Teknoloji, var olmasından bu yana günümüzde gelebileceği en üst seviyeye ulaşmış durumda… Ki bundan 3 yıl sonra hangi seviyeye gelir bilinmez. Bırakın 3 yıl sonrasını, an be an gelişen, sürekli kendini yenileyen teknoloji, işimizi kolaylaştırıp iş yükünü azalttığını düşünürken her geçen gün kendisine daha da bağlıyor bizi.
Herkes tam anlamıyla bağımlı hale gelmiş durumda maalesef… Televizyonla başlayan bu süreçte, çoluk çocuk hepimiz kitlendik ekranlara adeta, onunla yatıp onunla kalktık. Sonra bir baktık ki bilgisayar gelişim göstererek hızla girdi hayatımıza. Yanına bir de interneti ekleyince tabi tadından yenmedi. Herkes ona uyum sağlarken aynı hızla televizyonları kenara bıraktı. Kendine göre yön verdiği ekranlar hepimizin daha fazla hoşuna gitti. 7’den 70’e herkesin, hatta artık 3-4 yaşlarındaki bir bebeğin dahi, kendine göre bir şeyler bulabildiği bir dünya oldu. Hal böyle olunca en temel iletişim ailede başlarken o bile kayboldu, beraberinde getirdiği sorunlar da cabası.. Ama herkes elinin altında ki sistemle mutlu, kendi dünyasını yaratıp orada kaybolup gidiyor.
Ağladığında, huzursuz olduğunda susturucu olarak kullanıldı ekran. Beden olarak yorgun ebeveynlerin çocuklarına zarar verdiklerini görmezden gelircesine, kurtarıcı olarak akıllı telefon ve tabletlere başvuruldu. Bu durum her iki tarafın da işine fazlasıyla gelen noktadaydı. Çocuklar ‘ver’ dedi, eline bu aletler verildi, anne-baba geri aldı çocuk ağladı, sussun diye tekrar verildi. Tam olarak bu döngü teknoloji bağımlılığının temellerinin atılmasında en büyük rolü oynadı aslında. İnsanların hükmetmesi, kendisine kolaylık sağlaması gereken noktada, cihazların insanlara hükmetmesi… Takdir sizin ama bana göre fiyasko ve üzücü bir durum.
…
İmkânlar arttı, insanoğlu doyumsuz, sürekli daha fazlasını istemeye başladı. Her an tek bildirimle haber alma ve haber verme çılgınlığı oluştu. Grup olarak toplantılar yüz yüze değil çevrimiçi oldu artık. Toplantıda ne giyeceğim derdi olmadan, evden çıkmadan hatta yataktan çıkmadan sadece ekranlara gömülerek tek tuşla…
Dışarıda şu görüntülere alıştık artık; masa başındaki herkes elindeki cihazla meşgul, bazen konuşuluyor, onda da göz teması kurmadan… Sosyal medyada takılıyor, mesajlar gönderiyor, ödemeler yapıyor, hatta şirketler yönetiliyor o avuç içi kadar ekranlarda…
İnsanlar iletişime o kadar ihtiyaç duyuyor ki; aslında, her an kendinden bahsetme ve ne yaptığını başkalarına anlatma ihtiyacı, duyduğu sevinci, içtiği kahveyi paylaşması, bunun tam olarak göstergesi… Aynı mekânda olan, ancak ekran üzerinden iletişimi tercih eden insanlar oluşmaya başladı. Gördüğü bir videoyu dahi eliyle yanındakine göstermek yerine oradan paylaşarak ilginç bir hale geldi arkadaşlıklar. Evden çıkmaz oldu insanlar, asosyal birey olarak yetişmeye başladı. Bir araya gelmelerine gerek kalmadan çevrimiçi olarak ekran başında işlerini halletmeye başladılar. Duygusal paylaşımları azaldı, öfkeleri arttı. Mesajla, yazarak ama eksik yazarak iletişimi tercih etmeye başladılar. Sözcüklerle kendilerini ifade edemez oldular. Konuşması bile değişti, sosyal medyaya ait kelimelerle birbirlerine hitap eder, sözcükler söyler oldular. Kitabı bile sanal okumaya başlayan insanlık tam anlamıyla bu güce sahip olup, yararına değerlendirmesi gerekirken onun esiri olduk maalesef.
…
Henüz tam olarak farkına varamasak da eğer bilinçli şekilde kullanım olmaz ise bu kolaylığın getirdiklerinden çok, götürdüklerinin daha fazla olduğu gerçeği ile bir gün sert kayaya çarpacağımız aşikar. Bebeklikten başlayan iletişim eksikliği, kendini ifade etme ve çözüm üretme becerilerinin gelişmesinde gerilik bu dönemde iletişimciler tarafından gözlenen olumsuz etkilerin başında geliyor.
İnsanlar olarak bizler teknolojiyi kullanan bir canlı türüyken, farkında olmadan, insani özelliklerimizden uzaklaşıp robotikleşmeye doğru yol alıyoruz. Uzun vadede insanlığın gereklerini yapabilmek için, robotların yapamadığına odaklanmak gerekiyor; yani ayırt etme, mantık oluşturma, empati yapabilme, bağlantı kurabilme gibi… Sorular sorma, bir şeyin farklı olabileceğini hayal etme, eleştirel olma, olaylara farklı açılardan bakabilme bunların hangisini yeni nesile aşılayarak bu şekilde yetiştiriyoruz? Bu sorunun cevap olarak karşılığı bende hiçbiri. O yüzden soruyorum; teknoloji mi bizim kölemiz yoksa biz mi teknolojinin kölesiyiz?
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.