Yüce Yaratıcımızın ahsen-i takvim (en güzel şekil ve kıvam) üzere yarattım buyurduğu, İNSAN hakkında yazmak istedim bu yazımı. Bunun kolay bir şey olmadığını biliyorum. Ama bilmek, tanımak ve yaradılış gayesine/yaradılış gayemize uygun bir hayat tarzı geliştirmek de bizim insan olarak boynumuzun borcu olan bir yükümlülük.
Yaratılmışların en şereflisi (eşref-i mahlûkat) olan insanoğlu bir bakıma sehl-i mümtenî denilen söz ve şiirler gibi. Evet bu tarz şiirleri ilk okuduğumuz ya da duyduğumuzda, bize kolayca söylenebilir ve yazılabilir hissi verir ama denemeye kalktığımızda bunun hiç de öyle olmadığı, o basit ve yalın görünen sözlerin çok derin manalar ihtiva eden, etkili ve sanat değeri olan sözler olduğu anlaşılır. Tıpkı Yunus Emrenin şiirlerinde olduğu gibi:
Beni bende demen, bende deyilem,
Bir ben vardır bende, benden içerû.
İnsan; yani biz, kendimiz. Ama biz bizden, kendimizden, öz benliğimizden ne kadar haberdarız?.. Ne iş yapar, neye yarar, ne için yaşarız?.. Sadece yer, içer, yatar mıyız?.. Gülelim, eğlenelim; kâm alalım dünyadan mı diyoruz yoksa?.. Eminim ki evet böyle diyoruz demiyorsunuzdur. Çünkü bütün bu saydıklarım hayvanlara da ait olan özellikler. İnsan çok daha farklı ve üstün özelliklerle donatılmış. O akıl ve fikir sahibi. Bu yönüyle de ilâhî hitaba mazhar olmuş. Hitap akladır diyor Mevlâna hazretleri. Kuran-ı Kerimde, bir çok ayetin sonunda efelâ yeakılûn, efelâ teakılûn, efelâ yetefekkerûn yani akletmez misiniz?, düşünmez misiniz? gibi ifadelerle insanın aklına hitab edilmektedir. Yani insan öyle mükerrem bir varlık ki, Yüce Yaratıcı onu kendisine muhatab almış, ona hitab ediyor, onunla konuşuyor adeta. Kuran-ı Kerimde ey insan!.., ey ademoğlu!.. diye başlayan ayetler/hitaplar vardır. Bana göre bu hitabın devamında gelecek olan emir ya da yasak ne olursa olsun, sadece ve sadece Alemlerin Yaratıcısı ve Alemlerin Rabbi olan Cenab-ı Hakkın bizlere hitabını herkes kendi adına kabul edip bu iltifat-ı şahane ile mesrûr olabilir ve hitabın devamındaki emre lebbeyk emret Allahım- diyerek, yaratılış gayesi olan kulluk görevini en güzel şekilde yerine getirmenin ilk adımını atmış olur.
İnsanın bir başka özelliği de halife-i arz olması. Yani yeryüzünde Allah(C.C.) adına iş yapan, icraat yapan ya da yapması gereken hatta yapmakla yükümlü olan varlık. Yani insan yeryüzünde zulüm etmeyecek, zulme rıza göstermeyecek, hatta zulmü ortadan kaldırmak için gerek fert, gerek cemiyet, gerekse devlet seviyesinde herkes üzerine düşeni yapacak. En azından kalben buğz edecek. Haksızlığa karşı dilsiz şeytan olmayacak, gerekirse çiğneyecek, çiğnenecek; Hakkı tutup kaldıracak, su taşıyacak İbrahim(a.s.)in ateşine, benzin değil
Ve lekesiz ve gölgesiz bir adalet nizamı tesis edilecek bu dünyada, kendisine emanet ve hilafet tevdi edilmiş olan insanın eliyle. Milletler ve devletler bence bu emanete layık olmak için çalışmalı, yarışmalı ve zulüm ve istibdat altında inleyen kitlelere acilen yardım elini uzatmalıdır. Bunun için de sadece ve sadece insan olmak yeterlidir. Bir millet ya da devlet mazlumun, güçsüzün yanında olmakla şeref kazanır bence; zulmederek, ülkeleri işgal edip maddi ve manevi varlıklarını sömürerek değil!..
Evet değerli okurlarım, insan öyle bir varlık ki; Yaratıcısının emir ve yasaklarına uyduğunda alâ-yı illiyîne (yüceler yücesine) yükselebiliyor, ona karşı geldiğinde ise esfel-i safilîne (aşağılar aşağısına) düşebiliyor. Yerlerin ve göklerin yüklenmekten çekindiği emaneti yüklenme cesareti gösteren insanoğlu işte böylesi ağır bir sorumluluk ve sınavla karşı karşıya. Ebedi ve kalıcı olan hayatı kazanmak bize verilen akıl ve iradeyi daima pozitif/müsbet yönde kullanmamıza bağlı. Allah(C.C.) şaşırtmasın. Sağlıcakla kalın
*Biz insanı en güzel bir biçimde (ahsen-i takvimde)- en güzel duygularla, ilâhî ahlâk ile ahlâklanacak güzellikte, hayat şartlarına katlanabilecek, dünyadaki sorumluluğunu üstlenebilecek mükemmeliyette imkân ve kabiliyetlerle- yarattık. *Sonra onu, (inkâr ve isyan edince) aşağıların aşağısına çevirdik.(Tin Suresi.4,5)
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım(Zariyat 56)
*Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir. (Ahzab 72)
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.