Yalnızlık; çoğu zaman içinde bulunduğumuz çaresizliği ifade etmek için kullandığımız kavramdır, çok fazla dile getirdiğimiz için, her sosyal çıkmaz bizim için yalnızlıktır. Ama yalnızlık hissinin kelimelerle dolu tanımlara, uzun süslü kelimelere ihtiyacı yoktur, yalnızlık net ve keskindir. Acımasızdır, hissettiğiniz her an soluk borunuza oturan bir yumru misali aldığınız nefesi çeker boğulursunuz, yalnızlığın türlü suretiyle karşılaşırız, her sureti sinsi bir zehir gibi yayılır yavaş yavaş ruhumuzda, yalnızlaştırıldığımız her an biraz daha zehirler.
***
Konuşamayız, çünkü her cümle kurmak istediğimiz zaman cam parçaları batar boğazımıza. Uyku haline direnmektir yalnızlık, uykusuzluk hali tek direnç noktasıdır, bağıra bağıra sustuklarının dinleyeni, bütün eksikliklerinin sırdaşıdır. Yalnızlığını, uyku yoksunluğuyla paylaşan her insan başarının zirvesinde dahi olsa kaybedendir. Düşünme eylemi, uyku isteğini körelttiği için uyuyamaz yalnız insan, çünkü parçalanmış, insanlar onu paramparça etmiş, parçalarını yerden toplayamamıştır. Bedenleri kalabalık ortasında, benlikleri kimsesizdir. Türlü nedenlerle yalnızlaştırılan her insan bunu dolayı yollardan olsa dahi yaşar, teoride aynı pratikte farklı hislerimizi tüketen bir kemirgendir yalnızlık.
Her gün yanımızdan geçen, kahkahalarla gülen insanlar, nedensiz nefret uğruna dışlananlar, potansiyelinin çok üstünde performans göstermesi beklenen bu yüzden örselenen insanlar, dayanak noktalarını kaybedenler, ortak estetik algısına uymayan insanlar, herkesin kendi içinde kırıldığı yalnızlıkları vardır, sevginin dili, dini, rengi yoktur derler, bu yalnızlık içinde geçerli, dünya üzerindeki her insan bir şekilde yalnızdır, teoride aynı pratikte farklı hissedilen.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.