askeri
eğitim alarak aktif olarak silahlı çatışmalara dahi katıldıklarını söylemek
mümkün.
Cinsiyet eşitliğini ön plana çıkaran Marksist-Lenininst
düşünce yapısındaki sol terör ve bölücü terör örgütleri, faaliyet gösterdikleri
bölgelerde kadınların toplum içerisindeki statü değişiminin mutlak olduğuna
inanır. Bu doğrultuda terör örgütleri kadın militanların örgüte katılımının
artırılmasını sağlamaya çalıştı. Dini motifli terör örgütleri de toplum
içerisinde bir önemi olmayan, pasif bir rol üstlenen kadına propaganda ve
ajitasyonla şehit olarak cennete gitme vaadinde bulunarak sol terör
örgütlerinde olduğu gibi intihar bombacısı olarak da kadınlardan fazlasıyla
yararlandılar. Ayrıca kadınların üstlendikleri anne ve eş gibi rollerin bir
tehdit unsuru olarak görülmemesi, uygulama ve arama noktalarında kadınların
mahremiyetlerine saygı gösterilerek aranmaması, terör örgütlerinin eylemlerinde
kadınları sıklıkla kullanmasına olanak sağladı.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.