(28 MART 2016)
Ülkemizde her vilayetin kendine has paha biçilemez değerleri var. Kimi; eşi bulunmaz doğa harikaları, kimi de; dillere destan kahramanlık hikayeleri ile tanınır, bilinir. Bu açıdan baktığımızda Kastamonu’nun son derece şanslı, bir o kadar da şanssız olduğunu net olarak idrak edebiliyoruz. Şanslıyız; kadim Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin üzerinde kurulu, kurtuluş mücadelesinde destanlar yazmış, Şerife Bacı gibi, Halime Çavuş gibi birçok kahramanı bağrından çıkarmış, ‘Şehitler Diyarı’ unvanına sahip muazzam bir mirasın sahibiyiz.
Tabi bir o kadar da şanssızız ki; bunca değeri, bunca paha biçilmez kıymetlerimizi tanıtmayı, anlatmayı yıllardır bir türlü becerememişiz. Biz biliyoruz, sahip çıkmaya çalışıyoruz ama yetmiyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok, komşumuz Çankırı’da herhangi bir ilkokula gidip bir öğrenciye sorun bakalım; Şerife Bacı’yı tanıyor mu veya Kastamonu’nun tarihteki öneminden, yerinden haberi var mı’
Adeta ‘altın bir kafes’ içerisindeyiz, maalesef dünyayı kendimizden, çevremizden ibaret sanıyoruz. Böylesine köklü bir medeniyete sahip bir vilayetin insanları nasıl olur da yüzünü geleceğe dönmekten bu denli imtina eder’
İnsan düşünmeden edemiyor; geri kalmışlığı, elindekilerle yetinmeyi bu kadar kabullenmişliğin nedenleri neler’
***
Hatırlarsınız; geçtiğimiz günlerde Kastamonu’dan müteahhit ağırlıklı bir heyet, Çin’in başkenti Pekin’de temaslarda bulundu. Fuar gezisinin ardından Çin Milli Ekonomi Bakanlığı İnşaat Bakan Yardımcısı JiaoshengQu ile görüşen heyet, Kastamonu’nun ‘para eder’ değerlerini bir bir masaya dökerek; ‘Japonlar gitti, komşumuz Çankırı’ya yarım milyar dolarlık lastik fabrikası kurdu. Siz de gelin Kastamonu’ya yatırım yapın’ diyerek, ‘tarihi bir çıkış’ yaptı. Bu davet, ilk duyduğunuzda basit gibi görünse de, bence yıllardır yakındığımız ‘girişimsizlik’ zihniyetinin aşılması için çok önemli bir sürecin başlangıcı olabilir.
İnşaat sektörü özellikle son yıllarda ülke genelinde olduğu gibi Kastamonu’da da adeta destan yazıyor. Ardı ardına hayata geçirilen büyük projeler, bunun en büyük kanıtı niteliğinde. Ayrıca mermer ve orman ürünleri denince de hatırı sayılır bir zenginliğe sahibiz. Tekstil deseniz, ilimizin en önemli ihracat kalemi haline geldi. Madencilikte de, özellikle bakır madenlerimiz düşünüldüğünde ‘taşımız toprağımız bakır’ diyebiliriz.
Bunca ‘para eder’e karşılık, merakımdan soruyorum; elin Çinlisine ne gibi bir yatırım imkanı sunduk, hangi yatırım olanaklarından bahsettik ki, gelip Kastamonu’ya para yatıracaklar’
Keşke; madeninden turizmine, tekstilinden inşaatına kadar her konuda ayrı ayrı yatırım imkanlarını içeren ‘ansiklopedivari’ birkaç dosya hazırlayıp, Jiaosheng Efendi’nin önüne koyabilseydik. Belki adam, ‘ne kadar kalabalık gelmişsiniz’ şaşkınlığının yerine, gerçekten şaşırırdı.
Heyetimizin iyi niyetinden kat’aşüphemiz yok. İnsan zaten sırf gezmek için 7 bin kilometre, 10 saatlik yol tepmez. Lakin bu işleri biraz daha plana, programa dökmek gerek. Kötü mü olur; memleketi birkaç çekik gözlü ziyaret etse, mermer ocaklarımız Çin’den iş bağlasa, bakırımıza, ahşabımıza yeni pazarlar açılsa’
Bazı fırsatlar, 40 yılda bir ele geçer. Onu da iyi değerlendirmek gerek.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.