4 AĞUSTOS 2022
Sosyal medyada ve hatta toplumda insanlar Suriyelilere tepkililer… Tepkilerinin başında da ‘biz Suriye’de onlar için savaşıyoruz ve hatta askerlerimiz onlar için ölüyor, ama onların hiçbir şey umurunda olmayıp Türkiye’de rahat ve güvende yaşıyorlar’ sözleri geliyor.
Görünüşte doğru bir söz, ama aslında yanlış…
Öncelikle biz Suriye’de onlar için bulunmuyor, onlar için savaşmıyoruz.
…
Düşünün bizi Suriye’de; Esed istemiyor, İran istemiyor, ABD istemiyor, Rusya istemiyor, hatta Arap dünyası istemiyor. Buna rağmen biz ısrarla Suriye’de olmak istiyoruz ve bunun mücadelesini yapıyoruz. Demek ki burada biz kendi çıkarımız için bulunuyoruz. Biz Suriye’de kendimiz için bulunuyor, kendimiz için savaşıyoruz.
Türkiye’nin hatta Anadolu’nun güvenliği Suriye’den başlar. Hatta bunu Suriye Cephesi komutanlarından Mustafa Kemal bile görmüş ve “Halep düşerse Anadolu düşer” diyerek Suriye’nin kuzeyine yığınaklar yapmıştır.
…
Tarihin ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşması bile Mısır ile Hititler arasında Suriye egemenliği için yapılmıştır. Çünkü Suriye o dönemin devletleri için de güvenlik ekseniydi…
Bu nedenle biz Suriyelilere yardım ediyoruz psikolojisini terk edip “aslında kendi güvenliğimizi sağlıyoruz” noktasına gelmemiz gerekir.
Bu eksende Suriyelileri ülkemizde konuk etmemiz de stratejimiz gereğidir. Bölgede kalıcı olmak istiyorsak bölge halklarının desteğini de almamız gerekir. İran, Suriye’deki Nusayrileri yanlarına çekerken Türkiye Osmanlıdan beri gelen Sünni kartını kullanmaktadır.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.