Bazen öyle şey olur ki; diyaloglarımızda, birine bir şey sorarız hemen parlayıverir karşınızdaki kişi…
Bu bazen anneniz, babanız, eşiniz, çocuğunuz, iş arkadaşınız olabileceği gibi, bir banka personeli, bir gişe çalışanı veya bir kurumun sekreteri de olabilir.
Bir konu hakkında bilgi almak, izin almak ya da bir işin sonucunu öğrenmek için sorular sorarız.
Toplumda yaşayan bireyler olarak birçok konuda eğitimler alırız yaşam sürecimizde, bununla birlikte diyaloglarımızın daha güzel ve anlayışlı olmak, insanlarla empatik bir şekilde iletişime geçmek için kaç kişi bunun için eğitim alıyor acaba diye soruyorum.
İnsanlarla olan ilişki ve iletişimlerimizde kişilerin ne zaman ne söyleyeceği belki de öğrenilmesi gereken bir ders veya eğitim olarak daha küçük yaşlarda öğrenildiğinde diyalogların ne kadar güzel olduğunu ve huzurlu birey ve toplumların arttığını görebiliriz.
Eğitim hayatımızda bizlere okuma, yazma, matematik, fen… gibi bir sürü ders öğretirler.
Türkçe dersimize harfleri yazmayı ve okumayı öğrenmekle başlarız. Tabi ki bunlar çok güzel, bununla birlikte neden insanlara hangi cümle ve kelimenin daha iyi iletişimi kolaylaştırdığı anlatmanın ve öğretilmesinin tartışmaları azaltacak sihirli kelimeleri kullanmamız gerektiği öğretilmez ki?
***
İnsanlarla iletişim kurarken kullandığımız sözcüklerle kendimizi ifade etmeye çalışırız ki muhatap olduğumuz insanlar bizi anlasın. Peki bunu yaparken kullandığımız sözcükleri ne kadar doğru kullanıyoruz hiç düşündünüz mü?
Bir şeyi söylerken ne söylediğimiz çok önemlidir ve bu söylediğimizi nasıl söylediğimizde bir o kadar önemli değil mi?
Bazen bazı sözcükleri kullanırken karşı taraf hemen ne söyleyeceğimizi hemen anlaya bilir. Ortamın daha gerginleşmesine sebebi olacağı gibi aynı cevabı daha farklı bir şekilde izah edersek sonucun ne kadar farklı olacağını deneyerek görebilir siniz. Mesela “ama” sözcüğü insanlara bu sözcüğün arkasından kesin olumsuz bir şeyin geleceğini anlar ve hemen tepki vermek için hazılanırlanırlar ve genellikle bu konuşma diyaloğu gerginlikle biter.
Mesela çocuğunuz dışarı çıkmak için sizden izin istiyor ve siz cevap olarak ‘dışarı çıkmak istiyorsun ama odan çok dağınık, ben odanı düzeltmekten bıktım.’ Çocukta zaten ‘anne sen her şeye hayır diyorsun’ gibi konuşma devam eder ve ortam oldukça gerginleşir. Cevabın hayır olacağı daha cümlenin başında bellidir.
İşyerinden izin almanız gerekiyor. Yetkili kişi ‘izin verirdim ama…’ ile devam ediyorsa izin işinizin yattığını anlamak hiç de zor değil, değil mi?
Peki böyle bir durumla karşılaşınca nasıl konuşursak iletişim kurduğumuz kişi ile daha sağlıklı bir sonuca ulaşırız. Günlük hayatta “ama, fakat, lakin” gibi sözcüklerden özgürleşmeyi denemek ister misiniz?
Peki bunların yerine hangi kelimeleri kullanalım, dediğinizi duyar gibiyim “ve”, “bununla birlikte” işte iki sihirli kelime…
Şimdi tekrar cevap verelim;
Sen görevlerini ve sorumluluklarını yerine getiren bir çocuksun bununla birlikte odanı toplayınca çıkabilirsin odanın düzenli olması istediğin şeyleri kolaylıkla bulmanı sağlar.
Böyle bir cevap hem annenin istediği şeyin olmasını ve çocuğa hayır dememiş oluruz.
***
İşinize gösterdiğiniz ilginin farkındayız ve hafta içi bir arkadaşımız daha izin aldığı için size 2 gün sonra izin verebilirim cevabını alan bir çalışan daha sakin bir şekilde diyaloğun sonuçlandığını görürsünüz. İletişimde karşı tarafa direk hayır demek yerine onlara daha güzel bir şekilde izah ederek cevap vermek genellikle gerginlikleri yok eder.
Ne dersiniz, denemeye değer mi?
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.