Kent Konseyi Kadın Meclisi’ne afetzedeler ile iletişim dersi;

Kent Konseyi Kadın Meclisi’ne afetzedeler ile iletişim dersi

Kastamonu Kent Konseyi Kadın Meclisi’ne afetzedeler ile iletişim konusunda eğitim verildi. 6 Şubat’ta meydana gelen ve ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen yıkıcı depremler sonrası, ilimize gelen afetzedeler ile nasıl iletişim kurulacağı noktasında Kent Konseyi Kadın Meclisi’ne Klinik Psikolog Canahmet Boz tarafından eğitim verildi. ‘Afetzedeler ile nasıl iletişim kurmalıyız?’ konulu eğitimde Psikolog Boz, katılımcılara karşılarındaki bir afetzede ile nasıl konuşulur, nelerin söylenip nelerin söylenmemesi gerektiğine, merak edilen sorulara ne tarz girişler yapılması gerektiğine yönelik bilgiler verdi....

Kastamonu Belediyesi Muzaffer Berber Konferans Salonunda gerçekleşen programa, Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Aslı Demirilyas, meclis üyeleri ve STK başkanları ve üyeleri katıldı.

Klinik Psikolog Canahmet Boz, insan eliyle yapılan ve doğal afetler olarak iki çeşit travma olduğunu belirterek; “İnsan eliyle yapılanlar daha çok savaş gibi unsular. Bu konuda insanlar yardım etme konusunda ortada kalır. Çünkü hangi tarafta olmanız bu tür durumlarda çok önemli. Doğal afetlerde ise bir insan herkese yardım eder. Kahramanmaraşlı depremler de bir doğal afet ve insanlar bu depremde birbirine inanılmaz destek oldular. Çok büyük sıkıntılar yaşanmasına rağmen çok güzel dostluklar oluştu. Diğer bir konu ise biz bu tür büyük olaylarda bir olabiliyormuşuz, bunu gördük. Sosyal medya ve diğer kanallardaki kötü durumları öne sürmek bu konuda yanlış. Çünkü insanlar bu kadar kötü değil, bölgede çok güzel bir dayanışma ve yardımlaşma var” dedi.

“RUHSAL ANLAMDA DA KİŞİLERİ DİNLEMEK ÇOK ÖNEMLİ”

Travmalı depremzedeler ile karşılaşıldığında ilk başta neye ihtiyaçlarının olduğunu sormak gerektiğinin altını çizen Boz; “Uyku, yemek, barınma, kıyafet gibi fiziksel ihtiyaçlar karşılanmış mı, bunlar çok önemli ve ilk olarak bunları soruyoruz. Ruhsal anlamda da kişileri dinlemek çok önemli. O kişiler konuştukça rahatlar ve insanlar tanımadıkları kişiye daha fazla açılabilir. Çünkü tanımadığı kişi onu yadırgamaz, eleştirmez ve çoğunlukla dinler. Sözlerini kesmeden o kişileri dinlemek onları rahatlatır, onları bir şeylere ikna etmeden olabildiğince kendi düşüncelerimizi aktarmadan dinlemek bu konuda önemli. Onlara ‘Öfkelenme, sinirlenme, üzülme’ gibi telkinlerde bulunmamak önemli, çünkü bunlar o kişi için hiçbir işe yaramaz. Onlara ‘Ben buradayım, içini bana dökebilirsin, senin için yapabileceğim bir şey var mı?’ gibi cümleler ile yaklaşmamız daha iyi olacaktır. Kişinin desteklenmesi o kişiyi iyi hissettirebilir. Hatta bazen o kişiye sarılmak da iyi gelebilir ama kişiye ve kültüre göre de bu durum değişebilir. Bazen onların yanına gidip adınızı söyleyip ‘Size katılabilir miyim sizin için uygunsa?’ demeniz ve yanlarında sadece oturmanız bile onlara iyi gelebilir. Geleceğe dair umut veren konuşmalar yaparsanız onlar için iyi gelecektir. Çünkü o kişiler her şeyini kaybettiği için bir boşlukta olabilir” ifadelerini kullandı.

“KENDİMİZİ MERKEZE KOYMADAN ONLARI MERKEZE ALALIM”

Canahmet Boz, afetzedelerin boş kalmamasının önemli olduğunun altını çizerek; “Her insanın belirli bir bilgisi, tecrübesi bir konu üzerinde vardır. O kişiler bilgi ve tecrübelerine yöneltmek onlara daha iyi gelecektir. Gerekirse bir saksıyla çiçek verin, ona bakma sorumluluğu onda olsun ama bu kişilerin boş durmaması çok önemli. Ayrıca kullandığımız dil çok önem teşkil ediyor. Anlıyorum demek yerine görüyorum ve duyuyorum demek daha iyi. Kişiler her şeyini kaybettikten sonra ‘anlıyorum’ demek, çok yanlış olur. Hepimizin yaptığı bir başka yanlış ise kişi olayı anlattıktan sonra ‘Benim de başıma şu geldi, şöyle oldu’ demememiz lazım. Kendimizi merkeze koymadan onları merkeze alalım. Dert yarıştırmamız lazım. Ağlayan erkek gördüğümüzde ‘erkek adam ağlamaz’ gibi normalde de kullanılmayacak bu kelimeleri kullanmamız lazım. ‘Ağlama kötü olursun’ demeyelim, bazı kişilere ağlamak da iyi gelebiliyor. Keza ‘Çok ağladın ağlama artık’ veya ‘çok güldün, bu kadar kayıp var’ da dememiz gerekiyor. Israrlı sorular ile onların ne yaşadıklarını anlatmasını istemek de yanlış bir davranış, çoğu kişi zaten kendiliğinden anlatmaya başlayacaktır. ‘Başımıza gelen her şeyin bir nedeni var’ gibi olumsuz cümlelerde kurmamamız lazım. Ayrıca bu kişilerin yanlarına gittiğimize giyimimize dikkat etmemiz gerekiyor, çok süslü ve yoğun parfümlü kokmamız lazım” dedi. (Emre Çevikoğlu)


Kaynak:

İlgili Konular :
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum