‘10 Aralık yolumuza ışık tutuyor’;

‘10 Aralık yolumuza ışık tutuyor’

10 Aralık 1919 tarihinde Kastamonu’da 3 bini aşkın kadının katılımıyla Milli Mücadele’ye destek amacıyla düzenlenen ‘İlk Türk Kadın Mitingi’nin 103’üncü yıldönümü, etkinliklerle kutlanıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın katılımıyla Halk Eğitim Merkezi’nde 10 Aralık İlk Türk Kadın Mitingi kutlamaları kapsamında “Geçmişten Günümüze Türk Kadını” konulu resim sergisi açılarak, panel düzenlendi....


Bakan Yanık burada yaptığı konuşmada, mitinginde yer alan ifadelere atıfta bulunarak; "Bu ifadeler, bugün de, başta bakanlığım, mesai arkadaşlarım olan hemcinslerim, aileleri, eşleri ve çocukları için fedakarlıklarını sürdüren kadınlar için tüm çalışma ve hizmetlerimizde yolumuza ışık tutan ifadelerdir. 10 Aralık 1919’da, bağımsızlık ve özgürlük için, cesur ve fedakar Türk kadınları adına ilk mitingi düzenleyen kahraman annelerimizi rahmetle, minnetle anıyorum" dedi.

Panele Bakan Yanık’ın yanı sıra Vali Avni Çakır, AK Parti Milletvekilleri Hakkı Köylü ve Metin Çelik, Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, siyasi parti temsilcileri, kurum amirleri ve çok sayıda davetli katıldı.

VİDİNLİOĞLU; "GENÇLERİN MUTLAKA ÖRNEK ALMASI VE GELECEKLERİNİ BUNUN ÜZERİNE İNŞA ETMESİ LAZIM"

Panel öncesinde açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu; “İlk Türk Kadın Mitingi’nin 103’üncü yıldönümü nedeniyle bir aradayız. Bugüne kadar yeterince duyuramadığımız bu çok önemli mitingin bundan sonra bakanlığımızın uhdesinden ulusal platforma, hatta uluslararası platforma taşıma adına çok önemli bir adım attığımızı söylemek istiyorum. Burası örtüsünü cephane ıslanmasın diye evladının değil, cephanenin üzerine örten Şerife Bacıların, bir er gibi asker ocağını gidip mücadele eden Halime Çavuşların, Rahime Kaptanların, Hafız Selman İzbelilerin memleketi. Elbette ki Anadolu kadınların cefasını, vefasını hepimiz biliyoruz. Abdurrahmanpaşa Lisesi öğrencilerinin tahtaya yazdığı ‘Hocam biz cepheye gidiyoruz, bizi yok yazma’ ifadesi bu memleketin nasıl kurtuluşa erdiğinin bir göstergesi aslında. Onun için bütün erlerini cepheye göndermiş, ‘Erlerimiz savaşırken, bizde kanımız son damlasına kadar elbette ki mücadeleye devam edeceğiz’ diyen kahraman Türk kadınının memleketi. Vatan, kolay vatan olmadı. Özellikle bunu gençlerin mutlaka örnek alması ve geleceklerini bunun üzerine inşa etmesi lazım. 40 çerisiyle Çin Sarayı’nı basmaya giderken, yağmura, tufana yakalanan o çerilerden bir kısmı, o doludan kurtulmak için bir kayanın kenarına tutunurlar, birbirlerinin ellerine tutunurlar ve bir ses duyulur ‘Kurt Kaya elini çöz’ ve Kurt Kaya 20 tane çerisiyle birlikte uçmağa varır. ‘Bu yolun sonu şahadettir evlat’ dediğinde ‘Komutanım hakkım size helal olsun, sizde hakkınızı helal edin’ diyen 15 Temmuz’da şehit olan Ömer Halisdemirlerin emaneti. Bu vatan ‘Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum’ diye Büyük Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti. Emanetleri emanetimizdir. Kanımızın son damlasına kadar koruyacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı.

"BİZ 85 MİLYON KOCA BİR AİLEYİZ"

Konuşmasına devam eden Başkan Vidinlioğlu, şunları kaydetti; “Biz 85 milyon koca bir aileyiz. Bu vatanın her bir ferdi kardeşimizdir ve bizim için değerlidir. Yeter ki aynı yöne bakalım. Ayaklarımızda, gönlümüzde, kafamızda bu vatan için çalışsın. Kimin nerede durduğunun çok önemi yok. Fakat bir kırmızı çizgi koymanın mecburiyetini hissetmek zorundayız. O kırmızı çizgimizde kafasını emanete verenler, ayakları bu topraklara bastığı hale kafaları başka rüya görenler, iblisin çocuklarında asla korkmadık, korkmayacağız. Milli Şairimiz onun için ‘Korkma’ diyor, onun için ‘Galip et, bu son ordusudur, İslam’ın’ diyor, onun için ‘Tüten en son ocak’ diyor, bu ocağı söndürmeyeceğiz. Dün tankıyla, tüfeğiyle gelenler, sonra taşeronlarını, onlara kul, köle olmuşları üzerimize gönderdiler, geldikleri gibi gittiler. Bugünde ekonomiyle bizi etkileri altına almaya, bizi sıkıntıya sokmaya çalışıyorlar. Ne vatanımızdan zerre taviz veririz, ne devletimizden. Dün olduğu gibi, bugünde, yarında inanıyorum ki önce ülkem ve milletim diyenler hep kazanacak.”

"TÜRKİYE’Yİ MAMUR ETMEK HEPİMİZİN BOYUNUN BORCU"

“Türkiye’yi mamur etmek hepimizin boynunun borcu. Cumhurbaşkanımızın, genel başkanımızın, bakanlarımızın, genel merkez yöneticilerimizin, MYK üyelerimizin, milletvekillerimizin, valilerimizin, belediye başkanlarımızın çalışmalarıyla bu ülke hak ettiği yere gelecek, gelmek zorunda. Bu boynumuzda bir vebal. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Zerre şüphem yok. Ecdada layık ve geleceğe umutla bakmanın yegane yolu sevgidir. Biz birbirimizin elinden tutukça, bir kaldıkça hiçbirimize hiçbir şey olmaz. Bugün burada bir panel düzenleyebiliyorsak elbette ki; Şerife Bacıların, Halime Çavuşların, Rahime Kaptanların, Hafız Selman İzbelilerin ve Büyük Önderin, silah arkadaşlarının verdiği can ve kan çok önemli. Millet olmanın ön şartı mazide birlik, halde birlik ve akide birliktir. Mazide bir olduğumuz müddetçe, aynı baktığımız müddetçe, halde birbirimiz elimizi tuttuğumuz müddetçe ve gelecek ile ilgili aynı düşleri gördüğümüz müddetçe Türk’ün gücü her şeye yeter.”

ÇELİK; "AYNI KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"

AK Parti Milletvekili Metin Çelik ise; “Bundan 103 yıl önce ülkemizin toprakları işgal altındayken ve Atatürk daha yeni Samsun’a çıkmış, yeni yeni mücadele başlıyor, ordu toplanıyor. O günlerde Anadolu’da ilk Türk Kadın Mitingi’ni Kastamonu’da 3 bin kadın bir araya gelerek gerçekleştiriyorlar. Esareti asla kabul etmeyeceklerini tüm dünyaya haykırıyorlar. Sonrasında aynı 10 Aralık’ta yaptıklarını, erkekler cepheye koşup şehit olarak, en fazla şehir veren illerden bir tanesi olarak gösteriyor. Kadınlarsa Şerife Bacı ve nice Kastamonu kadını, İnebolu’dan Kastamonu’ya, Kastamonu’dan Ankara’ya ve cepheye ulaşan İstiklal Yolu üzerinden tüm Kurtuluş Savaşı boyunca harcanan cephanenin yarısından fazlasını bu hattan cepheye ulaştırıyorlar. Birçoğu o kış şartlarında, zorlu şartlarda yollarda şehit oluyor. Ama asla vazgeçmiyorlar ve bütün fedakarlıklarını ortaya koyuyorlar. Allah onlardan razı olsun. Ruhları şad olsun. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletimiz, onlara layık olmak için sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hep birlikte 100 yıl önceki oyunların daha değişiklerinin sergilendiği, taşeron terör örgütleri üzerinden başka senaryolarla üzerimize gelindiği bu günlerde biz de aynı kararlılıkla yolumuza devam etmekteyiz, devam edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar bizi mağlup etmeleri mümkün değil çünkü bizim millet olarak istiklale olan, hürriyete olan aşkımız bir başka” ifadelerini kullandı.

KÖYLÜ; "KADINI ŞİDDETTEN KORUMAYLA İLGİLİ ÇOK SAYIDA DÜZENLEME YAPTIK"

AK Parti Milletvekili Hakkı Köylü, iktidara geldikten bugüne kadar kadınlar ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalara değinerek; “Kadınının statüsü, kadın haklarını korumayla ilgili, kadını şiddetten korumayla ilgili çok sayıda düzenleme yaptık. Bazıları derki ‘Bu İstanbul Sözleşmesi’ni neden kabul etmediniz?’ İstanbul Sözleşmesi’nin ana hatlarının tamamı bu kanunlarda var. Orada yazılı ve olumsuz bir tarafa çekilebilecek 1-2 şey vardı. Onu da devamlı üzerimize gelmesinler diye sözleşmeden vazgeçtik” diye konuştu.

ÇAKIR; "KADINLARIMIZ BUGÜN DE VATANI VE MİLLETİ İÇİN CANINI SEVE SEVE FEDA EDEBİLECEK CESARET VE KARARLILIKTADIR"

10 Aralık İlk Türk Kadın Mitingi’nin önemine vurgu yapan Vali Avni Çakır da; "Bugün burada Anadolu işgaline karşı ilimizde 3 binden fazla kahraman Türk Kadınının, tüm dünyaya karşı gür bir sesle güçlü bir sesle haykırdığı günün 103'ncü yıldönümü münasebetiyle bir aradayız. Tarihte her zaman bağımsızlığı uğruna ölümü göze alan kahraman Türk Milleti çok değil, 100 yıl önce tüm yurtta düşmanlara karşı destansı bir mücadeleye girişmiştir. Ülkemizde düşmanlara karşı bağımsızlık savaşında kahramanlık ateşini tutuşturan ilk kıvılcımlardan birisi de şüphesiz ilimizde gerçekleştirilen ilk Türk Kadın Mitingi'dir. Düşman işgalini protesto amacıyla Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Hanımlar Cemiyeti öncülüğünde 10 Aralık 1919 tarihinde Kastamonu Kız Öğretmen Okulu bahçesinde toplanan, 3 binden fazla kadın ilk mitingi düzenlemiştir. Miting kapsamında kahraman kadınlarımız dünya devletlerinin başkan veya cumhurbaşkanlarının eşlerine telgraflar çekerek, işgale uğrayan yerlerde yapılan zulmü gözler önüne sererek işgalin derhal durdurulmasını ve işgal güçlerinin aziz vatanımızı terk etmesini tüm dünyaya haykırmışlardır. İyi bilinmelidir ki Türk Kadını, 100 yıl öncesinde olduğu gibi bugün de gelecekte de ülkesinin ve milletinin bağımsızlığı uğruna, her türlü mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek, çalışacak üretecek hatta bu uğurda gerekiyorsa canını seve seve feda edebilecek, cesaret ve kararlılıktadır. Bakanım, bu vesileyle bu anlamda sizlerin bu etkinliğe katılmanızdan dolayı teşekkürlerimiz sunuyor, vatan uğrunda hayatını kaybeden aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi ve İlk Türk Kadın Mitingi’ni gerçekleştiren, kalbi vatan sevgisiyle atmış, cesaretin ve gururun sembolü kadınlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum” dedi.

YANIK; "NE KADAR MİNNET DUYSAK HERHALDE ONLARA OLAN BORCUMUZU ÖDEYEMEYİZ"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise, ülkenin her köşesinde bir şüheda olduğunu vurgulayarak; “Büyüklerimize ne kadar şükretsek, ne kadar minnet duysak herhalde onlara olan borcumuzu ödeyemeyiz. Milli Mücadele’nin sembol şehirlerinden Kastamonu’da ruhlarımızı ve gönüllerimizi aydınlatan Şeyh Şaban-ı Veli’nin manevi huzurunda hepinizi saygıyla selamlıyorum. İstiklal Yolu’nun en önemli duraklarından biri olan Kastamonu’da, Milli Mücadele’de Mustafa Kemal’in İstiklal Destanı’na destek olan Şerife Bacı’nın, Hafız Selman İzbeli’nin, Zekiye Hanım’ın torunlarıyla aynı duyguları paylaşmaktan son derece mutlu olduğumu, onur duyduğumu bilmenizi isterim. İlk Türk Kadın Miting’ini yapan kadınların kahramanlığının kökleri, iyilik timsali Anadolu kadınının her birinin içinden neşet etmiştir. Kastamonu’nun şüheda yatağında büyüyen kadın-erkek tüm evlatlarının damarlarında dolaşan bir kahramanlıktır o” ifadelerini kullandı.

"ONLARIN İFADELERİ TÜM ÇALIŞMA VE HİZMETLERİMİZDE YOLUMUZA IŞIK TUTUYOR"

Bakan Yanık, İlk Türk Kadın Mitingi hakkında sözlerine devam ederek şunları ifade etti; “İstiklal Mücadelesine katkı sunmak üzere 10 Aralık 1919’da yaklaşık 3 bin kadın Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) bahçesinde toplanmıştır. Ülkemizin işgalini ve düşman askerinin insanlık dışı vahşetlerini protesto eden bu mitingin tertip heyeti başkanı Zekiye Hanım’dır. Kısa ama coşku dolu konuşmasında, işgalcilerin vahşetini dile getiren, vatanı kurtarmak için kadınların da cepheye gideceklerini söyleyen Zekiye Hanım’ın ‘Kardeşler, hemşireler!’ diye başlayan konuşması, dönemin devlet başkanlarının eşlerine gönderilen mektupların sebebini ve içeriğini çok açık biçimde ortaya koymaktadır. ‘Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz İtilâf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla, bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse, evlâtlarımızın kanlarına kendi kanımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta, dinimiz ve istiklâlimiz için ölecek, haksızlara, zalimlere tarihin lanetlerini terk ederek şehâmetle öleceğiz.’ Bu ifadeler, bugün de, başta Bakanlığım, mesai arkadaşlarım olan hemcinslerim, aileleri, eşleri ve çocukları için fedakarlıklarını sürdüren kadınlar için tüm çalışma ve hizmetlerimizde yolumuza ışık tutan ifadelerdir.”

"CUMHURBAŞKANIMIZ, KADININ GÜÇLENDİRİLMESİ BAKIMINDAN KARARLILIĞINI VE İRADESİNİ SÜREKLİ OLARAK GÖSTERMEKTEDİR"

“AK Parti hükûmetlerinin aile ve sosyal hizmetler alanında gösterdiği dikkat ve hassasiyeti, tıpkı Milli Mücadele günlerinde olduğu gibi kadın odaklı bir gelişme mücadelesi olduğunu da görmezden gelemeyiz. Siyasi hareketinin en başında Anadolu kadınının, köyden kente, eğitimden sağlığa her yerde ve her emek alanında Türkiye’yi Türkiye yapan kadınların içten desteğini alarak yola çıkan Cumhurbaşkanımızın, ülkemizi küresel bir güç ve denge merkezi yapmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımız, ülkemizin gelişmesi yolunda, kadının güçlendirilmesi bakımından kararlılığını ve iradesini aynı hassasiyetle sürekli olarak ifade etmekte ve göstermektedir. 103 yıl önce devlet başkanlarına işgalin vahşetini anlatan kahraman kadınların torunları olan kadınlar, bugün çevremizdeki savaşlardan mağdur olan annelere, çocuklara Türkiye’nin nasıl kol kanat gerdiğini, annelerinin, ninelerinin mücadelesinin nasıl başarılı olduğunu gözleriyle görmenin mutluluğunu yaşıyorlar. Ben de o kadınlardan biri olarak, Bakanlığımızın tüm çalışmalarının, kadınların güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık imkânlarından eşit bir şekilde yararlanmaları, istihdama ve karar alma mekanizmalarına katılımlarının arttırılması ve kadına yönelik şiddetle mücadele alanında çalışmaların sürdürülmesini amaçladığını gururla ve sevinçle ifade ediyorum. Bakanlık olarak kadınlara yönelik hizmetlerde, zamanın ruhunu yakalayan sosyal politikalar geliştiriyor ve hayata geçiriyoruz. Burada asıl mesele, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için öncelikle hukuki altyapımızı güçlendirdik. Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık başta anayasa olmak üzere temel mevzuatta yer alırken Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda yapılan eşitlikçi reformlar, kadın erkek fırsat eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir yapıya kavuştu. Kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşlarıyla işbirliği yaparak hazırladığımız ‘Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ 2018-2023 yıllarını kapsıyor.”

"KADININ KARAR ALICI POZİSYONDA YER ALMASI ÜLKEMİZİN KALKINMASINDA TOPLU BİR KATMA DEĞERE YOL AÇACAKTIR"

Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı hakkında da bilgi veren Bakan Yanık; “Söz konusu Strateji Belgesi ve Eylem Planı Eğitim, Ekonomi, Sağlık, Karar Alma Mekanizmalarına Katılım ve Medya olmak üzere 5 Temel Politika ekseninden oluşmaktadır. Kadınların güçlenmesinde en önemli alanlardan birisi ‘Eğitim’ alanıdır. Eğitim için en önemli iki gösterge okullaşma ve okuryazarlık oranlarıdır. Son 20 yılda okullaşma ve okuma-yazma oranlarında önemli artışlar yaşanmıştır. 2002/2003 öğretim yılında kız çocuklarının ilköğretimde (ilkokul+ortaokul) okullaşma oranı yüzde 87,34 iken 2021/2022 eğitim-öğretim yılı itibariyle ‘İlkokul’ düzeyinde kız çocukları için net okullaşma oranı yüzde 93,12… ‘Ortaokul’ düzeyinde kız çocukları için net okullaşma oranı yüzde 89,73’e ulaşmıştır. 2002/2003 öğretim yılında ortaöğretimde kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 45,16 iken 2021/2022eğitim-öğretim yılına gelindiğinde bu oran yüzde 89,29’a yükselmiştir. 2002/2003 öğretim yılında kadınların yükseköğretimde okullaşma oranı yüzde 13,53 iken 2021/2022yılı itibariyle bu oran yüzde 49,20’ye yükselmiştir. 2002 yılında 6 yaş ve yukarı nüfus içinde kadın okuryazarlık oranı yüzde 79,9 iken 2021 yılında bu oran yüzde 95,7’e yükselmiştir. Eğitim kadar önemli diğer başlık belki daha önemli bir alan ise sağlık.  Sağlık politikalarında, anne-çocuk sağlığı, önemli bir yer tutmuş, anne ve bebek sağlığı göstergelerinde son 20 yılda çok olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Doğumda anne ölüm oranı 2002’de 64 iken 2020 yılında 13,1’e düşmüştür. Sağlık kuruluşunda gerçekleşen doğum oranı ise 2002 yılında yüzde 75 iken, 2020 yılında bu oran yüzde 98’dir. Eğitim ve sağlık ile beraber bir başka önemli başlık daha var.  Kadınların ekonomik ve toplumsal hayatta etkin bir şekilde yer alması, kadın istihdamının arttırılması, kadınların meslek ve iş sahibi olması, çalışması, üretmesi, kazanması. 2002’de istihdam edilen 6 milyon 122 bin kadın varken, 2022 yılı Eylül ayı itibariyle bu rakam 10 milyon 174 bine ulaşmıştır.  Bakanlık olarak önemsediğimiz bir diğer alan da karar alma mekanizmalarına katılımdır. Parlamentoda 2002 seçimi sonrasında yüzde 4,4 olan kadın milletvekili oranı 2018 seçimlerinde yüzde 17,45’ e yükselmiştir.  Merkezi ve yerel siyasette, parti yönetimlerinde, bürokraside, iş dünyasında, akademide, sivil toplumda ve aklımıza gelebilecek bütün kurumsal yapılanmalarda daha fazla kadının karar alıcı pozisyonda yer alması hem ülkemiz kadınları adına bir gelişmeye, hem de ülkemizin kalkınmasında toplu bir katma değere yol açacaktır” ifadelerini kullandı.

"ŞİDDETE KARŞI SIFIR TOLERANS ANLAYIŞIYLA ÇALIŞMALARIMIZA KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ”

Kadına yönelik şiddet olayları ile ilgili konuşan Derya Yanık, şu ifadelere yer verdi; “Kadına yönelik şiddet konusu maalesef bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de can acıtan bir konudur. 2007 yılından bugüne dek düzenli ve sürekli olarak kadına yönelik şiddetle mücadelede devlet politikasının temellerini ve önceliklerini ortaya koyan ulusal eylem planlarını hazırladık ve uyguladık.  Son olarak da 2021-2025 döneminde uygulamak üzere ilgili tüm tarafların katkılarıyla hazırladığımız Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4’üncü Ulusal Eylem Planını yürürlüğe koyduk. Eylem planımızı, adalete erişim ve mevzuat, politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik olmak üzere 5 ana hedef çerçevesinde şekillendirdik. Kadına yönelik şiddetle mücadelede Bakanlığımızın önemli paydaşları olan Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı işbirliğinde 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planını’ hazırladık ve uyguladık. 2022 yılı için de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı (2021-2025) çerçevesinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Faaliyet Planı’nı aynı paydaşlarla işbirliği içerisinde hazırladık ve 23 Mart 2022 tarihinde ilgili taraflarca imzalanarak uygulanmasını sağladık. 2023 Yılı Faaliyet Planı ise 25 Kasım 2022 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız himayelerinde kamuoyu ile paylaşıldı. Şiddete karşı sıfır tolerans anlayışı içerisinde yürüttüğümüz tüm çalışmalarımıza bundan sonra da kararlılıkla ve azimle devam edeceğimizi özellikle vurgulamak isterim.”

"HER HİZMETİMİZDE KADIN ODAKLI ÇABAMIZI VE OLUMLU SONUÇLARINI GÖRMEK MÜMKÜN"

“Bakanlık olarak kadınların toplumsal hayatın her alanında daha aktif, üretken ve güçlü şekilde yer almaları, eşit bir biçimde hak, kaynak ve fırsatlardan yararlanmaları, kadının statüsünün güçlenmesi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz. Toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadın katkı ve katılımını arttırmak ve kadınların daha fazla güçlenmesini sağlamak için tüm paydaşlarımızla nitelikli işbirlikleri içerisinde çalışıyoruz. Türkiye’nin sosyal hizmetler alanında her adımında, her hizmetinde, kadın odaklı çabamızı ve olumlu sonuçlarını görmek mümkün. Çünkü kadın demek, aile demek, çocuk demek, sağlıklı, huzurlu yuva demek, sağlıklı ebeveyn, haklarına sahip çıkılmış çocuk, yaşlı, engelli demek. Kadın demek, sevgi, saygı, özgürlük, şefkat, emek, iyilik ve güzellik demek. Burada olmaktan gerçekten büyük bir onur ve mutluluk duyduğumu tekrar ifade etmek istiyorum. Sözlerime Şeyh Şaban-ı Veli’nin o güzel duasını tekrar ederek son vermek istiyorum. ‘Gelişiniz güle güle, gidişiniz güle güle, her işiniz güle güle’ diyor gönül büyüğümüz. Ben de ülkemizin her çabasının, her işinin kolaylıkla, bereketle gelişmesini, sonuçlanmasını diliyorum. 10 Aralık 1919’da, bağımsızlık ve özgürlük için, cesur ve fedakar Türk kadınları adına ilk mitingi düzenleyen kahraman annelerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.” (Banu Türkmenoğlu)


Kaynak:

İlgili Konular :
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum