Sevgi ve öfkeye dair duyguların pek çoğu yansıtıldığı gibi birçoğu da baskılanabiliyor. Yaşanan içsel çatışmaların her zaman doğrudan aktarılamadığını belirten uzmanlar, doğrudan aktarıldığı durumlarda da toplumsal dışlanmaların gerçekleşebileceğini ya da var olan ilişkilerin sona erebileceğini ifade ediyor.

Sevgi ve öfkeye dair duyguların birçoğu yansıtıldığı gibi birçoğu da baskılanır. Yaşadığımız içsel çatışmalarımızı her zaman doğrudan aktarmamız mümkün olmayabiliyor. Doğrudan aktarmak bizi toplumsal olarak dışlanmaya ya da var olan ilişkilerimizi yıkıcı bir noktaya getirir. O nedenle bazı duygularımızı örtülü yaşarız. Baskılamamıza sebebiyet veren şeyler, yaşadığımız ilişki ya da o ilişkiye dair kendimizle alakalı korku ve kaygılarımız olabilir. Bir ilişkide çok sevdiğimizi düşünüyorsak ve karşı tarafı üzecek davranışlarda bulunuyorsak o ilişkideki dinamiklere ya da kendimize dair yaşantısal süreçlere bakmaya ihtiyacımız vardır. Belki de bu ilişkide örtülü, fark edemediğimiz hususlar olabilir.

…

Benlik ihtiyaçlarını keşfetmek önemli

Sevgi ve öfke gibi kavramlar, ilişkiye dair kavramlardır. Bunun nedenlerini ilk ilişki temsilimiz anne ve baba üzerinden başlayan ve daha sonraki yakın ilişkilerimizle şekillenen bir süreç olarak görebiliriz. Bu süreç bizim bugünkü davranışlarımızı belirliyor. Geçmişte yaşadığımız süreçleri anlamak ve benlik ihtiyaçlarımızı keşfetmek, ilişkilerde daha dengeli ve daha makul duygusal tepkiler vermemizi sağlar.

…

Sevgi ve öfke uçlarda yaşanıyorsa dikkat edilmeli

Sevgi ve öfke duygularının uç olarak yaşanması durumunda bir uzmana başvurmak gerek. Bahsedilen bu kavramlar tek başına bir hastalık habercisi değildir ancak bazı duygusal dalgalanmaların hayatımızdaki işlevi bozup bozmadığına bakarak destek almamız sağlıklı olacaktır. Bu duygularımızın nedenlerini ve kökenlerini psikoterapi desteği ile fark edebiliriz.