Yılın son ayının son günlerini saymaya başlayınca yazmak o kadar kolay olmuyor! Bir de gidişata dair iyi haberler alamayınca okur karşısına güzel bir çeşniyle çıkamama tehlikesi baş gösteriyor! Yine de her şeye karşın deneyeceğim, haydi bakalım!
Gidişatın iyi olmadığını söylemiştik. Çarşı-pazarın hâli, orta ve dar gelirli insanların endişeli tasarrufu, hâlen netleşmeyen yeni asgari ücret, Tank Palet Fabrikası özelleştirmesi ve sair derken bir de Simit Sarayı’nın içinde bulunduğu zor durumdan ötürü Ziraat Bankası’nın kurtarma çabası…
Ama bunların yanında hiç konuşulmayan bir simit olayı daha vardı. Kocaeli’nde yaşayan 54 yaşındaki Binnet’ten haber alamayan yakınları polise haber vermişti. Ekipler eve girdiğinde onu doğalgaz borusuna asılı hâlde buldular. Geride bir kâğıda yazılı borç listesi bırakmıştı ve listede bankaların adı yazıyordu.
“Peki, bu olaydaki simit nerede?” diye mi soruyorsun? Binnet’in soyadı Simit’ti! Fakat onu kurtarmak için belki borçlusu olduğu Ziraat Bankası dâhil hiç kimse bir girişimde bulunmamıştı! Çünkü o, ötekinin yanında susamsız bir simitti!
* * *
Çorum’da intihar eden iki yurttaştan biri, üç yaşındaki kızından özür dilediği bir mektup yazmış, diğeriyse “Yiyecek ekmeğimiz olmadığı için baba evine gittim” diyen karısının eve eşyalarını almaya gelmesiyle kocasının cansız bedeniyle karşılaşmasına neden olmuştu!
Psikologlar, “İntihar haberlerini aktarırken dikkat edin!” diyor, farkındayım. İntihar, en rezil, en çaresiz insan hareketlerinden biridir, asla kabul edilecek bir eylem değildir! Yaradan, insanı eşrefi mahlûkat olarak yarattıysa onu aşağıların aşağısı hâline getiren kimdir?
CAMİLERDE ÇEKYAT DÖNEMİ BAŞLASIN!
Zihnimizdeki sorular birbirine ulanırken Diyanet’ten “tabure” çıkışı geliyordu! Ne o? Ülkemizde ekonomik intiharlarla kendi taburesine tekme atan vatandaş nihayet Diyanet’in de konusu mu olmuştu?
Diyanet’in tabure çıkışı, camiyi kapsıyor, cami dışına yine karışmıyordu! Artık camilerde tabureli dönem bitiyor, din görevlilerine konuyla alâkalı sorumluluklar yükleniyordu.
Benim önerimse camilerde artık çekyatlı dönemin tez elden başlaması gerektiği! Gerçek İslam’ın semtimize uğramadığı bir ortamda gittikçe hımbıllaşan ahalinin artık taburede bile zor durduğunu görüyorduk, bundan sonra iş, çekyat üzerinde namaza dönecek, ibadet esnasında uyumalar da böylelikle kamufle edilebilecek! Neden olmasın?
Bir özründen ötürü ibadetini sandalye, tabure ve kanepe üzerinde yapan Müslümanlara şifa dilerim. Diyanet’in de içinde bulunduğu toplumun dertleriyle tez zamanda hemdert olmasını isterim!
İnsanların yoksullaşması, yaşama sevincini kaybetmesi ve sonunda kendinden bile nefret eder hâle getirilmesine “Hükümeti devirmek istiyorlar, hep ondan bunlar!” diyen profesör pozlu köşe yazarlarının, “maneviyat eksikliği” teşhisi koyan rektörlerin de bu kadar hoyrat konuşamaması için Diyanet’in tabure yasağı işe yarar mı dersiniz?
* * *
Ziraat Bankası, Simit Sarayı’na ortak olamadı! Cumhurbaşkanı devreye girdi, banka teklifi geri çekti. Peki, o teklifi kim, kimin emriyle yaptı, ortaya çıkarılmayacak mı? Kocaeli’ndeki Binnet Simit bu tekliften haberdar mıydı acaba?
İzmit Körfezi’nde dengesini kaybederek gemi ile iskele arasından suya düşerek hayatını kaybeden Cideli Ferhat Erdoğan ve Yalova’da çalıştığı gemide kaynak yaparken üzeri örtülü deliği fark etmeyip metrelerce aşağı düşen 26 yaşındaki Emre Aydın için de artık bu gündem konuları bir şey ifade etmiyor!
Bu olanlar sizin için ne ifade ediyor peki? Anladım! Ahmed Arif’in şiiriyle bağlıyorum:
“Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil.
Yaşamak, sade ‘yaşamak’
Yosun, solucan harcıdır.
Öyle açar ki murat.
Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
Daha bir burcu – burcudur.
…
Serabın bir sonu vardır,
Ufkun, sıradağın sonu.
Uçarın, kaçarın bir sonu vardır
Senin sonun yok.
Mandaların, kavakların pazarı olur,
Senin pazarın olamaz.
Sensiz nar çatlamaz, bebek gııı demez.
…
Bir bilsen kimlere tasa, kedersin,
Anlar mısın, şaşırıp ağlar mısın ki?
Bir bilsen kardeşlerim ne can çocuklar
Ve bilsen nasıl vurur beni bu duvar.
Akşam – akşam, kara sevdam ağırır
Aman, aman hey…”
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.