Bazı sosyologlar insanlığın ata-erkil bakış açısından çocuk-erkil bakış açısına geçtiğini iddia ediyorlar. Artık ebeveynlerin değil, çocuğun talep ve tercihlerine göre bir yaşam sürmeye başladığımızı anlatan perspektif aslında pek de yanlış gelmedi bana. Hiçbirimiz çocuklarımızın isteklerine kayıtsız kalamıyoruz. Onların konfor anlayışı ile yaşadığımızı fark ettim birden. Çocuksuz bir evliliğim olsaydı teknolojinin bu kadar çok yaşamımıza girmeyeceğini düşünüyorum.
Oysa 10 yaşımdaki kızım ve 3 yaşındaki oğlum teknolojiden kaçış olmadığını gösteriyorlar. Adeta doğuştan bir yetenekle tablet bilgisayarları 2-3 yaşında kullanmaya başlıyor son nesil çocuklar. Ve beton yığınlarından oluşan kentlerde, evlerine tıkılmış gençler internetten, sosyal medyadan medet ummuş, yalnızlıklarını bu yolla gidermeyi seçmişler.
İster kabul edelim, ister etmeyelim çocuklarımız bizden daha zekiler. Onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Sadece teknolojiyi kullanma ustalıkları değil onları üstün kılan, yeniliklere açık olmaları ve barışçıl tavırları da önemli. Bilgiyi çok kaynaktan edinebilme ve gerçek olanla kurmaca olanı fark edebilme yetenekleri sayesinde hızlı öğreniyorlar ve öğrendiklerinin pratiğini yapacak alanlar buluyorlar kendilerine.
Gençler geleceğimizdir. Empati kurmak, onları dinlemek, önemsemek, görüşlerine değer vermek onları anlamanın yollarıdır. Yetişkinler için saçma gelen bir talep gençler için çok önemli olabilir. Ya da toplum için çok önemli bir konu onları ilgilendirmeyebilir. Onlardan bizim gibi düşünmelerini beklemek, bizim doğrularımızı tek doğruymuş gibi kabul etmelerini istemek toplumsal gelişime darbe vurmaktır.
Biz nasıl anne-babalarımızın yaşam biçimini beğenmiyorsak, daha iyi koşullarda yaşamanın yollarını arıyorsak, çocuklarımız da bizi beğenmeyecek, daha iyisi için çabalayacaktır. Yaşamın döngüsü budur çünkü; her canlı gelişmeye eğilim gösterir. Kış şartlarına direnen tohum çatladıktan sonra onun güneşe ulaşmasını engelleyemezsiniz. Toprağın üzerine çıkacağı bir boşluğu mutlaka bulur.
Anne-babalar çocuklarının kolundan tutup psikologda alıyorlar soluğu. Bu çocuk derslere odaklanamıyor, başarısız, kendine güveni yok, aşırı stresli vs. sorunları olduğunu söyleyen ebeveyn dışarı çıkınca son derece kendine güvenen, sevdiği dallarda başarılı, ilgi alanlarında araştırmacı son derece normal gençler, çocuklar buluyorum karşımda. Sorun bakış açımızda sanırım: bizim gibi değillerse mutsuzlar, başarısızlar ve boş işlerle uğraşıyorlar.
Peki, biz onların istediği gibi miyiz? Onu boş verin, biz anne-babamızın istediği gibi bireyler miyiz?
Dünyaya yetişkin çerçevesinden bakmak bir süre daha işe yarayabilir ama kabul etmeliyiz ki gençler bizim gibi bakmıyorlar dünyaya. Onlar geleceği kendi değerleri ile inşa ederken yanlarında olmak size iyi gelecektir. Karşılarında ya da arkalarında olmanızı istemiyorlar çünkü.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.