‘Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,
yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını;
dağlara dönmeli yüzünü insan…
Yeni patikalar yeni yollar seçmeli yüreğini ferahlatacak..
Hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli…
Her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını ve zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı…
Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri…
Küçücük şeylerle başlamalı belki, örneğin bir kaç durak önce inip servisten otobüsten, yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini gördüğünü hissedebilmeli…
Sağlığını kaybedip ölümle yüz yüze gelmeden önce değerli olmalı hayat..!
İlla büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları farketmek için…
Başkasının yerine koyabilmeli kendini…
Ağlayan birine
“gül”
İnleyen birine
“sus”
dememeli…
Ağlayana omuz inleyene çare olabilmeli…
Bu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;
sevgisiz, soysuz kalarak…
Ağlamayı bilmiyorsan;
neşesizdir kahkahaların..!
Ne herkesi düşünmekten kendini,
ne kendini düşünmekten herkesi unutmamalı..!
Bilmeli: çok kısa olduğunu hayatın;
hep vermek yada hep almak için..!
Sadece anlatacak bir şeyleri olduğunda değil;
söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli..!
Aklı ve kalbi ile katılabilmeli sohbetlere…’
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin; Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için. Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan! Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi… Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı…!
Ne de güzel yazmış Can DÜNDAR değil mi?
..
Evet… Hayatı yaşadımı öyle yaşamalıyız ki; keyif almalıyız hayattan, tıpkı bir fincan kahve içer gibi…
Yaşadıkça içimiz ısınmalı, sıcaklığıyla, tadıyla, kokusuyla hissetmeliyiz hayatı…
Hayatı yaşarken değer vermeliyiz kendimize, diğer insanları da sevmeliyiz en az kendimiz gibi…
Bir insanla karşılaştığımızda selam vermeliyiz
Tebessüm etmeliyiz
Kimi zaman elimizi uzatmalıyız
Kısacası değer vermeliyiz ona da
Bir kuş gördüğümüzde simidimizden bir parça da ona vermeliyiz.
Sonra melodisine kulak kesilmeli
Ardından yolumuza devam etmeliyiz.
Bazen bir ağacın dibinde oturup dinlenmeli,
Güneşin sıcaklığını hissetmeli
Rüzgarın esintisini dinlemeli
Hayatın seninle değer kazandığını unutmamalısın.
Hayatı yaşadı mı öyle yaşamalısın ki;
Altından daha değerli olan zamanı,
En büyük sermayen olan sağlığını
Seni tüm canlılardan üstün kılan aklını
Ataleti yenmede en büyük silahın olan iradeni
En güzel şekilde kullanarak yaşamalısın…
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.