Yalan üzerine yazılmış ve söylenmiş sözlerin haddi hesabı yoktur. Çünkü temelde insan ilişkileri güvene dayalıdır ve insanın belki de en gereksinim duyduğu şey güven duygusudur.
Anne-çocuk, patron-çalışan, karı-koca, öğretmen-öğrenci ve bunun gibi birçok kişisel ilişkinin temeli güvene dayalıdır. Sağlam, uzun süreli ve sorunsuz bütün ilişkiler, doğruyu net ve açıkça konuşma sayesinde kazanılır.
Bizler; çocuklarımıza çok küçük yaşta öğretmeye başlıyoruz yalanı, hem de farkına varmadan. Daha iki yaşındaki çocuğumuza ‘bana yalan söyleme’ diyebiliyoruz ve onun kafasında hayal gücünün getirdiklerinin aslında anne-baba için geçerliliği olmadığını ifade ediyoruz ve yaşları büyüdükçe bunu biz büyükler, güven kavramının içine oturtup, güvenmemeyi öğretiyoruz. Halbuki bebekler sonsuz güvenle doğarlar.
Olumsuz kelimelerin çocuklar üzerindeki ters etkisini artık bilmeyen anne-baba olduğunu düşünmüyorum. En azından yaşayarak bunu öğrenen ebeveyn sayısı yeterince fazladır. ‘Hayır dediğimde çocuğum tam tersini yapıyor’ düşüncesi bunun en basit örneğidir.
Hep özgüven sahibi çocuk yetiştirmek üzerine yazılar yazıyor ve okuyoruz. Uzmanlardan bunun için yardım almaya çalışıyoruz. Halbuki; çocuğa sonsuz güven vermek ve ona güvendiğinizi göstermek yeterli olacaktır.
Çocuklar doğruyu yanlışı anne-babasından öğrenirler. Daha sonra da dış çevreyle karakterlerini şekillendirirler. Sağlam güven temeli almış çocuk, öğretmenine, arkadaşına ve iletişimde olduğu kişilere güvenebilmeyi öğrenir.
Çocuğa örnek olmak için anne-baba olarak kendinize; ”yemine gerek görmeyecek kadar sözlerinize sadık olun” sözünü örnek almanız ve yalanın sadece bir günü kurtarabileceğini, doğrunun ise sonsuzu kurtarabileceği gerçeğini öğretmeniz yeterli olacaktır.
Her zaman doğruyu söylemeniz dileğiyle…
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.