Zweig, 28 Kasım 1881 tarihinde Viyana’da yahudi ve varlıklı bir aileye doğdu. Felsefe eğitimi gören ve bunun yanında birçok dil konuşabilen Zweig, lise çağlarında şiir yazmaya başladı. Psikolojiye olan ilgisi, karakter tanımlamaları üzerinde ustalaşmasını sağladı. Neredeyse bütün dünyayı dolaştı, birçok ülkede yaşayarak insan ruhunun, hüznün, anlaşmazlıkların, hırsların, eksikliklerin motifini yapıtlarına işledi. Oldukça başarılı eserler yazdı, geniş kitlelere ulaştı fakat bu nazilerin pek de hoşuna gitmedi. Yarattıkları sebepsiz düşmanlık çığ gibi büyüdü ve diğer yahudi yazarlara yapıldığı gibi kitapları yakıldı, yazıları yok edilirse amaçlarına ulaşacaklardı, fakat başaramadılar, bu da düşmanlıklarını körükledi. Tüm bunlardan önce Zweig evlendi, eserleri geniş kitlelere ulaştı, oldukça başarılıydı. Belçika’dayken 1. Dünya Savaşı patlak verdi. Savaştı işte, kazananı yoktu, masada karar verenler haricinde…
Zweig, hayatı boyunca insanların içlerindeki karanlığı izledi, en çirkin yanlarını, büyük zaaflarını, zaafların yaptırabileceklerini, savaşın gölgelerini duyumsadı, bununla kalmadı yapıtlarına oldukça başarılı işledi. Sahip olduğu en kıymetli varlığının ailesi tarafından satılan bir kör anlattı, treni kaçınırınca kentin sokaklarında dolaşan bir gezgin olarak girdi kitaplığımıza, satranç sevdirdi, esaretin insanı delirttiğini gösterdi, toplama kamplarını, bir kadının arzularını bir kadın gibi duyumsattı, ailesinden uzakta bir gencin yalnızlık yüzünden girdiği bunalımı hissettik.
Aslında Zweig hep içimizdeydi, bizi, arkadaşımızı, ailemizden birini veya bir tanıdığımızı okuduk, okurken izledik. Nazi baskısından yorularak onlardan kurtulmanın tek yolunun ölüm olacağını düşünecek kadar mahvedildi hayatı, belki hayalleri, istediği huzur, bunca başarıya rağmen küskün olarak terk etti her şeyi, hayatı boyunca içinde savrulduğu kaosu terk edip, kapıyı çekip çıktı.
“Artık güneşinin doğmasını bekleyecek gücüm kalmadı, ama siz yeni doğacak güneşi mutlaka bekleyiniz.” notunu yazıp, karısıyla birlikte intihar etti, özgürlüğünü ancak ölümle kazanabileceğini düşünecek kadar küskün…
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.