Önceden hacca gidenler, her hac mevsiminde hasret kokan şu ve benzeri cümleleri hep tekrar edip dururlar; Keşke şimdi ben de sizinle gidebilseydim, şimdi orada olmak vardı, bugün ben de Arafatta olsaydım vb
Hac gerçekten çok farklı, çok yönlü ve çok özel bir ibadet. İnsana çok farklı duygu ve düşünceler yaşatıyor.
Her şeyden önce bu ibadeti yapmak için, farklı bir ülkeye, farklı bir coğrafyaya gidiyorsunuz. Daha o kutsal topraklara varır varmaz, Cenab-ı Hakkın seçkin kıldığı o mübarek beldelerin manevî iklimi sizi sarıp sarmalıyor ve sizi kucaklayıp o manevî havayı iliklerinize kadar hissettiriyor adeta
Mekkeye varıp Mescid-i Haramı uzaktan da olsa gördüğünüzde heyecan katsayınız artıyor ve hele hele Kâbe-i Muazzamayı gördüğünüzde duygu yoğunluğunuz zirveye çıkıyor ve herkes kendince bir şeyler yaşıyor, coşuyor ve zaman zaman da taşıyor oralarda
O Kâbe-i Şerîf ki, BEYTULLAH yani Allahın Evi diye anılmış ve anılıyor. Halbuki Allah(C.C.) mekândan münezzehhtir ve ne eve ne de köşke ihtiyacı yoktur. Orasını o kadar kutsal ve mübarek kılmış ki, Kurân-ı Kerîminde oradan beytim/evim diye bahsederek Onu şereflendirmiş. (Bakara, 125) Demek ki oraya hususî bir tecellîsi var. Orada kıldığınız bir rekat namaza yüzbin katı sevap veriliyor
Ve orası yeryüzünde insanlar için yapılan ilk ev/ilk mabed aynı zamanda. Âl-i İmran Sûresinde şöyle buyruluyor:
96 Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekkedeki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan Beyt/ev (Kabe)dir.
97 Onda apaçık deliller, İbrahimin makamı vardır. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyti haccetmesi Allahın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dir.
Evet çok mübarek ve bütün alemler için hidayet kaynağı. Bu ifade beni hep düşündürmüştür. Kâbenin bizzat hidayet kaynağı olması
Ve yine Onda apaçık deliller/ayetler olması
İnsanı Rabbine götüren, Allaha yaklaştıran, yakînini artıran, gönlüne huzur veren deliller, işaret ve beşaretler
Yıllar önce, şimdi Rahmet-i Rahmana kavuşmuş bir büyüğüm şöyle demişti. Orada herkes kendince bir şeyler görür ve yaşar. Gerçekten doğru söylemiş
Orada sanki başka bir boyuttasınız
Kokusu farklı, havası farklı
Dualarınıza hemen karşılık verildiğini yakînen anlıyor, hissediyorsunuz.
Farklı dilden, farklı renklerden, farklı coğrafyalardan Rabbülâlemînin davetine LEBBEYK/BUYUR ALLAHIM diyerek koşup gelen insanların tek bir yöne; Kâbeye yönelip, TEK ve BİR olan Allahı TEKBİR ederek yalnız ve ancak Ona kulluk etmeleri gerçekten görülmeye ve yaşanmaya değer manzaralar ortaya çıkarıyor.
Bütün bunları yaşarken, bu toprakların Adem aleyhisselamdan bu yana kutsal olduğunu bilmek, Adem babamız ile Havva anamızın buluştukları yer (Arafat) olduğunu bilmek, İbrahim Aleyhisselâmın oğlu İsmail Aleyhisselam ile birlikte Kâbeyi yeniden inşa ederek yükselttiğini bilmek, Hacer Validemizin yavrusuna su bulmak için Safâ-Merve arasında koştuğunu bilmek ve Rasulullah Aleyhissalât-ü Vesselam Efendimizin Kâbenin duvarına (Mültezem) sarılıp uzunca bir süre oradan ayrılmadan dua ettiğini öğrenmek insanın zaman algısını bile değiştirebiliyor bazen.
Sanki bütün çağlar tek bir an ve bütün zaman ve mekanlardaki insanlar tek bir vücut olmuş, sınırsız ve sonsuz mekânda, nurdan bir atmosfer içerisinde Rabbinin huzurunda duruyor ve Ona hepsi birden ve bir anda kulluğunu arz ediyor; tavaf ediyor, dua ediyor, af diliyor
Evet Kâbeyi, yani Allahın Evini tavaf etmek; cezbeye kapılmış gibi etrafında dönmek.. Tıpkı güneşin cazibesine/çekimine kapılarak, bir semazen misali etrafında dönen dünya ve diğer gezegenler gibi.. Tıpkı atomun çekirdeği etrafında dönen elektronlar gibi.. Allahın (CC) emrine uyarak, Onun Beytinin etrafında pervaneler gibi dönüp, Ona bağlılığını göstermek..
Orada Adem Aleyhisselam ile birlikte Kâbeyi tavaf ediyor, Hacer Validemizle birlikte Safa-Merve arasında say ediyor, İsmail Aleyhisselam ile Zemzem içiyor, içinizdeki kötülükleri ve şeytanı taşlıyor, Makam-ı İbrahimde İbrahim aleyhisselamla namaz kılıyor ve sonunda, Kâbeye yönelerek, Kâbenin Rabbine Onunla birlikte aynı duayı yapıyorsunuz: Rabbenâ tekabbel minnâ, inneke entesSemi ul Alîm/ Ey Rabbimiz! Bizden (bunu) kabul buyur. Şüphesiz Sen hakkıyla İşitensin, hakkıyla Bilensin (Bakara,127)
Ve Rasûlullah Efendimiz aleyhissalât ü vesselâma tâbî olup, Onu takip ederek Hacerül Esvede selâm verip kayıtlarına geçiyoruz
Burada edilen duaların reddolunmayacağını müjdelediği Kâbe duvarının (Mültezem) önündeyiz
Duvara sarılıp Beyt-i Şerifle bütünleşiyoruz adeta
Ve dua ve yana yakıla yakarış, af dileme
Rabbim boş çevirmez inşallah.
RAHMANIN MİSAFİRLERİ
Hac ve umre yapanlar duyufurrahmandırlar. Yani Rahmanın Misafirleri. Onun davetine uyarak, Onun Evini ziyarete geldiler çünkü
Misafire ikram etmemek olur mu? Ev sahibine yakışır mı? Hele bu ev sahibi Cenab-ı Rabbülalemîn ise
Hacılar orada bütün Müslümanların temsilcileridirler. Bu temsil görevini en iyi şekilde yerine getirmek için orada bütün Müslümanlar için, sıkıntı ve zulümlerden kurtulmak için yana yakıla dualar etmeli ve aynı zamanda herkes kendi seviyesine göre ümmetin kurtuluşu için istişarelerde bulunmalıdır.
Ve ARAFAT
Buluşma tanışma yeri. Haccın olmazsa olmazı. Hac Arafattır buyuruyor Rasulullah Efendimiz (A.S.V.). Milyonlar aynı anda, beyaz ihramlarına bürünmüş bir vaziyette Rabblerinin huzurundalar
Elestü bi Rabbiküm/Ben sizin Rabbiniz değil miyim? ilâhî hitabına yeniden Belâ/Evet diyerek Rablerine verdikleri sözde sadık ve sabit olduklarını ilân ediyorlar adeta.
Ve Arafat
Mahşer yerini andıran bir kalabalık
Kefenleriyle kalkıp Rablerinin huzurunda hesap veriyormuşcasına bir manzara
Yalvarıyorsunuz, af diliyorsunuz
Pişmansınız yaptığınız hata ve kusurlardan
Tevbe ediyorsunuz işlediğiniz günahlardan
Adem ile Havva gibi, yalvarıp yakarıyosunuz.. Umutla
Ve sağnak sağnak boşalan gözyaşları
RAHMET misali
NURLU ŞEHİR
Medinedesiniz
Nurlar aleminde
NEBÎnin((A.S.V.) huzurundasınız
Essalât ü vesSelâm ü aleyke ya Rasûlallah
Essalât ü vesSelâm ü aleyke ya HABİBALLAH
Essalât ü vesSelâm ü aleyke ya Seyyiden evvelîne vel ahirîn
Hac edip kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiş gibi olur. müjdesine nail oldunuz inşallah
Ve inanıyorsunuz ki, Onun(ASV) huzuruna vardığınızda, hatta uzaktan bile kendisine salât ü
Selâm gönderdiğinizde, O(AS) sizi görüyor ve duyuyor
Siz de bu inanç ile Onu (ASV) görüyormuşcasına edep ve huşu içerisinde Onu (ASV) selâmlıyor, Sahabe (R.anhüm) misâli huzurunda durarak ve sanki Onu (AS) dinleyerek, her dediğine seminâ ve eteanâ ya Rasûlallah(as)/ işittik ve itaat ettik ya Rasûlallah(asv) diyor ve Ona(as) olan biatınızı ve bağlılığınızı yeniliyorsunuz adeta
Ve yine bizlere emanet olarak bıraktığı Ehl-i Beytini (ra), gökteki yıldızlar gibidir buyurduğu sevgili Ashabını (ra) ve hususan, iki yanına aldığı Hz. Ebubekir (ra) ve Hz. Ömer (ra) Efendilerimizi ayrı ayrı selâmlıyor, aynı zamanda olmasa bile, Onlarala aynı mekânda bulunmanın hazzını yaşıyorsunuz
Bütün bunları yaparken sizi uğurlayan Allah(CC) ve Peygamber (AS) aşıklarının size ısmarladıkları SELAMLARI da arz etmeği unutmuyorsunuz tabî ki
Ve bire bin verilen Mescid-i Nebevîde 40 vakit namazı tamamlamaya çalışıyorsunuz. Az uyuyup çok ibadet etmeye gayret ediyorsunuz
Biraz izdiham olsa da, illâ da Cennet Bahçesinde (yeşil halı) namaz kılmaya gayret ediyorsunuz. Evim ile minberimin arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.(Hadis)
Ve dua ediyorsunuz Allaha(CC), Efendimiz aleyhissalât ü vesselâmdan da şefaat isteyerek
Kendiniz için, ana-babanız için, aileniz, yakınlarınız, dostlarınız için.. ve Âlem-i İslâmiyet ve insaniyet için
Bu mübarek mekânlar ve zamanlar, inananlar için manevi enerji ve şarz kaynağı gibidir. Bu merkezlerde ruhen ve kalben şarz olan ve dolan müminler, bütün ömürlerini bu manevî enerjinin aydınlığında geçirmeye çalışmalı, çevrelerini bu nurla aydınlatmalı ve bembeyaz ihramlarına leke sürmemeye azamî gayret göstermelidirler.
HACCINIZ MEBRÛR VE MAKBÛL OLSUN İNŞAALLAH, EY RAHMANIN MİSAFİRLERİ
Dualarınıza bizi de katıverin
BU VESİLE İLE TÜM İSLÂM ALEMİNİN MÜBAREK KURBAN BAYRAMINI KUTLAR, HAYIRLARA VE KUTULUŞA VESİLE OLMASINI CENAB-I MEVLÂDAN NİYAZ EDERİM
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.