EĞİTİM-İŞ ŞUBE BAŞKANI AHMET TEVFİK BAL;

‘Öğrencilerimizin geleceğini kurban ettirmeyeceğiz’

EĞİTİM-İŞ Sendikası Kastamonu Şube Başkanı Ahmet Tevfik Bal, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) iç yazışmaların sendikalarına ulaştığını iddia etti. Yazışmalara göre, MEB öğrencilere pozitif bilim derslerini değil, dini içerikli dersleri seçtirmek için bir dayatma ortaya koyduğunu savunarak, konunun Türkiye’nin her yerinde takipçisi olduğunu aktaran Bal, dayatmanın devreye sokulduğu her yerde mücadele edip, hukuki yollara başvuracaklarını ifade etti.

“TARİKATLAR EĞİTİME SOKULMAYA ÇALIŞILIYOR”

4 ila 11 arası sınıflarda okuyan öğrencilerin alacağı seçmeli derslerin 4-22 Ocak tarihleri arasında belirlenmesi gerektiğini aktaran Ahmet Tevfik Bal; “Sendikamıza ulaşan MEB’in iç yazışmalarına göre öğrencilere pozitif bilimlerle/sanatla/sporla/yabancı dillerle ilgili dersler yerine dini içerikli derslerin seçilmesinin dayatılacağını ortaya koymuştur. İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen talimatlarda, Kuran’ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerinin seçtirilmesi için ilçe müdürlerine büyük rol düştüğünün altı çizilmektedir. İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin de bu talimatı görev kabul edip, okul müdürlerine seçmeli derslerde nasıl dayatma yapacaklarına dair sunum hazırlamış olduğu da bize ulaşan yazışmalardan anlaşılmaktadır. Yani daha önceki yıllardan da bildiğimiz, kamuoyuna duyurup  yargıya taşıyarak mücadele ettiğimiz bu yönetmeliğe aykırı uygulamaya belli ki bu yıl daha fazla ağırlık verilmektedir. Talimatlarda bu 3 ders öğrencilere  dayatıldıktan sonra ilgili STK’ların da sürece katılmasının sağlanması gerektiğine dair not düşülmesi de dernek/vakıf maskesi takmış tarikatların eğitime yine arka kapıdan sokulmaya çalışıldığının göstergesidir” dedi.

“ÖĞRETMENLERİMİZ TEDİRGİNLİĞE SÜRÜKLENİYOR”

3 dersin öğrencilere dayatıldığını öne süren Şube Başkanı Bal; “Belli ki dayatılan 3 dersten başka dersleri almayı talep edecek çocuklarımıza yine ‘bu dersi verecek öğretmen yok’ yalanı, tozlu raflardan çıkarılıp hazırda bekletilmektedir. Bilinsin ki biz bu filmi daha önce izledik ve mücadelemizle gösteriden kaldırttık! Tekrar sahnelenmesine izin vermeyeceğiz! Daha önce de anlattığımız üzere seçmeli derslerdeki bu dayatma, zincirleme bir mağduriyet, büyüyen bir tahribat yaratmaktadır.  Birçok öğrenci okul yönetimiyle ters düşmemek için bu dayatmalara boyun eğmek zorunda kalmaktadır. Öğrencilerimiz kendilerine hayati derecede fayda sağlayacak dersleri alamamaktadır.  Velilere sadece müşteri gözüyle bakan zihniyet, seçmeli derslerin belirlenme sürecinde de velilerin iradesini de bir şekilde devre dışı bırakmaktadır. Normalde okulların önünden bile geçmesine izin verilmemesi gereken, sicilleri ağza alınmayacak suçlarla kabarmış, Cumhuriyet, Atatürk, laiklik ve bilim düşmanlığı söylemlerinden taşan yobaz topluluklar, STK adı altında eğitim sürecine katılmaya çalışılmaktadır. Bu dayatmalar, okullardaki norm dengesini alt üst ederek eğitim emekçilerini de mağdur etmektedir. Örneğin öğrenci yoğunluğu olan okullarımızda liselerde ancak matematik, fen, Türkçe ve sosyal bilgiler alanlarında yeterli öğretmen bulunamaz ya da bu branşlardaki öğretmenler norm fazlası durumuna düşürülmekteyken, okullarımız adeta imam hatip okulları  durumuna kimliğine büründürülmektedir. Bu çarpık durum, başka alanlarda görev yapan  öğretmenlerimizi de haklı bir tedirginliğe sürüklemektedir. Kimi okullarımızda Din Kültürü Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin yönetici yapılmasına ve seçmeli ders artışına bağlı olarak din içerikli dersleri verecek öğretmen bulunamamakta, okul dışından din görevlerinin derslere girmesi sağlanmaktadır” diye konuştu.

“HUKUKİ YOLLARA BAŞVURACAĞIZ”

Eğitim-İş olarak, bakanlığa bir uyarıda bulunduklarını kaydeden Bal, şunları söyledi;  “Çocukların zihinsel yönelim ve becerilerine göre bir eğitimden geçmelerini sağlayacak sistem’ sözlerini dilinden düşürmeyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, başında bulunduğu Bakanlıkta kendi söylemiyle bu kadar çelişen bir uygulamanın nasıl olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. Eğer konuşmalarındaki “çağdaşlık” vurgusu ‘takıyye’ değilse, derhal harekete geçmeli, seçmeli dersleri tüm okulları imam hatipleştirmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışan bu yöneticilere yönelik idari soruşturma başlatmalıdır.  Altını çizerek söylüyoruz: Seçmeli dersi belirleme süreci, velinin bilgisi dahilinde, öğrenci tarafından yapılır. Buradaki asıl amaç, öğrencinin kendini keşfetmesi, kendi ilgili olduğu alanda donanımlı hale gelmesidir. Ülkenin ve öğrencilerimizin geleceğini doğrudan  ilgilendiren bu konu, partizan ve işgüzar müdürlerin koltuklarını sağlamlaştırmak için yapacağı hamlelere kurban edilmez, ettirmeyeceğiz!  Konunun Türkiye’nin her yerinde takipçisi olduğumuzu, dayatmanın devreye sokulduğu her yerde mücadele edip, hukuki yollara başvuracağımızı ilan ediyoruz.” (Bülten)