Zordur insanın doğduğu, yaşadığı yerde mutlu olabilmesi. Mutluluğu hep başkasından, hep yaşam şartlarından bekleriz, ama elimizdeki ile yetinmediğimiz sürece çok da mümkün olmaz, nefsimizi mutlu etmek. İnsanın doğasında vardır; hep daha fazlasını istemek
Daha fazla, daha fazla derken, insan çoğu zaman sahip olduklarının farkına varamayabiliyor. Ancak öyle bir gün geliyor ki, elindekilerin ne denli kıymetli olduğunu, çoğu insandan daha fazlasına sahip olduğunu anlıyor. Dünyevi kaygılarla meşgulken, bir anda aklının ucundan dahi geçmeyecek bir musibet, bir hastalık düşüveriyor, o farkında bile olmadığın mutluluğun tam ortasına. Bir anda kendinize geliyor ve benim zaten her şeyim varmış diyorsunuz. Lakin bu da kısa sürüyor, musibet geçince, yine dünya işlerine dalıyor insan.
İNSANI YAŞAT Kİ
Aslında milletçe de böyle değil miyiz? En barizinden; ülkemizin doğusunda sadece birkaç yıl da olsa yaşanan huzur ortamının değeri bilinseydi, o kısa süreli huzurun, mutluluğun üzerine titrenseydi, her gün yüreğimizi kanatan bu tabloyla karşı karşıya kalır mıydık? O bölgede yaşayan halkımız, zorlamayla da olsa yaşadığı geçici huzurun kıymetini yeterince bilmiş olsaydı, ya da devlet o kısacık sürede varını yoğunu ortaya koyup musibeti temizleyebilseydi bugün çok daha farklı bir ülkede yaşıyor olmaz mıydık? Elbette, musibet bir kere vücuda girdi. İyileşmek için de her türlü ilaç, her türlü imkan kullanılmalı. Ama iyileşinceye kadar geçen zaman o çok kısa, çok değerli ömürden gidiyor.
Her zaman söylenegelmiştir; gelecek için, gelecek nesiller için çalışıyoruz Eyvallah. Ama, hiç kimse şimdiki nesilden, bugünden bahsetmez. Hep gelecek, hep daha güzel günler, hep daha fazlası. Bugünkü nesil mutsuzken, gelecekten umutsuzken, nasıl güzel bir yarını inşa edebilir ki?
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın Ne büyük, ne anlamlı bir sözdür. İnsanı mutlu, huzurlu olmayan bir toplumun, ülkenin veya bir şehrin, gelecek için güzel planlar yapması mümkün değildir. O yüzden bugünkü insanın huzuru, yüzyıl sonraki torunlarının aklını, ruhunu da etkileyecektir.
Neşeli Hayat filmini izlemeyen pek yoktur. Orada çok güzel bir replik var; İnsanın gözü yükseklerde olunca, aşağılarda darlanıyor Basit ama vurucu
Ülkemiz insanının da durumu aynen böyle. Her zaman elimizdekinden fazlasını, güzelini istedik. Etrafımızda bu kadar musibet varken, sahip oluğumuz cennetin farkına varamadık.
Mesela; daha Giderosu bile görmemiş bir Kastamonulu, neden ilk fırsatta Amasrayı gezip görmeye gider ki? Elimizdekinin belki de en güzeli olabileceğinin farkına ne zaman varırsak, o zaman gerçekten, doğduğumuz, doyduğumuz topraklarda mutlu olabiliriz.
Kalın sağlıcakla
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.