‘Turizm, artık dışarıyla ilişkilerimizi geliştiriyor’
Birlik Vakfı Kastamonu Şubesi tarafından düzenlenen ‘Kariyer Sohbetleri’ etkinliğinin bu haftaki konuşmacısı “Yurtdışı İzlenimleri” konu başlığıyla Devrekâni Deva Gıda Müdürü Yahya Cirişoğlu oldu. Cirişoğlu, yurt dışındaki izlenimlerini dile getirdiği konuşmasında; “Arap aleminde turizm sektörü ve petrolün getirdiği muhteşem zenginliğin mülkiyet sahiplerini ‘azdırıcı zenginlik’ haline getirdiğini görüyoruz. Oysa bu imkân ve nimetlerin İslam dünyasının kalkınmasına katkı sağlayacak şekilde yönetilmesi de mümkün. Teknolojik gelişmeler, karşılıklı ticari münasebetler, turizm artık dışarıyla ilişkilerimizi daima geliştiriyor. Bunlardan maksimum faydalanmak mümkün” ifadelerine yer verdi....
Birlik Vakfı Kastamonu Şubesi tarafından düzenlenen ‘Kariyer Sohbetleri’ etkinliğinin bu haftaki konuşmacısı “Yurtdışı İzlenimleri” konu başlığıyla Devrekâni Deva Gıda Müdürü Yahya Cirişoğlu oldu. Cirişoğlu, yurt dışındaki izlenimlerini dile getirdiği konuşmasında; “Arap aleminde turizm sektörü ve petrolün getirdiği muhteşem zenginliğin mülkiyet sahiplerini ‘azdırıcı zenginlik’ haline getirdiğini görüyoruz. Oysa bu imkân ve nimetlerin İslam dünyasının kalkınmasına katkı sağlayacak şekilde yönetilmesi de mümkün. Teknolojik gelişmeler, karşılıklı ticari münasebetler, turizm artık dışarıyla ilişkilerimizi daima geliştiriyor. Bunlardan maksimum faydalanmak mümkün” ifadelerine yer verdi.
Birlik Vakfı Salonu’nda yapılan Kariyer Sohbeti programına Kastamonu Birlik Vakfı Başkanı Erdal Arslan, Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mesut Şeker, Kastamonu İnsani Yardım Derneği (İHH) ve Türk Hava Kurumu (THK) Şube Başkanı Mücahit Dağdelenoğlu, İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şube Başkanı Mehmet Uyanık, Ünallar A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Metin Ünal ve Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekrem Mutlu katıldı.
“HALİÇ CİVARINDA
HAYVAN OTLATMAK BİLE YASAKMIŞ”
Yurt dışı deneyimlerini aktaran Yahya Çirişoğlu, konuşmasında kendinden bahsederek şu bilgileri verdi; “1999 -2007 arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki muhasebe müdürlüğü, genel müdür yardımcılığı, genel müdürlük görevlerim sırasında Almanya, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne iş seyahatlerim oldu. Almanya'da ve İngiltere'de insanların kurallara saygısı, çevre temizliği, büyük şehirlerde ulaşımın büyük ölçüde metro ile yapılması, bazı bölgelerdeki trafik sıkışıklığının önlenmesi için yol güzergahlarının paralı hale getirilmesi ve bunun kalıcı çözüm olması, Londra'da şehrin olabildiğince büyük park ve bahçelerde donatımı, bina yapımının sınırlandırılması vb şehir yapılaşmasının rant için değil, insanların huzur ve hayatın kolaylaştırılması için yapıldığı kanaatine sahip oldum. Bu durumu şöyle değerlendiriyorum: Bizim geçmiş medeniyetimizde; şehirleşmenin insan huzur ve mutluluğuna uygun olarak geliştiği, batının bütünüyle bunu uyguladığını görüyoruz. Nitekim İstanbul başta olmak üzere bütün şehirlerde bütün evlerin bahçe nizamlı olması, çevre düzenlemelerinin hep insan odaklı olması batıdakinin geçmişte bizde olduğunu gösteriyor. Örnek Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul Haliç çevresi, Sadabat vb peyzaj uygulamaları ile halkın mesire gezme dinlenme ihtiyaçları için düzenlenmiştir. Haliç civarında hayvan otlatmak bile yasaklanmış. Londra Maratonu’nun bütçesinin kamu kaynakları ile değil organizasyonun oluşturulduğu reklam gelirleri ile yapıldığını gördük ve İBB'nin de böyle yapmasını rapor ettik. İBB bunu ancak 5-6 sene sonra böyle yapabildi. Birleşik Arap Emirliklerinden Abudhabi ve Dubai'de İBB şirketi iştiraki bir şirketin genel müdürü olarak bir yıl kadar kaldım. Buradan en önemli izlenimim iş dünyasının tamamında önemli işlerin İngiliz ve Amerikan şirketleri tarafından yapıldığı, Arap alemi üzerinde İngilizlerin gizli bir güç etkisi olduğunu yani iş hayatı ve eğitim sisteminde İngilizlerin kurduğu sistemin etkili olduğunu gördük. Petrol ve turizm sektörünün uluslararası ticaretin getirdiği büyük mali kaynağın İslam aleminin kalkınması ve mutluluğu için kullanabilecekken gizli bir gücün ve ‘azdırıcı zenginliğin’ etkisiyle küçük bir azınlığın ve batı dünyanın kullanmasına sunduğu kanaatine vardıran çok örnekler gördüm” dedi.
“ZEYTİN BAHÇELERİ
FEVKALADE BAKIMLI”
Çirişoğlu, konuşmasına şöyle devam etti; “Turistik seyahat ettiğim İspanya'da tarihi ve turistik mekânların fevkalade temiz ve doğasının korunduğunu gördük. Tarıma büyük değer verildiği kırsal kesimde hemen gözleniyor. Nitekim zeytin bahçeleri fevkalade bakımlı.2004 yılı şubat ayında hac için gittiğim Mekke ve Medine'de ibadet dışında şu değerlendirmem oldu: Hac Müslümanlar için bir yıllık kongre olarak değerlendirilebilir. Bu kongre Müslümanları birlik beraberlikle büyük bir güç haline getirilebilir. Mesela o yıl Hac mevsiminde İsrail’in Filistinlilere yaptığı bir şiddet vardı. Kâbe’deki cuma hutbesinde Kabe imam etkili bir konuşma ile Müslümanların birlik ve beraberliğine, kardeşliğine değinmişti. Bu bile şuurlu Müslümanlar üzerinde etkili olmuştu. Bunu gözlemledim. Hacdaki zorlukların giderilmesi için bir hatıra nakledeyim. Şeytan taşlama alanında bir izdiham olmuştu. 2004 yılı şubat ayında İstanbul havaalanı VIP salonunda Necmettin Erbakan hoca yanındakilere şöyle bir anısını anlatıyor: ‘...1980 öncesi başbakan yardımcısı olarak gittiğim Suudi Arabistan'da Kral Faysal'a ‘Mekke-Arafat Muzdelife arasına demiryolu yapalım. Bunu biz Türkiye olarak karşılarız’ teklifini götürdüm. Kral hemen ilgili bakanı çağırıp talimat veridi buna rağmen hala bu konu çözülmedi...’ diye anlatmış. Bu haritadan da herkes farklı fikirler çıkarabilir. Nitekim bir kardeşimiz de Mekke'de yapılan bütün düzenlemenin ibadet kolaylığı için değil, Müslüman’ı önce mal ve can derdi ile baş başa bırakmak üzere yapabildiği değerlendirilmesinde bulunmuştu.”
“BUNLARDAN
MAKSİMUM FAYDALANMAK MÜMKÜN”
Yahya Cirişoğlu son olarak; “Şehirleşmedeki (özellikle Londra şehrinde) bütün ulaşım, yapılaşma, şehir içi ağaçlandırma ve peyzaj bizim geçmiş kültürümüzde olduğu gibi insan odaklı yani rantı değil insanın hayatini kolaylaştıracak ve refahını artırmayı amaç edinen bir anlayışla yapılmış. BAE başta olmak üzere Arap aleminde turizm sektörü (hac dahil) ve petrolün getirdiği muhteşem zenginliğin mülkiyet sahiplerini ‘azdırıcı zenginlik’ haline getirdiğini görüyoruz. Oysa bu imkân ve nimetlerin İslam dünyasının kalkınmasına katkı sağlayacak şekilde yönetilmesi de mümkün. Haccın Müslümanların birlik ve beraberliğine katkı sağlayacak bir anlayışla değerlendirilmesi, ulaşım zorluklarının ibadetleri bile etkileyecek sorun olmaktan çıkarılmasının mümkün olduğunu ama bunun yapılamadığını görüyoruz. Teknolojik gelişmeler, karşılıklı ticari münasebetler, turizm artık dışarıyla ilişkilerimizi daima geliştiriyor. Bunlardan maksimum faydalanmak mümkün” dedi.
Kariyer Sohbeti sonunda Erdal Arslan tarafından günün anısına Yahya Çirişoğlu’na İstiklal Marşı ilk belgesi hediye edildi. Arslan, konuşmacı Yahya Çirişoğlu’na ve diğer katılımcılara teşekkür etti. (Emre Çevikoğlu)
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.