Türkiye Ölümlü İş Kazalarında Dünya Üçüncüsü;

Türkiye Ölümlü İş Kazalarında Dünya Üçüncüsü

...

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde, Öz Orman-İş Sendikası, Toç Bir-Sen ve Orman Genel Müdürlüğü’nün katkıları ile Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü’nde “Tarım ve Ormancılık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği” semineri düzenlendi. Seminerin açılışında konuşan Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hasan Türkyılmaz, ormanların dünyadaki en önemli kaynaklardan bir tanesi olduğunu belirterek; “Dünyamızın önemli doğal kaynaklarından biri olan ormanlar, sahip oldukları özelliklerden dolayı, birçok etkinlik alanını bir başka deyişle çalışma biçimini içinde barındırmaktadır. Bu alandaki çalışmalar, genel olarak, orman yetiştirme, kesme-tomruklama, orman ürünlerinin taşınması, depolanması, orman ürünü hasat çalışmaları, pazarlama ve satış, orman koruma başlıkları altında toplanmaktadır. Ormanlardan yararlanma insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip bulunmaktadır. Önceleri geçimlik yaşam faaliyetleri- yiyecek, yakacak ve yapı malzemeleri- için ormanlardan yararlanma ağırlıklı bir unsur olarak karşımıza çıkarken, sanayileşme ile birlikte yaşanan değişim çerçevesinde ticari amaçlar için ormanlardan yararlanma oranının hızlı bir biçimde gelişmesi nedeni ile günümüzde dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir istihdam alanıdır. Ancak tarım ve orman sektörünün riskli ve çok riskli seviyede olduğu tüm dünyada olduğu biliniyordur” dedi. Ormancılığın, çoğu ülkede hala en riskli endüstrilerden birisi olduğuna dikkat çeken Türkyılmaz, “Tüm dünyada, orman çalışanlarının erken emekliliği, meslek hastalıkları ve iş kazalarının görülme sıklığı oranları moral bozucu bir görünüm sergilemektedir. Bilimsel bir araştırmada elde edilen verilere göre; orman işçilerinden yüzde 56’sının en az bir defa iş kazası geçirdiği, kaza nedenlerinin ise başlıca çalışma yeri zorluğu, aşırı yorgunluk-uykusuzluk, işi hafife alma-dikkatsizlik gibi faktörler olduğu belirlenmiştir. Türkiye’de iş kazasına bağlı ölümler dünya ve Avrupa Birliği ortalamalarının oldukça üzerinde bir seyir izlemektedir. 2016 yılı verilerine göre Türkiye’de her gün ortalama 4 işçi iş kazası sonucu hayatını kaybetmektedir. Türkiye ölümlü iş kazası oranlarında dünyada üçüncü, Avrupa’da ise birinci sırada yer almaktadır. Ancak şu da açıkça görülmektedir ki, ormancılıkta iyi güvenlik ve sağlık uygulamalarını gerçekleştirmek mümkündür” diye konuştu. Özellikle orman iş kolunda iş kazalarının fazla olduğunu ve bu kazalar neticesinde ağır yaralanma, uzuv kaybı ve ne yazık ki ölümlerle sonuçlanabileceğini ifade eden Türkyılmaz, “Özellikle orman iş kolunda, işçi sağlığı irdelenecek olursa hastalıkların olup sebepleri itibari ile fiziksel tehlikelerden kaynaklanan hastalıklar, kimyasal tehlikelerden kaynaklanan hastalıklar, pestisitler ve herbisitler, biyolojik tehlikelerden kaynaklanan hastalıklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Orman işlerinin geniş bir alanı kaplaması ile değişen koşullarda seyretmesi, iş miktarı ve zamanının stabil, işe konu olan materyalin ve yerin sabit olmaması, yüksek enerji tüketimi nedeniyle ağır işlerden sayılıp iş kazalarının yüksek olması yapılan işin organizasyonunda işçiye büyük bir özgürlük tanıması orman işçiliğinin önemli özelliklerindendir. Bu nedenledir ki ormancılık iş kolunun çalışma yaşamı açısından gösterdiği farklı özelliklerden ötürü mevzuat hükümlerinin uygulanmasında yetersiz kalınmakta, yürütülen iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları da bu alanda farkındalık oluşturmaktan ileri gidememektedir. İşçi iş veren arasında konunun önemine binaen yüksek bir işbirliği ve eş güdüm oluşmadan İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı çerçevesinde başarılı olmanın çok zor olduğu görülmektedir” şeklinde konuştu. “KAZALARIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLMESİ İÇİN ORMAN ALANLARININ İŞYERİ OLARAK TANIMLANMASI GEREK” Bu kazaların önüne geçebilmek için orman alanlarının iş yeri olarak tanımlanması gerektiğine işaret eden Türkyılmaz, “Tarım orman iş kolu itibari ile iş sağlığı ve güvenliği risk analizleri gerçekçi bir nitelikte yeniden analiz edilmeli ve başta OGM ve yetkili kurumların sonuç alıcı nitelikte bir takip ve izleme yapabileceği uygulama mevzuatı geliştirmesi sağlanmalıdır. Ormanlarda çalışmanın kendine özgü doğası, bu alanlarda işçi sağlığı ve güvenliği açısından yerel düzeydeki koşullara uygun özgül örgütlenmeleri gerekli kılmaktadır. Bu örgütlenmeler farklı disiplin alanlarından gelen uzmanların oluşturduğu, sürekli risk analizleri ve buna uygun eylem programlarının yapıldığı, tehlikelerin kaynağında belirlenerek, önlenmeye çalışıldığı ve bu konularda sürekli olarak işveren ve işçilere, risklere karşı korunma konusunda eğitimlerin yapıldığı birimler olmalıdır. Ağırlıkla çalışanların kendi nam ve hesabına çalışır nitelikte olduğu iş kolunda, eğitimli kişilerin çalışması sağlanmalıdır. Mesleki Yeterlilik Kurumunun Avrupa Birliği uyum sureci kapsamında çalışmalarını başlattığı ulusal meslek standartlarının belirlenmesi çalışmaları tamamlanarak Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Bu kapsamda orman işçiliği standartları; orman gençleştirme ve bakım işçisi, sürütme ve yükleme işçisi, odun dışı ürün toplayıcısı (yerden), odun dışı ürün toplayıcısı (yüksekten), orman ağaçlandırma ve fidan yetiştirme işçisi, alan kılavuzu olarak belirlenip uyulması ve belgelendirilmesi zorunlu meslek standartlarına dönüştürülmüştür. Bu işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarının başarılı olması için önemli bir fırsattır. Bu çerçevede kurumlar üzerlerine düzen görevi yerine getirmelidir. Bunun yanı sıra kullanılan araçlardan kaynaklı kazaların önlenmesi açısından, makinelerin modernizasyonu, bakım ve onarım işlemleri büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, işçilerin çalışma sırasında kişisel koruyucu malzemeleri kullanmaları için özel önem gösterilmesi gerekmektedir. Sektörde, iş kazası ve meslek hastalıkları riskini arttıran bir unsur olan fazla çalışmanın yaygınlığı, bu sektörde fazla çalışmanın ortadan kaldırılmasını ve/veya rotasyon yöntemi ile işçilerin çalışmasını gerektirmektedir” ifadelerini kullandı. “İNSAN HAYATI VE EMEĞİ BİZİM İÇİN HER ŞEYDEN ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR” Öz Orman İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Ali Bilgin ise, “Tarım ve Orman emekçisi arkadaşlarımızın iş kazalarından korunması ve meslek hastalıklarına yakalanmaması bizim için çok önemlidir” dedi. İnsan hayatının ve emeğinin kendileri için her şeyden daha önemli olduğunu söyleyen Ali Bilgin, “Masa başı sendikacılığına, bürokratik sendikacılığa, toplu sözleşmeden başka bir şeyi umursamayan sendikacılığa son vermeye çalışıyoruz. Bilgi çağının sendikacılığını kurmaya çalışıyoruz. Geleceğe hazırlanan, geleceğin Türkiye’sini kurmaya çalışan bir sendika olmak için gayret gösteriyoruz. Bu yüzden Tarım ve Ormancılık iş kolunda çalışan bütün arkadaşlarımız, temsilci ve baş temsilcilerimiz hatta sendika yöneticilerimiz içim sık sık eğitim programları düzenliyoruz. Öz Orman-İş Sendikası kurulduğu tarihten bu yana yaklaşık 10 bin üyemize eğitim verdik. Eğitimlerimizin konuları arasında il sırayı İş Sağlığı ve Güvenliği aldı. Tarım ve Orman emekçisi arkadaşlarımızın iş kazalarından korunması ve meslek hastalıklarına yakalanmaması bizim için çok önemlidir. İş ve meslek hastalıkları ile ilgili haklarını ve sorumluluklarını bilmesi bizim için çok önemlidir. Çünkü insan hayatı ve emeği bizim için her şeyden çok daha önemlidir. Bu kadar eğitim yapıyoruz ama ne yazık ki kazaları önleyemiyoruz. Sendikamızın bu alanda bu alanda yaptığı çalışmalardan biri de Grup Ferdi Kaza Sigortasıdır. Bu uygulamaya göre sendikamıza üye olan Tarım ve Orman emekçisi kardeşimiz otomatik olarak Grup Ferdi Kaza Sigortası olur. Grup Ferdi Kaza Sigortası Nedir? Üyelerimizin bir kaza sonucu hayatlarını kaybetmeleri durumunda yasal mirasçılarına 25 bin TL ödenir. Engelli kalması durumunda ise engellilik oranına göre tazminat ödenir. Bugüne kadar ne yazık ki, 59 üyemizi kaybettik. Hayatını kaybeden üyelerimize kısa sürede tazminatları ödendi. Ölenin arkasından Fatiha okumaktan başka bir şey yapamıyoruz. Ama Grup Ferdi Kaza Sigortası ile hiç olmazsa geride kalan çoluk çocuğa destek sağlıyoruz” diye konuştu. “TARIM VE ORMANCILIK, İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI BAKIMINDAN EN TEHLİKELİ SEKTÖRLERİN BAŞINDA GELİYOR” Bin tarım ve orman emekçisinin iş sağlığı ve güvenliği eğitimi aldığını ifade eden Bilgin, şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi Tarım ve Ormancılık Sektörü diğer sektörlerden çok farklı özelliklere sahiptir. Öncelikle tarım ve ormancılık, iş kazaları ve meslek hastalıkları bakımından en tehlikeli sektörlerin başında gelmektedir. Bu yüzden tarım ve ormancılık sektöründe iş kazları ve meslek hastalıkları ile ilgili eğitim ihtiyacı çok daha fazladır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının katkı ve destekleri ile sendikamız Öz Orman-İş tarafından düzenlenen “Tarım ve Ormancılık İş Kolunda İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi Projesi” bu konuda önemli adımlardan biridir. Bu projeye Ankara’da gerçekleştirdiğimiz açılış toplantısı ve sempozyumla başlamış, Bursa, İzmir, Antalya, Şanlıurfa, Adana, Amasya ve Trabzon’da sürdürülen eğitim seminerleri ile tamamlanmıştır. Yaklaşık bin tarım ve orman emekçisi bu program çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almıştır. Projemiz çerçevesinde iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili 4 kitap hazırlanmış ve seminere katılan emekçilerimize dağıtılmıştır. Projemize katkı veren İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Sempozyum ve seminer yaptığımı illerde birer stant açmış işçilerimize başta “Orman İşlerinde İş sağlığı ve Güvenliği” kitabı olmak üzere dergi, kitap ve broşürler dağıtmıştır. Projede 8 il planlanmışken İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün teklif ve destekleri ile bir seminerin de Kastamonu’da yapılması ve İstanbul’da bir kapanış toplantısı yapılması da projeye eklenmiştir” “ÇALIŞMA HAYATININ EN BÜYÜK PROBLEMLERİNDEN BİR TANESİ İŞ KAZALARIDIR” Çalışma hayatının en büyük problemlerinden bir tanesinin iş kazaları olduğunu vurgulayan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Burhanettin Kurt da, şöyle konuştu: “Çalışma hayatının hem bizde hem de batılı toplumlardaki en problemlerinden bir tanesi iş kazaları ve meslek hastalıklarıdır. Bu iş kazalarının meslek hastalıkları ile mücadele edebilmek için yapılabilecek olan en önemli şeylerden bir tanesi iş güvenliği ve farkındalığını arttırmaktır. Tabi güvenlik kültürünü oluşturabilmek için yasal düzenlemelerin ona uygun olması gerekiyor. 30 Haziran 2012 yılında yayınlanan kanun ile tüm çalışanlar iş güvenliği kapsamına alındı. Bu kanunun Avrupa Birliği ülkelerinden uygulanan kanunlardan bile önde olduğu ifade ediliyor. Ama uygulamada istediğimiz sonuçları alamıyoruz. Bu sonuçları alamamamızın en büyük nedenlerinden bir tanesi kamu kurum ve kuruluşları tarafından bu kanunun sahiplenilmemesidir. Biz ağaç yaş iken eğilir mantığı ile geçen yıl başlattığımız proje kapsamında ilköğretim ve anaokullarında eğitim gören öğrencilerimize dağıttığımız materyal ile 10 ile yaklaşık 2 bin 500 öğrencimize ulaştık. Bu yılda bu proje kapsamında daha fazla öğrencimize ulaşarak öğrencilerimizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili farkındalık oluşmasını sağlamak istiyoruz. Üniversitelerde de bu konu ile ilgili çalışmalar yürüttük. Bu çalışmalar kapsamında iş sağlığı ve güvenliği dersini zorunlu hale getirttik. İş sağlığı ile ilgili olarak farkındalık çalışmalarının yanında sektörel çalışmalarımız da var. Bu sektörlerin en önemlilerinden bir tanesi de orman ve tarım gibi tehlikeli ve çok tehlikeli grupta dahil” diye konuştu. “ÇALIŞANLAR İÇİN İŞ GÜVENLİĞİ DAHA FAZLA ÖNEM ARZ EDİYOR” Bütün dünyada teknoloji geliştikçe ve riskleri de arttıkça hem kolaylıkların hem de zorlukların beraberinde geldiğini belirten Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ise, “Gelişen teknolojiye paralel olarak makineleşme ile birlikte çalışanlar için iş güvenliği daha fazla ehemmiyet arz ediyor. Zira işçilerin, çalışanların sağlığına ve hayatına verilen ehemmiyet, yüksek medeniyetin de bir göstergesidir. Bu sempozyumun iş sağlığı ve güvenliği şuurunun arttırılmasına vesile olacağına, iş kazaları ve meslek hastalıklarını en aza indirmek hususunda yapılması gerekenleri ortaya koyacağına inanıyorum. Malumunuz olduğu üzere, her alanda olduğu gibi bu alanda da hayati ehemmiyeti haizdir. Bu sebeple ‘İş Sağlığı ve Güvenliği’ kültürünün gelişmesi, cemiyetin tabanına yayılması için bu alandaki şuurun okul öncesi dönemden başlayarak çocuklarımıza yani geleceğin çalışanlarına kazandırılması muasır medeniyetler seviyesine vasıl olabilmek yolunda en mühim basamağı teşkil edecektir. Biz Kastamonu Üniversitesi olarak bu hususta ne yapılması gerekiyorsa elimizi taşın altına koyacağımızın ve bu şuurun aşılanmasına gayret edebileceğimizi belirtmek isterim. Üniversitemizde tezli, tezsiz ve uzaktan eğitim tezsiz yüksek lisans programları açılmıştır” Kastamonu Orman Bölge Müdürü Hayati Özgür de, seminerin hayırlara vesile olmasını temenni etti. Konuşmaların ardından iş sağlığı ve güvenliği eğitimine katılan personele katılım belgeleri verildi. Ardından İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Aslıca Güler ‘Tarım ve Ormancılıkta İş Sağlığı ve Güvenliği’, Öz Orman-İş Sendikası Avukatı Ömer Bilgi ‘Yasalar Açısından İş Sağlığı ve Güvenliğinde Tarafların Sorumlulukları’, Öz Orman-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Yazar Mehmet Çetin ‘Tarımda ve Ormancılık Sektöründe İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları’ ve Kocaeli İl Sağlık Müdürü Dr. Selim Yüksel ‘Meslek Hastalıklarına Sektörün Yaklaşım’ konularında bilgiler verdi. (Buse Saraç / Haber Merkezi)

Kaynak:

İlgili Konular :
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum