Milleti, bir kez daha Ata’sını andı;

Milleti, bir kez daha Ata’sını andı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84’üncü vefat yıldönümü dolayısıyla yurt genelinde anma etkinlikleri düzenlendi. Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde tüm Türkiye’de olduğu gibi Kastamonu’da da 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü etkinlikleri gerçekleştirildi. Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yılında Cumhuriyet Meydanı’nda anma programı düzenlendi. Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtına önce valilik ve belediye ile siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının çelenkleri sunuldu....

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 84’üncü vefat yıldönümü dolayısıyla yurt genelinde anma etkinlikleri düzenlendi. Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde tüm Türkiye’de olduğu gibi Kastamonu’da da 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü etkinlikleri gerçekleştirildi. Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 84’üncü yılında Cumhuriyet Meydanı’nda anma programı düzenlendi. Atatürk ve Şehit Şerife Bacı Anıtına önce valilik ve belediye ile siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının çelenkleri sunuldu.

Saatler Atatürk’ün vefat saati olan 09.05’i gösterdiğinde ise sirenler Ulu Önder için çaldı, ardından gözyaşları eşliğinde İstiklal Marşı’mız okundu.

10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü etkinlikleri Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen program ile devam etti. Pervaneoğlu Teknik ve Mesleki Anadolu Lisesi öğretmeni Atanur Yücebıyık tarafından günün anlam ve önemine binaen konuşma gerçekleştirilerek, okul öğrencileri tarafından şiirler okundu, müzikli drama ve Atatürk’ün sevdiği parçalar çalınarak Ulu Önder anıldı.

“ONA DUYDUĞUMUZ MİNNETTARLIĞI İFADE ETMEK İÇİN YİNE ONUN HUZURUNDAYIZ"

Programda konuşan Pervaneoğlu Ali Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenlerinden Atanur Yücebıyık, şunları söyledi; “Sensiz dünya dar gibi mevsim sonbahar gibi. Her an acın var gibi yüzler gülmüyor Atam... Ulu önder herkesin kahramanıydı. Kurtuluş mücadelesinde savaştığı insanların bile hayranlığını kazanmasını bilmişti. 10 Kasım ertesinde yayımlanan bir gazetede ondan; ‘Savaşın ve barışın kahramanı’ olarak boşuna söz edilmemişti. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, yaşamını milletine adayan eşsiz bir lider, mümtaz bir devlet adamı, büyük bir komutan dahi olan Atatürk' ün aramızdan ayrılışının 84’üncü senesinde ona duyduğumuz minnettarlığı ifade etmek için yine onun huzurundayız. Çoğumuz 70'li -80'li yıllarda dünyaya gelmiş insanlarız. Yani Atamızın doğumundan hemen hemen bir asır sonra. Gözlerimizi bu dünyaya açtığımızda bir ülkemiz vardı. Esareti tatmadığımız, bir birey olarak her açıdan kendimi geliştirme şansını bulabileceğimiz bir ülke hem de.”

“SENİN GİBİ OLMAYI İSTEMEK YA DA BAŞARILARINI KISKANMAK, GÖKYÜZÜNÜ KISKANMAK GİBİ BİR ŞEYDİ"

“Belki de bu yüzden annemizi sever gibi çıkarsız, karşılıksız sevdik Atamızı. Adını, yaptıklarını öğrenmeye başladığımızda çocukluk kahramanı oldu çoğumuzun. Bu yüzden de başka hayali bir kahraman seçmedik kendimize. Örnek aldığımız, hayallerine onunla başlamak için seçtiğimiz kahramanımız bütün dünyanın hayran olduğu, üstesinden geldiği işlerle kendini kanıtlamış bir adamdı çünkü... En yakın dostlarından Salih Bozok'un söylediği gibi: ‘Sen Ağrı dağı gibiydin Atam ya da bir bulut gibi’ senin gibi olmayı istemek ya da başarılarını kıskanmak, gökyüzünü kıskanmak gibi bir şeydi. Bir insan okyanusu veya sırtı yere gelmez bir dağı nasıl kıskanabilirdi ki? Bizimkisi kıskançlık değil ona hayranlıktı aslında. Sana olan hayranlığımızı, körü körüne bağlılığımızı bilsen ‘Kendini kurtarabilmesi için her ferdin mukadderatı ile bizzat alakadar olması lazımdır çocuk’ diye seslenirdim eminim ki bize... Atam, büyüdükçe anlamaya başladık aslında Mustafa Kemal ülküsünün ne demek olduğunu. Gerçek Mustafa Kemal ülküsü insanın kalbi ve aklına doğru yaptığı zorlu bir yolculuktan başka bir şey olmadığını. Bugüne kadar herkes; düşüncelerinin önemli olduğunu, okumak, çalışmak ve yıkılmaz ilkelerini yaşatmak gerektiğini savundu durdu. Gerçekten de Atam, hayatımızın her anında, paramızdan, duvarımızdaki resmine, ders kitaplarından gençliğe hitabeye, andımızdan matematiğe kadar her yerde, bayraklarda hatta meydanlarda, kısaca aklımızın, kalbimizin ve ruhumuzun dışında yer alan her yerde var olduğun için çoğu insan seni anlama lüzumu duymadı bile… Hayatımızın her noktasında yaşıyordun, doğru... Fakat insanlığın, vicdanın, adaletin, hayal gücünün, bilgiye duyduğumuz ihtiyacın içerisine sokamadık çoğu zaman seni.”

“EĞER AĞLAYACAKSAK ONU ANLAYAMADIK DİYE AĞLAYALIM"

Yücebıyık son olarak; “Bugün artık biraz daha farklı bakmalıyız meseleye... Bugün ama sadece bugün Ata'yı anıp belki çokça üzülüp belki de ağlayıp rahatlatmayalım kendimizi. Artık yok diye ağlamak yerine biz onu anlamaya çalışalım. Onun katına yükselmeyi deneyelim. Eğer ağlayacaksak, hedeflerine ulaşamadık diye onu anlayamadık diye ağlayalım... Bu 10 Kasım’ı bir başlangıç yapalım. Kalbimizi, aklımızı, ruhumuzu yeniden başlatalım ve bugün içimizdeki Atatürk'ü ortaya çıkaralım. Artık zaman ağlama zamanı değil anlama zamanıdır. Menzil zor, yol çetindir ama ulaşılmazda değildir. Bir kez daha düşünelim ve içimizdeki Atatürk'e merhaba diyelim. Ve... yeniden bir resim çizelim...” dedi.

Konuşmanın ardından program müzikli drama gösterisiyle devam etti. Anma programının sonunda Vali Avni Çakır, öğrencileri ve programın hazırlanmasında emeği geçen öğretmenleri tek tek tebrik ederek, hatıra fotoğrafı çektirdi. (Banu Türkmenoğlu / Emre Çevikoğlu)

Kaynak:

İlgili Konular :
İlgili Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum