29 OCAK 2021
3-4 CAMİ, 4-5 KONAK DIŞINDA TARİHİ YAPI BULUNMAMASINA RAĞMEN ‘SİT ALANI’ İLAN EDİLEN MAHALLEDE ÇİVİ DAHİ ÇAKILAMIYOR
Kırkçeşme’de ‘sit’ sıkıntısı
GEÇTİĞİMİZ yıl restorasyonu başlatılan Ahmed Dede Cami’nde çalışmaları devam ediyor. Daha önce dış yüzeyi tamamen sıvayla kaplı olan caminin, sıvaları kazınarak eski dokusuna yeniden kavuşturuldu. Taş döşeme olarak 1300’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen camide, restorasyon çalışmalarıyla duvarlar orijinal haline döndürüldü. Duvarındaki taş döşemelerinin aralarına da dolgu kaplama yapılacağı kaydedildi. Normalde restorasyon çalışmaları akabinde yapılan sözleşmeye binaen, firma bilgileri ile restorasyon çalışmalarının başlangıç ve bitiş tarihlerinin yer alması gereken tabelanın Ahmet Dede Camii’ne henüz asılmamış olması da vatandaşın kafasında ayrı bir soru işareti oluşturuyor.
MUHTAR SAKALLIOĞLU: “MAHALLEMİZ, SİT ALANI OLDUĞU İÇİN YAPI YAPILAMIYOR”
32 yıldır muhtarlık yapan Kırkçeşme Mahallesi Muhtarı Tahsin Sakallıoğlu, mahallenin sit alanı olması nedeniyle herhangi bir düzenleme yapılamadığını kaydederek şöyle konuştu; “Mahallede biz ne yapsak nafile. Yaşlıyı ne kadar süsleyip püslesen yine yaşlı olur ya, biz de de o hesap. Kırkçeşme sit alanı, bir şeye dokunamıyorsun. Eski binalar var, yıkılan binalar var, sahipsiz binalar var. Kırkçeşme’de aşağı-yukarı bin 200 hane var, 750 hanesinde oturan var diğerleri terk edilmiş, tarihi de değil çoğu. Gelmişler burası sit alanı deyip gitmişler. Hâlbuki burada sit alanı sayılacak bir tarihi yapı da yok. 3-4 tane cami var, bir de 4-5 tane eski konak var. Ama buraya sit alanı diyerek yapı yapılmasının önüne geçilmiş. Zemini en sert, en sağlam olan yer bu mahalle. Bina yapımı için en uygun olan yer burası, çünkü kaya üzerinde. Deprem falan duymuyoruz çoğu zaman. Bizim oralar daha sağlam ama sit alanı olduğu için 2 ya da 3 kattan fazla bina yapımına müsaade edilmiyor. Müteahhit de 3 kata girmiyor. Çok katlı bina yapımı da artık yasaklandı, en fazla 5 kat yapılabiliyor. Sokak güzelleştirme diye bir şey var; Anıtlar Kurulu, eski evleri usulüne uygun onarıyor, sadece dış cepheyi yapıyor. Mesela Hisarardı’nda sadece ön cepheleri yapıldı. Valilik kanalıyla yapıldı, çok da güzel oldu. Bizim oraları görseniz kepazelik. Yolları yapıldı ama binalar kötü bir görüntü oluşturuyor. Dış cephe yapılması güzel olur aslında. Kale tarafı ile yukarı pazar kısmını yapıyorlar şuanda. Valiliğin çalışma süreci var. Buraya da yapılmalı.”
“MAHKEMEDE 30 YIL MÜLKİYET SAVAŞI VERİLDİ”
Yapılan çalışmalarla ve Ahmet Dede Cami ile ilgili geçmişe yönelik bilgi aktaran Muhtar Sakallıoğlu; “Ahmet Dede Tekke Camii olarak geçen caminin önünde tarihi bir konak vardı. Orası eski Doğrusöz Matbaasının sahibi Aziz Demircioğlu’nundu. Bu bina için Aziz Demircioğlu, aşağı-yukarı 30 yıl kadar mahkemede süründü. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ‘orası bizim’ dedi. Mahkeme sonrasında da alanın yarısı Aziz Bey’e kaldı, arka tarafındaki diğer yarısı da Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne kaldı. Yavuz Yücebıyık, Vakıflar Bölge Müdürü’yken bana; ‘Muhtarım burada bizim de hissemiz var. Burayı belediyeye söylesen de ortaklaşa, inanç turizmi için aynı Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Camii’nin olduğu yerdeki gibi bir şey yapsak, olmaz mı?’ dedi. ‘Tamam’ dedik biz de. Araştırdım, Aziz Bey’in kızlarını ve hanımını buldum. Aziz Bey’in hanımı Sevim Demircioğlu, İstanbul’da… Sevim hanıma durumu anlattım. Öncesinde 150 bin TL istedi yer için… Tahsin Babaş dönemindeydi, kendisine gidip durumu anlattım. Dedim ki; ‘Aziz Bey’in hanımını buldum, burayı bize satacak.’ Yarı fiyatına indirip 75 bin TL’ye Belediye mülkiyetini aldı. Şuanda bu alanın yarısı Kastamonu Belediyesi’nin, yarısı da Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün. Proje yaptık dedi ama sonrasında kayboldu gitti. ‘Tinerciler geliyor, burası virane oldu’ dedik, sıkıştırdık, yıkmaya başladılar ve duvarları kaldı yine bıraktılar. Sonrasında da seçim araya girdi ve yine rafa kalktı. Burayla ilgili Kastamonu Belediyesi’nin bir projesi var, onu biliyorum. İnanç turizmine açık, gelen konukların konaklayacağı bir bina projesi olduğunu biliyorum” dedi.
“7 AYLIK BİR SÜRE ÖNCESİNDE ÇALIŞMALAR BAŞLADI”
Ahmet Dede Camii’nin restorasyon çalışmaları hakkında da kısaca bilgi veren Sakallıoğlu; “Ahmet Dede Cami’nin restorasyon çalışmaları 2020 yılında başladı. Takriben 7 aylık bir zaman dilimi öncesinde başlandı çalışmalara. Daha öncesinde dış yüzeyinde sıva kaplıydı şimdi o dış yüzeydeki sıvayı sökerek asıl haline getirdiler. Taşların arasında kalan boşlukları da taş dolgu ile kapatacaklar” diye konuştu.
“VATANDAŞ BİZİ, BİZ VAKIFLAR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ’NÜ SIKIŞTIRIYORUZ”
Mahallede 3 caminin restorasyon çalışmalarının yapıldığı son olarak yapım çalışmalarına geçtiğimiz sene başlanan Ahmed Dede Camii’nin kaldığını kaydederek, eski Vakıflar Bölge Müdürü Yavuz Yücebıyık’a da teşekkür eden Tahsin Sakallıoğlu; “Mahallemizde 4 camimiz var, bunların 3’ü tarihi cami. Serçe Camii yıkılmıştı, yerine yenisini yaptılar. Yavuz Sultan Selim’in kız kardeşi yatıyor bahçesinde. Oranın türbesini de onardılar. Sadece bu camimiz yeni. Son olarak burası vardı oraya da başladılar. Hamidiye Camii yapıldı, onarıldı. Abdül Cebbar Camii’nin restorasyonu bitmek üzere. Bir de Ahmet Dede Camii restorasyonu var, o da yeni başladı ve devam ediyor. Girişimlerimiz sonucunda önce Hamidiye Camii’nde, sonrasında Abdül Cebbar Camii’nde restorasyon çalışmaları yapıldı. Bir de vatandaşlarımız bu konuda duyarlı, onlar bizi sıkıştırıyor, biz Vakıflar Bölge Müdürlüğünü sıkıştırıyoruz. Abdül Cebbar Camii de 2019 yılında başlamıştı, 2 yıl sürdü daha devam ediyor yapım çalışmaları. Hatta biz ‘Ağır gidiyor çalışmalar, restorasyon çalışmaları ne zaman tamamlanacak?’ diye sormuştuk. Onlar da ‘bunun bitiş tarihi var, bundan sonra eğer verdikleri tarihte bitirmezlerse ceza kesilecek onlara’ dedi. Bitmesini bekliyoruz” dedi.
HAMİDİYE KÜTÜPHANESİ…
Ahmet Dede Camii’nin yan tarafında yer alan Hamidiye Kütüphanesi hakkında bilgi veren, Tahsin Babaş döneminde Belediye Başkanı Danışmanı ve Ahmet Siyahi ve Halidiyye Kütüphanesi Eğitim ve Kültür Derneği’nin Kurucu Başkanı Ahmet Baysan; “1878 yılında Şeyh Ahmed Siyahi Efendi’nin oğlu, Halidiye Şeyhi Ahmet Hicabi Efendi tarafından kütüphane olarak inşa ettirilen kütüphane, dershane olarak da dönemin ihtiyacına ışık tutmuş. 2012 yılında bizler, Ahmet Siyahi ve Halidiyye Kütüphanesi Eğitim ve Kültür Derneği’ni kurduk. 2013 senesinde kütüphane ve medresenin bulunduğu taşınmazı Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden kiralayıp, mekânın bakım ve hizmetini üstlenmiş, medrese, kütüphane ve türbeyi halkın hizmetine açmıştık. Daha öncesinde kapalıydı ve boş duruyordu. İlk zamanlarında burası medreseydi, yani zamanın üniversitesiydi. Burası da üniversitenin kütüphanesiydi. Cumhuriyet döneminde tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla devlet satışa çıkarıyor. Aslında burada geniş bir alandı ve bu dergâha aitti. Sonradan satıla satıla bir cami, kütüphane kalıyor. Sadece burası da değil, Kastamonu’da pek çok yer aynı şekilde satışa çıkarılmış. Burası bir külliye ancak satıldığı için küçülmüş ve sadece cami, konak ve kütüphane kalmış” dedi.
“PROJE BÜTÇE YETERSİZLİĞİ NEDENİYLE YAPILAMIYOR”
Dernek Başkanı Ahmet Baysan, Ahmet Dede Cami’nin önündeki arsa ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Baysan, söz konusu yerde yapılması planlanan projenin maddi yetersizlik nedeniyle yapılamadığını belirterek şöyle devam etti; “Eskiden tarihi konağın bulunduğu bu yerin yarısı Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne, diğer yarısı ise Kastamonu Belediyesi’ne ait. Ben Belediye Başkanı danışmanıyken burayı söyledim ve Belediye Başkanı Tahsin Babaş aldı. Burası 2 ayrı tapu ama bir çatı altında, proje o şekilde. Buranın projesi Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde yapılmış durumda. Ama bütçe olmaması nedeniyle bunlar yapılamıyor. En son, yeni Vakıflar Bölge Müdürü Erdal Pınar ile görüştüm. O da ‘Bütçemiz yok. Belediye ile görüşelim ortak bir şey yapabilirsek yapalım. Ancak bu sene bunu yapabilmek için yeterli bütçeye sahip değiliz’ dedi. Burası yeniden kazandırıldığında misafirhane olsa olabilir tabi ama öncelikle buradaki projenin hayata geçmesi gerekiyor. Burası tarihi bir konaktı. Burası yapıldıktan sonra dernek olarak değerlendiririz tabi ki. Buraya dernek kurmamızın asıl amacı buraları yaşatmak adına. Önceden burası böyle değildi, mezbelelik bir alandı. Yaklaşık 20 sene kadar önce Şükrü Yücebıyık ve birkaç esnaf arkadaş burayla ilgilendiler. Sonrasında bizler de 2012’te bir onarım yaptık Belediye ile beraber. Merdivenlerdeki, yoldaki, duvardaki taş döşemelerini belediye yaptı. Kapıyı, demirleri onardık.”
“İSLAMİYET’E BÜYÜK HİZMETLER YAPAN BÜYÜK ÂLİMLERİN KIYMETLERİ BİLİNMELİ”
Şeyh Seyyid Ahmed Siyahi Hazretleri hakkında da bilgi veren Baysan; “Şeyh Seyyid Ahmed Siyahi Hazretleri, Kastamonu velilerinin büyüklerindendir. Kırkçeşme Mahallesi Ahmed Dede Caddesi’ndeki evde doğdu. Ömrünün sonuna kadar talebe yetiştiren Ahmed Siyahi, insanlara Allah-u Teâla’nın emir ve yasaklarını anlatarak onların dünya ve ahirette kurtulmaları için çalıştı. 1874 yılında hayatını kaybeden Ahmed Siyahi’nin cenaze namazında tüm Kastamonulular hazır bulundu. Allah-ü Teâla’nın rahmetinin üzerine yağması için kabrinin üzerine türbe yapılmamasını vasiyet ettiğinden kabri üzerine türbe yapılmadı. Vefatının ardında oğlu Seyyid Hicabi Efendi geçerek insanlara yol gösterdi. Ahmed Siyahi Efendi Hazretleri ölümünde ‘Aman Ya Rasulullah’ diyerek son nefesini vermişti. Vefatından 1 buçuk ay sonra Medine-i Münevvere’den ambar memurluğu yapan Arif Hikmet Bey’den Şeyh Hazretlerinin kütüphanesinin müdürü Hacı Şakir Efendiye bir mektup geldi. Mektubunda; ‘Bu gece Şeyh Siyahi Hazretleri Peygamber Efendimizin mübarek kabrini ziyaret eyledi’ yazıyordu. Mektubun tarihi Ahmed Siyahi Efendi’nin vefat ettiği güne rastlıyordu. Böylece şeyhin son anında ‘Aman ya Rasulullah’ demesinin sırrı daha iyi anlaşılmış oldu. Pek çok insanın Allah yoluna girmesine vesile olan İslamiyet’e büyük hizmetler yapmış olan büyük âlim ve velilerin kıymetlerini bilip hiçbirine dil uzatılmamalıdır. Çünkü inkâr eden mahrum kalır” dedi.
“MÜDAHALE ETMEYE ÇALIŞTIM ANCAK GEÇ KALDIK”
Bahçesinde Ahmed Siyahi Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Halidiyye Kütüphanesi’nin ön tarafında yer alan ve yeni yapılan okul hakkında düşüncelerini dile getiren Ahmet Baysan şöyle konuştu; “Ahmet Siyahi Türbesi’nin önündeki okul daha öncelerinde 2 katlı bir okuldu. Buranın önü açıktı. Ancak yangından mal kaçırır gibi Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan ve Belediye’den buranın projesi geçti. Normalde burası sit alanı. Normalde sit alanlarında tarihi mekânlara yakın yerlerde buranın bir kat ölçüsü var. Bu kat miktarı da 2 kat. Bunun üzerinde kat çıkmak yasak. Ama ne yapıp ettiler burası yapıldı. Ben buraya müdahale etmeye çalıştım ancak geç kalmışız. Buranın önü açıktı her taraftan görülüyordu. Anıtlar Kurulu’na müracaat ettim Anıtlar Kurulu’ndan geçti dediler. Belediye’ye müracaat ettim onayladık dediler. Buradan karşısı görülüyordu şimdi mahvoldu burası.” (Nihan Kıran / ÖZEL HABER)
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.