Büyük artış gösteren diyabet korkutuyor
Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel, enfeksiyon hastalıklarında tanımlanan pandemi terimini artık diyabet içinde kullandıklarını belirterek, “Diyabet, 21. yüzyılın pandemisi olarak karşımıza çıktı. Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm bölgelerinde prevalansında da ciddi bir artış var” dedi....
Çorum Hitit Üniversitesi'nde düzenlenen panelde Sağlık
Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Gülay Yılmazel, Türkiye’de son
10 yılda diyabetin görülme sıklığının yüzde 100 arttığına dikkat çekti.
Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre Türkiye'de 9 milyon
diyabet hastası bulunduğunu söyleyen Yılmazel, düzenli şeker ölçümünün
yapılması gerektiğini söyledi.
Diyabetin yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına
alınabilen ve önlenebilen bir hastalık olmasına rağmen Türkiye’de hem
hastalığın yönetimi hem de erken tanı açısından ciddi sorunların var olduğunu
ifade eden Doç. Dr. Yılmazel, “45 yaş ve üzerindekiler ile risk faktörü taşıyan
herkesin diyabet taramasından geçmesini önemsiyoruz. Özellikle risk gruplarına
yönelik sağlık taramaları ve fırsatçı taramalar erken tanı açısından
değerlendirilebilecek durumlar. Diyabetin tanı ile ilgili kriterlerinin iyi
irdelenmesi gerekir. 8-10 saatlik açlık sonrasında kan şekeri düzeyimizin 100
mg/dl olması normal kan şekeri düzeyine sahip olduğumuzu gösterir. Kan şekerinin
100 ile 125 mg/dl arasında olması bozulmuş açlık glikozuna sahip olduğumuzu
gösterir. Kan şekerinin 126 mg/dl ve üzerinde olması ise diyabet tanısını
koydurur. Bizim için değerli olan grup açlık kan şekerinin 100 ile 125 mg/dl
arasında olduğu gruptur. Bu grup ileride prediyabet ve tip 2 diyabet tanısı
alabilecek gruplardır. Kan şekerinin 100 ile 125 mg/dl arasında olan gruplar
için oral glikoz tolerans testini öneriyoruz. Yine 8-10 saatlik açlık sonrası
kişi kliniğe gelerek 75 gram glikoz solüsyonu içerek bu testi verebilir. Testin
sonucunda bulduğumuz değer 140 mg’ın altında ise normal, 140 mg ila 199 mg
arasında ise bozulmuş glikoz toleransı, 200 mg ve üzerinde ise tamamen diyabet
tanısını almış oluyor” dedi.
“3 YILDA BİR KAN
ŞEKERİ DÜZEYİ ÖLÇTÜRÜLMELİ”
Düzenli kan şekeri ölçümünün önemli olduğunu vurgulayan
Doç. Dr. Yılmazel, “Risk faktörlerini barındıran ve 45 yaş üzerindeki kişiler
test sonuçları normal olsa bile mutlaka 3 yılda bir kan şekeri düzeyini
ölçtürmeli. Sonuçların normalliğine çokta güvenmemek gerekiyor. Özellikle risk
faktörü varsa yılda bir kez taramadan geçmek gerekiyor. Kan şekeri düzeyini
ölçtürürken bir yanda Hemoglabin A1c düzeyine baktırmamız gerekiyor. Çünkü bu
değerin yüzde 6.5 ve üzerinde olması kesin tanı koydurmasa da tanıyı
güçlendiren bir unsur. Bu nedenle Hemoglabin 1 c düzeyine de bakılmalı. Yalnız
tek başına tanı koyduramaz. Hemoglabin A1 c düzeyimiz geçirdiğimiz
enfeksiyondan, vitamin eksikliğinden özellikle B vitamini eksikliğinden ve
demir eksikliği anemisinden de etkilenir. Bu nedenle mutlaka açlık kan
şekerinin de mutlaka ölçtürülmesinde yarar var” diye konuştu.
“KORONA VİRÜS
SALGINI DİYABET HASTALARININ ARTMASINA NEDEN OLDU”
Korona virüs salgınının diyabet hastalarının artmasına
neden olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yılmazel, “Çünkü sağlık hizmetleri daha
çok elzem vakalara ayrıldı. Dolayısıyla diğer vakalar biraz ikinci planda
kaldı. Kişiler sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamadı yada kontrolü
geldiği halde bu kontrolünü aksattı. Buda vakalarda bir yığılmaya hatta gizli
diyabetin tanı almamasına neden oldu. Herkesin aile hekimlerine giderek kan
şekerlerini ölçtürmelerini ve riskli gruplar arasında yer alıyorlarsa bir
uzmandan destek almalarını tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu. (iha)
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.