Çocukların doğası gereği, eğlenceli, deneyerek, gözleyerek, oynayarak öğrenmelerini sağlayan ikinci bir yuva olması gereken okul kavramı, çocuklarımız için adeta hapishane hissiyatı yaratmakta.
Hem çocuklara otokontrolü öğretmeye çalışmak olup amaç, hem de zille hareket kontrolü yapıldığı, hem kendilerini rahatça ifade etmelerini isteyip, hem de söz vermeden konuşma denildiği, hem özgürlüklerinden bahsedip, hem de yasakların sıralandığı ilginç bir yerdir okul
Anne-babalar içinse çocuklarının iyi bir geleceğe, sağlam temellerle adım atmalarını sağlayan bilgi, disiplin ve kültür yuvasıdır
Ama öyle bir yer olmalı ki okul, çocuğun iç dünyasına hitap ederken aynı zamanda anne-baba için de huzuru sağlamalı. Öyle bir denge kurulmalı ki, çocuk kendini hem kendine ait bir yerde hissetmeli hem de kendi otokontrolünü sağlamalı.
Çocuklar okulda, evlerinden daha fazla vakit geçirmekte çoğu zaman. Eğitimin evde başlayıp okulda tamamlandığını gerçeğini düşündüğümüz zaman okul öncesi dönemde de otokontrolle ilgili çalışmalar mutlaka yapılmalı. Koşullanmış birey yerine, kendini özgür iradesiyle ifade edebilen bireye doğru gelişim sağlanmalıdır.
Belki çok uç bir örnek gibi gelebilir birçok anne-babaya ve öğretmene ama olması gereken bir gerçekten bahsediyorum. Çocuk ne zaman ders arası vermesi gerektiğini ne zaman o aranın bitip derse dönmesi gerektiğini kendi kendine özgür iradesiyle oturtmalı. Yani zilsiz bir okul olmalı. Dış etkenler, zorunlu yaptırımlar, sert kurallar doğrultusunda ne öğrenci motivasyonun varlığından ne de olumlu şartlanmadan söz edebiliriz.
Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar verme, yerine getirdiği zaman takdir etme, fikirlerine ve görüşlerine saygı gösterme, çocukta otokontrolün temellerini atar ve eğitim hayatındaki öğrenmeye karşı geliştireceği birçok blokajın azalmasını ve hatta yok olmasını sağlar.
Öğretmenin çocuk üzerindeki etkisinin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Dersi öğretmeniyle iletişim kurduğu ölçüde sever, onun için çalışır, göz teması kurmak güven verir ve çocuk öğretmenine güvendiği ölçüde okulda kendini huzurlu hisseder.
Okul, öğrencilerin kaçmaktan zevk aldığı değil, gitmek istedikleri bir yer olduğu zaman öğrenmenin kapıları açılır.
Değişmek ve gelişmek çok önemlidir ama kalıcı olan dönüşmektir.
Anne-babalar, çocuğun en temel öğretmenleridirler. Yanlış düğümlenmeye başlanan gömlek gibi düşünelim ve mutlaka kendimizi olumlu dönüşümler için, sağlam ve sağlıklı bireyler yetiştirmek için geliştirelim.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.