Öncelikle selamlar tüm okuyucularımızın üzerine olsun?
Kültürümüzde komşuluk ilişkileri oldukça samimidir. Komşular aileden biri olarak görülür ve sevinçler de hüzünler de hep beraber paylaşılır. İyi günlerimizde ya da acılı günlerimizde komşularımız destek olur. Arkadaşlıklar, dostluklar derin bir anlam kazanır. Öyle ki bu, gelecek nesil olan çocuklarımıza da yansır. Çünkü bizim komşumuzla olan ilişkimiz aile bireylerine de katkı sağlar. Çocuklar bahçelerde oynar, sosyalleşirler. Paylaşmanın, beraber vakit geçirmenin en önemlisi sevginin ayrı bir önemi olur. Kırsal kesimlerimizde, kasaba ve küçük beldelerimizde eskisi kadar olmasa da bu durum halen devam ederken ne yazık ki şehir merkezlerinde komşuluk kavramı değerini gittikçe yitirmekte.
***
Ne oluyor bize? İnsanlık nereye gidiyor? ?Komşu komşunun külüne muhtaçtır? atasözümüz şimdilerde yalan mı oldu? Ya ?ev alma komşu al? deyimimize ne oldu? Çocuklarımız bu durumdan etkilenmiyor mu? Gelecek nesil hem çok parlak olup aynı zaman da nasıl oluyor da kaygı verici olabiliyor?
Sorular sorular sorular? Çocuklarımız evlere tıkılmış durumda. Bilgisayar, tablet, telefon gibi teknolojik aletlere kapılmış, başka alemlere gitmişçesine kopuyorlar hayattan. Oysa biz bir zamanlar komşusu açken uyuyamaz, evde ne pişer komşuya da o düşer düşüncesindeydik. Görünen o ki bu düşünceden de uzaklaşıyoruz. Şimdilerde en yakın komşu, arkadaş, akraba ziyaretlerimizi telefonla haber vererek ?size oturmaya geleceğiz? kıvamına geldik.
Bizler özümüzden neden sürekli uzaklaşma çabasına giriyoruz?
İnsanlar sürekli birbirine yabacılaşmakta. Artık komşuluk ilişkileri yavaş yavaş ölmekte. Aynı apartmanda yan yana oturup komşumuzdan bihaber durumuna geldik. Komşumuz aç mı, bir sıkıntısı veya problemi var mı, öldü mü, sağ mı? Bilmiyoruz?
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ?Yanı başındaki komşusu açken tok şekilde geceleyen kimse, olgun bir mü?min değildir? buyuruyor.
***
Bizler teknolojiye ayak uydurup, diğer batılı ülkeler gibi olmaya çalışırken geçmişimizin o samimi değerlerini yitiriyoruz. Oysa ki; geçmiş zamanlarda iletişimlerimiz ne kadar da kuvvetliydi, birbirimize ne kadar da güvenirdik.
Evet değerli okuyucularım görünen o ki gidişatımız vahim duruma doğru hızla ilerliyor. Farkında olmamıza rağmen bir şeyler yapmıyoruz. Halbuki küçük küçük başlasak bir yerlerden, en basiti kendi çevremizden, kendi ailemizden, kendi komşumuzdan. Bir iyilik kaç insanın iyi olmasına vesile olur öyle değil mi?
Tabi ki teknolojiden şikayetçi değilim. Sonuna kadar kullanalım, diğer ülkelerden geri kalmayalım. Fakat bilinçli, bilgili bir şekilde, farkında olarak, değerlerimize zarar vermeden, körü körüne bağlanmadan kullanalım. Bizim atalarımız, dedelerimiz ve hatta dinimizde o kadar çok söylenmiş sözler var ki komşuluk ile ilgili. Biz bunları kulaktan dolma şekilde değil de, hayatımıza uygulayarak gerçekleştirebilsek.
Zaten gerçek şu ki biz Müslümanlar hakikaten Müslümanlığın ne demek olduğunu, tam anlamıyla İslam?ı yaşama şuuruna erişmeyi başarabilsek vatanımız daha da yaşanır hale gelir.
Misal televizyondaki haberlerde öldükten bir hafta sonra yaydığı koku sonucu bulunan cesetleri duymayız. Ya da herhangi bir söyleşi programında veyahut bir köşe yazarının yazdığı köşesinde ?KOMŞULUK ÖLDÜ? manşetini gördüğümüzde ne kadar da doğru söylüyor diye çoğumuz onaylıyordur eminim.
Bakınız yine bir Hadis-i Şerif Ebu Şüreyh el-Huzâî (r.a) şöyle anlatıyor:
?Allah?a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin, Allah?a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin, Allah?a ve ahiret gününe iman eden kimse mutlaka faydalı söz söylesin veya sussun.? (Müslim, İman 77)
Kısaca bir yerlerde bir şeylerin değişmesini, istiyorsak önce bu değişikliğe kendimizden ve yakın çevremizden başlamalıyız. Bugün birimiz, yarın hepimiz oluruz?
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.