‘İnsanca yaşayacak ücret, vergide adalet istiyoruz’;

‘İnsanca yaşayacak ücret, vergide adalet istiyoruz’

>>> “Bizler zaten açlık sınırının sadece biraz üstünde, yoksulluk sınırının yarısından bile az ücretler alırken, yüzde 90’ımız kredi kartı borcumuzu ödemekte, yüzde 91’imiz çocuklarımızın eğitim giderlerini karşılamakta zorlanırken, yüzde 62’mizin geliri, giderimizden az iken ve yüzde 92’imiz geçinmek için ek işler arıyorken, durdurulamayan döviz kuru, asgari ücret zammının piyasalara yansıması gibi etkenler nedeniyle tüm mal ve hizmetlerin fiyatının günaşırı artacağı ortadayken, kalantor iş insanlarının, yandaş müteahhitlerin, ihale vurguncuların vergi borçları düzenli olarak silinip, kamu bankaları onlar için seferber ediliyorken, yöneticiler, bizlere ‘gel senin şu gelirinden dilim dilim gelir vergisi alalım. Ama korkma, zaten senin bir üst dilime geçecek kadar para kazanmana müsaade etmeyeceğim için senin dilimin bu’ demektedir.”...

Eğitim-İş Kastamonu Şube Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. ‘İnsanca yaşayacak ücret, vergide adalet’ başlığıyla yapılan basın açıklamasında iktidar, diğer sendikalar ve enflasyon rakamlarını düşük gösterdiği öne sürülen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eleştirildi.

Şube yönetim kurulu ve sendika üyelerinin hazır bulunduğu basın açıklamasında konuşan Eğitim-İş Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal, yeni gelir vergisi dilimlerinin sorunu çözmeye yönelik değil, kısmi iyileştirme olduğunu savundu.

“KAMU EMEKÇİLERİNİN YILIN BAŞINDA CEPLERİNE GİREN ÜCRET BİRKAÇ AY İÇİNDE YİNE AZALMAYA BAŞLAYACAK”

Eğitim-İş Şube Başkanı Bal, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Yanlış ekonomi politikaları sonucu ülkenin içine sokulduğu ekonomik buhrana karşı halkın gösterdiği haklı tepkileri dindirmek için seçim şekerleri dağıtmaya başlayan iktidar, ufacık iyileştirmeleri devasa reformlar gibi ambalajlamaya devam etmektedir. Bunun en çarpıcı örneği ise müjde nidalarıyla açıklanan yeni gelir vergisi dilimleridir. Yeni vergi dilimlerinde kamu emekçisinin yılın başında aldığı maaşın yılın daha ortası olmadan erimeye başlaması ayıbı ortadan kaldırılmamış, sadece kısmi olarak iyileştirilmiştir. Vergi dilimi tutarlarının yeniden değerleme oranının (YDO) altında artırılması nedeniyle kamu emekçilerinin yılın başında ceplerine giren ücret birkaç ay içinde yine azalamaya başlayacaktır. Bu değişiklikle kamu emekçisinin maaşının sadece birkaç ay daha geç erimesi sağlanmış; yani soygun baki kalmış, oranı değiştirilmiştir. Müjde adı altında biz eğitim emekçilerine dayatılan gerçeklik şudur: Bizler zaten açlık sınırının sadece biraz üstünde, yoksulluk sınırının yarısından bile az ücretler alırken, yüzde 90’ımız kredi kartı borcumuzu ödemekte, yüzde 91’imiz çocuklarımızın eğitim giderlerini karşılamakta zorlanırken, yüzde 62’mizin geliri, giderimizden az iken ve yüzde 92’imiz geçinmek için ek işler arıyorken, durdurulamayan döviz kuru, asgari ücret zammının piyasalara yansıması gibi etkenler nedeniyle tüm mal ve hizmetlerin fiyatının günaşırı artacağı ortadayken, kalantor iş insanlarının, yandaş müteahhitlerin, ihale vurguncuların vergi borçları düzenli olarak silinip, kamu bankaları onlar için seferber ediliyorken, yöneticiler, bizlere ‘gel senin şu gelirinden dilim dilim gelir vergisi alalım. Ama korkma, zaten senin bir üst dilime geçecek kadar para kazanmana müsaade etmeyeceğim için senin dilimin bu’ demektedir.”

“EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN ALDIĞI SEFALET ÜCRETİNİ KABUL ETMİYORUZ”

Ahmet Tevfik Bal, eğitimcilerin mağdur olduğunu vurgulayarak, “Üstelik Öğretmenlik Meslek Kanunu adı altında öğretmenleri yeni sıfatlarla ayrıştıran iktidarın açıkladığı bu vergi dilimi, uzmanlık unvanını alan meslektaşlarımızı, yılın sonlarına doğru bir üst vergi dilimine girecekleri için daha da mağdur edecek; iktidar onlara kaşıkla verdiğini yine kepçeyle almış olacaktır. Sözde yetkili sarı sendikaların memnuniyet ve pişkinlikle karşıladığı vergi adaletsizliğinin iç yüzü budur. Bu soygunu kabul etmiyoruz. İnsanca koşullarda çalışarak, insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak, adil bir vergilendirme çerçevesinde vergi ödemek istiyoruz. Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim emekçilerinin aldığı sefalet ücretini kabul etmiyoruz. Eğitim emekçisinin evine boynu bükük, sınıfına düşünceli girdiği bir sistemde; eğitimden de gelecekten de bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz. Tüm kamu çalışanları için vergi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesi gerektiğini, aksinin vergi adaletsizliğini daha da büyüteceğini vurguluyoruz” dedi.

“UTANMASALAR ‘BU ÜLKEDE ENFLASYON YOK’ DİYECEKLER”

Açıklanan enflasyon oranlarını ve zamları kabul etmediklerini söyleyen Şube Başkanı Bal; “Tarafsızlığını korumayarak, siyasi iktidardan emir alarak rakamlar üzerinde oynayan ve sahte enflasyon oranıyla aşımıza, ekmeğimize el konulmasına alet olan TÜİK, yıllık enflasyon oranını yüzde 64,2 olarak açıkladı. Ülkedeki ekonomik krizi, açlığı, yoksulluğu ve enflasyonu yok sayan AKP iktidarı ve TÜİK utanmasa bu ülkede enflasyon yok diyecek. Ama biz emekçiler, halkı kandıranları, halkın sofrasındaki ekmeği, zeytini çalanları, halkın ulaşım hakkını, çocuklarının eğitim hakkını, sağlık hakkını gasp edenleri, iktidarın borazancılığından tetikçiliğinden öteye geçmeyenleri asla unutmayacağız. Kamu emekçilerini ve yurttaşları açlığa, sefalete mahkum eden enflasyon oranını ve zamları kabul etmiyoruz. Kamu çalışanlarını, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum eden AKP iktidarının uyguladığı emek karşıtı politikalar karşısında, tüm emek örgütlerinin mücadele alanını genişleterek ortak tavır almaya çağırıyoruz. Ekmeğimizi AKP ve TÜİK değil mücadelemiz belirleyecek” ifadelerini kullandı. (Emre Çevikoğlu)


Kaynak:

İlgili Konular :
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum