İnsanoğluna tarih boyunca hep örnek ve önder şahsiyetler yol göstermiş, rehberlik etmiştir. Adı tarihe geçmiş, yüzlerce hatta binlerce yıl adından söz edilen önder kişiler toplumları bazen hayra, bazen de şerre yönlendirebilmişlerdir. Bu da gösteriyor ki her önder örnek değildir.
Aslında insan dünyaya gönderildiği ilk günden bu güne gelinceye kadar hiçbir zaman başıboş bırakılmamıştır. Bütün semavî dinlere göre ilk insan Adem (as)dir ve aynı zamanda bir peygamberdir. Yani hem kendisi hem de ademoğlu için örnek ve önder bir şahsiyettir. Yüce Yaratıcı meleklerine bile secde ettirdiği, her şeyden önce kendisini tanıttırmak için yarattığı insana sadece teorik bilgiler göndermekle yetinmemiş, onlara kendi türünden; beşer olan, ancak ilâhî vahye de mazhar olan örnek ve önder şahsiyetler; Peygamberler (as) göndererek yaratılış amacına en uygun biçimde eğitilmesi hedeflenmiştir. Bu o kadar önemsenmiştir ki, bu amaca uygun inanan ve yaşayanlara gönüllerden, hayallerden bile geçmeyen güzelliklerle dolu cennetler vadedilmiş, aksi tutum ve davranış sergileyenler de yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem azabı ile tehdit edilmiştir.
Teallüm ve Tekemmül
Evet insanoğlunun en önemli görevi teallüm ile tekemmüldür. Yani ilim öğrenerek kendisini eğitmek (terbiye), geliştirmek, olgunlaşmak ve kemale ermek, yani insan-ı kâmil olmak/olabilmektir. Yunus Emre misâli gerektiğinde, dövene elsiz, sövene dilsiz, -derviş gibi- gönülsüz olabilmek, Yeseviler gibi her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bilebilmek, Mevlânaca kim olursan gel diyebilmek, Bediüzzaman gibi milletinin kurtuluşu için gerektiğinde dünyasını değil ahiretinden bile fedakârlık yapmayı göze alabilmek, Mehmet Feyzi Efendi gibi ensene tokat vuranla ağzına helva vereni bir bilebilmek, bütün bunları yaparken de ben dememek, Hazreti Pîr Şeyh Şaban-ı Velînin dediği gibi sırrı açığa vurmamak gerek
Üsve-i Hasene
Elbette bütün bunlar söyleniverdiği gibi kolay yapılacak işler değil, ama olmayacak şeyler de değil. Bu zatlar yapmışlar da söylemişler. Nasıl mı? Gerçek önderi öne alarak ve ÖRNEK alarak. Ne diyordu Mevlânâ Hazretleri.. Ben. canım var oldukça Kur’an’ın hadimiyim,
Hazret-i Muhammed’in ayağının toprağıyım. Şöyle buyuruyor Yüce Yaradan:
“Kesin olan şu ki, sizin için, Allah’ın huzuruna çıkmayı umanlar, ahiret gününe inananlar ve Allah’ı çok çok zikredenler için Allah’ın Rasulü GÜZEL BİR ÖRNEKTİR (Üsve-i Hasene)”
(Ahzab, 21)
İşte o güzel örnek bu güzelliği şöyle izah ve ifade buyuruyor:
Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi/edebimi ne güzel yaptı.
Cenab-ı Hakkın güzel isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) birisi olan Rabb ismi anlam itibari ile zaten terbiye eden, eğiten, büyüten demektir ki, O (C.C.), Halık ismi ile yaratıyor, Rabb ismi ile büyütüyor, terbiye ediyor, tedib ediyor. Şüphesiz ki O en güzel şekilde terbiye eder. Hele ki alemlere Rahmet, insanlara en güzel Örnek (üsve-i hasene)olanı en güzel şekilde terbiye edecektir ve etmiştir de.
Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin(Kalem 4)
İşte o yüce ahlâktan bazı numuneler: Hiçbir isteyeni geri çevirmezdi. Karşısında heyecanlananlara, Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum derdi. Elbisesinin yamasını kendisi dikerdi. Mutfakta sebze doğrardı. Kuşu ölen bir çocuğun evine kadar giderek baş sağlığı dileyip onu teselli etti. Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin dedi. Yeri gelir latife/şaka yapar, kötülük olursa kaşlarını çatardı. İkram ederdi, ikram edin derdi. Güler yüz sadakadır buyururlardı. İfrat ve tefritten uzak, daima vasat(orta) olanı yapardı. Bizlere çok düşkün, çok şefkatli, bizim sıkıntıya düşmemiz Ona çok ağır gelir(Tevbe,128)
Rasûlüm!) de ki, eğer Allahı seviyorsanız bana (Rasûlullaha) tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhametlidir. (Âl-i İmran 31)
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.