Nina Simone, gerçek adıyla Eunice Waymon, Tyron, Kuzey Karolinada dünyaya gelmiştir. İçine doğduğu ortamı demir yollarıyla tasvir eder, demir yolu siyahlara beyazları birbirinden ayıran, ayrılıkları, ırkçı düşünceleri besleyen, insani haksızlıkların dip noktasını nitelendirir.
Vaiz olan annesiyle kiliseye giderek piyano çalmayı dört yaşında öğrenen Simone’u dinlemeye gelen beyaz kadınlardan biri piyano eğitimini üstlenir ve amacı Simone’u dünyanın ilk siyahi kadın klasik müzik piyanisti yapmaktı. Resitaller verdi adına açılan fonda onun için, üniversite okutacak bir para birikiyordu, üniversiteye başladığında bir buçuk sene biriken parayla okuyan Simone, fon tükenince müzik enstitülerine burs başvurusu yapar ama başvurularının hepsi siyahi olduğu için reddedilir. Para kazanabilmek için barlarda şarkı söylemeye başlayan Simone, şarkı söylemeye başlar aslında Nina Simone’u bu şekilde yaratır, çünkü annesine göre bu işi yapması şeytanla iş birliği yapmaktı, bu yüzden ismini değiştirerek ünlenmeye başladı. Klasik müzik piyanisti olmak için çıktığı yolu Nina Simone olarak tamamlamıştır. Ününü yakalandıktan sonra evlenen Simone’un menajerliğini eşi üstlenir ve bu sayede tüm ülke çapında ünlenir. Hayatı boyunca şiddet gören, ırkçılığa maruz kalan, hastalıklarla boğuşan en önemlisi buna, dönemin kötülüğünü ve toplumun yozlaşmış taraflarını jazz müzikle köklerinde isyanı, acıyı, öfkeyi baz alarak kendi sesiyle halkı adına konuşurken, maruz kalmıştır.
***
Hep bir şeylerle baş etmeye çalışması, insani tarafını ve samimiyetini hep bir şekilde dinleyiciye dokundurabilmiş her insandan bir şeyler yansıtabilmesi, anlattıklarının sınırının olmaması, Simone’a her duyguyu şarkı olarak ifade edebilme yeteneğini kazandırmıştır. Geri adım atmayan, sadece kendinin değil, herkesin hakkını arayan, herkesin duyabileceği sesle bağırarak korkmadan söyleyebilen gerçek bir aktivistti. Dünyanın ön yargısıyla jazz müzik beyazları eğlendirmek için olduğu düşünülen ama aslında afro-amerikanların, isyanını, öfkesini, baz alır, Simone jazz müzikle insanların kendi aralarında dahi konuşmaya çekindiği her türlü çaresizliği, haksızlığı, Simone sahnede tüm ezilenler için haykırır. Sahnenin amacı onun için budur, beyazların, ön yargılı, düşmanca ırkçı düşünceleri yerine gerçekten insan olmayı kendi halkına öğütler. Simone için özgürlük korkmamaktır. 2003 yılında yaşamını yitiren Simone, ardında gerçek düşünceler, gerçek sanatçılar ve gerçek eserler bıraktı, bu yüzden Simone ve Simone’un özgürlük ateşi ölümsüzleşti.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.