09.02.2021
MİLLETVEKİLİ BALTACI’DAN KASTAMONU GÜNDEMİ VE “NÜFUS” DEĞERLENDİRMESİ
‘Gideni geri getirememişiz’
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, Kastamonu gündemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sosyal medyada yayın yapan TV366’nın konuğu olan Baltacı, nüfus erozyonundan şehir logosu ve pastırma tartışmalarına, Kastamonu’nun sağlık sorunlarından esnafın ve ittifakların ilimizdeki durumuna kadar birçok konuda düşünce ve değerlendirmelerini paylaştı.
“ÜRETİM YAPACAK OLANLARI KASTAMONU’YA ÇEKMEYE İHTİYACIMIZ VAR”
Milletvekili Hasan Baltacı, programda yaptığı değerlendirmelerde ilk olarak TÜİK verilerine değindi. Milletvekili Hasan Baltacı her yılsonunda TÜİK’in ülke ve il nüfusunu açıkladığını belirterek şöyle konuştu; “Nüfusumuz 379 binden, 376 bine gerilemiş. Kim ne derse desin masal bitti, hikâye bitti. Ayrıntılar daha da acı verici. Biz Kastamonu’dan gideni geri getirememişiz. Burada doğan, eğitimi için başka ile giden gençleri geri getirememişiz. Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusta Kastamonu’nun kaybı çok büyük. 2019 yılına göre bu nüfusumuz 5 bin 283 kişi azalmış. 2019 yılında çalışma çağındaki nüfusumuz 251 bin 173 iken 2020 yılında 245 bin 890’a düşmüş. Sadece 20-24 yaş arası nüfusumuzdan yüzde 36,8 kaybımız var. 2019’da 29 bin 838 olan 20-24 yaş arası nüfusumuz 2020’de bin 116 kişi azalmış. Bu şehrin çocukları iş, aş bulamadığı için başka şehirlere göç etmek zorunda kalıyor. Bir politika üreteceksek bu gerçeğin üzerine inşa etmemiz gerekiyor. Üretime ihtiyacımız var. Üretim yapacak olanları Kastamonu’ya çekmeye ihtiyacımız var. Milletvekili seçildiğim günden bu yana en çok üzerinde durduğum konuların başında Kastamonu’nun teşvik bölgesinin değiştirilmesi var. Bu noktada gerek Meclis’te, gerekse bakanlık düzeyinde girişimlerimiz oldu. Biz bu çabayı gösterirken bizim de arkamızdan gelen varsa hemşerilerimiz bilmeli ki onlarda Kastamonu için uğraşıyor demektir.”
“BİZ KENDİ ÇİFTÇİMİZE, KÖYLÜMÜZE, İŞÇİMİZE GÜVENİRSEK ELBETTE REKOR KIRAR”
Milletvekili Baltacı, Şeker Fabrikası’nın 50 bin ton şeker üretimine vurgu yaparak; “Biz 2018 yılında Şeker Fabrikamız için Kastamonu’dan fabrikaya kadar yürüdük. Bugün fabrikamız 18 yılın üretim rekorunu kırmış. Biz o günden bugünleri görmüştük ve demiştik ki bu fabrika üretsin, bacası tütsün demiştik. Fabrikamız 50 bin ton şeker üretmiş. Eğer fabrikamız o gün satılmış olsaydı bugün çok daha fazla nüfus kaybetmiş olurduk. Birileri Kastamonu’nun derdiyle dertlendiğin söylüyorsa biz Kastamonu Şeker Fabrikası, özelleştirme kapsamından çıkarılması ve modernize edilmesi ile ilgili kanun teklifi verdiğimizde bizim yanı başımızda olması gerekirdi. O gün ölü taklidi yapanlar, ‘satacağız başka çaresi yok’ diyenler fabrika üretim rekoru kırdığı için alkış tutuyorlar. Elbette kırar. Biz kendi çiftçimize, köylümüze, işçimize güvenirsek elbette rekor kırar. O bacanın tütmesi için bundan 2 yıl önce kim yürüdü o yolları? Biz yürüdük” dedi.
“NASIL BURADA YAŞASIN, ‘GİTME BURADA YAŞA’ NASIL DİYECEĞİZ?”
Tarım ürünlerinde artan fiyatlara da vurgu yapan Hasan Baltacı; “Ekeceğim, biçeceğim’ dese ektiği üründen elde edeceği gelir çektiği krediye yetmiyor. 2019’da tonunu bin 900 liraya aldığınız gübreyi bugün 3 bin 500 liraya bulabilirseniz ancak alabiliyorsunuz. Hadi ektiniz devlete sattınız. Devlet yurt dışından aldığı buğday için yabancı çiftçiye 2 bin 450 lira ödüyor ama sizden aldığı buğdaya bin 950 lira veriyor. ‘Ben ormanda kesim yapacağım, çoluğumu çocuğumu besleyeceğim, inadına Kastamonu’da kalacağım’ dese orman kesim fiyatları yıllardır değişmiyor, şirketler ormanları parsellemiş. ‘Bir işyeri açıp, geçineyim’ dese kazancın ne kiraya, ne BAĞ-KUR primine, ne de vergiye yetmiyor. ‘Memleketin OSB’sine yatırım yapayım’ dese Sinop 5’inci Teşvik Bölgesi’nde, Çankırı 5’inci Teşvik Bölgesi’nde. Böyle olunca nasıl Kastamonu OSB’ye yatırım yapsın. ‘Anam babamın desteğiyle ben köyümde geçimimi sağlarım’ dese köyü şehir merkezine 4 kilometreden daha uzaktaysa çocukları uzaktan eğitim alamıyor. Kanser şüphesi tanısı koyan hastane aynı hastaya 7 ay sonrasına randevu veriyor. Köyün yolu problemli, su sıkıntısı var, hatlar öyle eski ki gelen elektrik iki floresan yakmaya yetmiyor. Nasıl burada yaşasın? Bu hemşerimize ‘gitme burada yaşa’ nasıl diyeceğiz? Özelleştirmeye zemin hazırlamak için yapılan uygulamaların sonuçlarını yaşıyoruz. Yönetmek siyasi iradenin işidir. Yönetememenin sorumluluğunu işçiye, memura yıkmamak gerekir. Biz yönetime talibiz. Göreve geldiğimizde de hiçbir bahane üretmeden bu ülkede, bu kentte üretimi nasıl arttıracağımızı herkes görecek.”
“BU ŞEHİRLE KİMİN İLGİLİ, KİMİN PAYDAŞI OLUP OLMADIĞINA KİM KARAR VERİYOR?”
Milletvekili Hasan Baltacı, geçtiğimiz günlerde belirlenen ancak Kastamonu halkının itiraz etmesiyle değiştirilmesi uygun görülen logo hakkında şöyle konuştu; “Kastamonu’nun bir logosu olmalı, bununla ilgilide çalışma yapılmış. Logo tanıtım toplantısının davetiyesi bize gönderildiğinde öğrendik. Ben gitmedim, il başkanımız da gitmedi. Davetiye de şöyle bir cümle vardı; ‘Marka şehir olma yolunda emin adımlarla ilerleyen ilimiz için, valiliğimizin koordinesinde şehrin ilgili paydaşlarının katılımıyla belirlenen Kastamonu şehir logosunun kamuoyuyla paylaşılacağı lansmana teşriflerinizi dileriz.’ Tam da şu cümle önemli; ‘Şehrin ilgili paydaşlarının katılımıyla belirlenen.’ Yani bu şehirle kimin ilgili olup olmadığına kim karar veriyor? Kim ilgiliymiş diye baktığımızda; Valilik, Üniversite, Belediye, Ticaret Odası, Özel İdare ve KUZKA ilgiliymiş. Evet, bu kurumlar ilgili. Valilik, Belediye, Ticaret Odası ve diğer tüm kurumlar ilgili olur ama bu sınırlandırmayı kim yaptı? Bu şehrin 3 milletvekili var ve şehirle ilgili değiller mi? Ben bu şehrin paydaşı değil miyim? Kastamonu üzerine çalışan, derdiyle dertlenen gazetecileri var mesela. Kent tarihçileri var, deneyimli tecrübeli grafikçileri var. Paydaş sayısı çok olursa, bu çalışma gecikir anlayışı yanlış. Kadim bir şehir, binlerce yıllık geçmişi olan bir şehrin logosunu belirlerken süreç geciksin ne olur? Paydaşlar belirlenirken daha esnek, daha katılımcı olunsaydı farklı fikirler ortaya çıkabilirdi. Ortaklaşa bulduğumuz değerlerde birleştiğimizde, bu değerler üzerinde yürümek aslında çok kolay. Yine bir profesyonele logo tasarımı yaptırabilir ve ön plana çıkan ortak değerimiz üzerine çalışma yapması söylenebilir. Sonuç ne oldu? Logo tasarlandı, tanıtımı yapıldı ama ömrü 1 hafta sürdü. Süreci kısaltmak için işin profesyoneline 9 yada 10 farklı logo tasarlatıp internet üzerinden bir anketle, referandumla hangisinin beğenildiği ölçülebilirdi. Gelecek yeni fikirler üzerinden halk nerede ortaklaşıyor bu tespit edilebilirdi. Bundan sonrası için umarım böyle yapılır” dedi.
“BİZİM PASTIRMAMIZLA BOY ÖLÇÜŞEMEZLER”
Milletvekili Hasan Baltacı, Kastamonu pastırması ile kimsenin boy ölçüşemeyeceğini söyleyerek, asıl tartışılması gerekenin pastırma fiyatındaki yüksekliğin olduğunu vurguladı. Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu’nun pastırma meselesi için konuştuğu dili ve tavrı eleştiren Milletvekili Hasan Baltacı şunları söyledi; “Kullandığımız dil dışarıdan bakanlara Kastamonu’yu tarif edecek olmalı. Sayın başkan had bildirmek üzerinden bir açıklama yapmış. Sonuçta Kayseri’de bizim ülkemizin bir şehri. Bizim pastırmamızla boy ölçüşebileceklerine kesinlikle inanmıyorum ama kullandığımız dile dikkat edeceğiz. Bizim burada neyi konuşmamız lazım? Pastırmanın kilosu 180-190 lira olmuş. Bunu konuşmamız lazım. Kastamonu’daki evlere giremeyen pastırmanın Türkiye’nin diğer şehirlerindeki evlere girmesi mümkün mü? Bizim bunu konuşmamız lazım. Bu fiyat neden yüksek? Üretici mutsuz, tüketemeyen mutsuzsa biz bunu konuşmalıyız. Bu pastırma her eve girebilirse o zaman Adana’daki vatandaşımız Kastamonu pastırması ile Kayseri pastırması arasındaki farkı öğrenebilir. Hayvan yeminin 130 lira olduğu, kesim fiyatlarının 38 lirada olduğu koşullarda pastırmanın fiyatının düşük olamayacağını biliyorum ama sorumlu siyaset koşulları değiştirecek. Koşullar değişince Edirne’deki vatandaş tadacak ve Kastamonu pastırması Kayseri pastırmasından daha iyi, daha lezzetliymiş diyecek. Biz kim ne derse desin şehrimize yakışanı yapmalıyız.”
“AŞI MESELESİ, MASKE MESELESİNDEN KÖTÜ BİR DURUMA GİDİYOR”
Türkiye’ye Çin’den getirilen ve uygulamaya başlanılan Koronavirüs Sinovac aşıları için de görüşlerini ifade eden Milletvekili Hasan Baltacı; “Hatırlayacak olursak salgının ilk dönemlerinde 1 ay maskeyi kimin dağıtacağını, satacağını tartıştık. Lafa gelince ‘Dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi’ olduğumuzu söyleyeceğiz ama 50 kuruşluk maskeyi vatandaşla buluşturamayacağız. Aralık’ta aşı çalışması başlayacaktı Ocak ayında zor başladı. 50 milyon doz, 30 milyon doz Sağlık Bakanından, bilim kurulundan cumhurbaşkanına birçok açıklama yapıldı. 3 milyon doz aşı geldi ve süreç sağlık çalışanlarından başlatıldı. 14 gün sonra ikinci aşı vurulacaktı, 28 güne çıkartıldı. Son olarak 6 milyon doza yakın aşı geldi. Kastamonu’da da bugüne kadar 15 bine yakın aşılama yapıldı. Yeterli mi? Tabi ki yetersiz. Kastamonu’nun nüfusu 376 bin. Yüzde 5’ini ancak yapmışız. Aşının etkinlik süresi 6 ay. İlk aşıyı vurulan 6 ay içinde tüm herkes aşılanmaz ise bir kez daha risk altına girecek. Aşı meselesi maske meselesinden kötü bir duruma gidiyor. Dünya’da 9 marka aşı var ama biz tek bir aşıya kenetlenmişiz. Bazı ülkeler 4’üncü 5’nci aşıyı planlamış. Biz halen dünyanın en güçlü ülkesiyiz, bizi kıskanıyorlar diyerek 85 yaş üstü nüfusumuzu daha yeni aşılıyoruz. Gönül isterdi ki kendi aşımızı üretelim, aşıyı ihraç edelim. Ama 1928’de kurulan Türkiye’nin ilk ve tek Halk Sağlığı Laboratuvarı olan Dr. R. Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü 2011 yılında AKP kapatmasaydı belki bunu başarabilirdik. Aşıyı bulan bilim inşalarımızı yurtdışına göndermek yerine aşımızı yurt dışına gönderebilirdik. Güçlü bir ülke böyle yapardı” dedi.
“AMBULANS FİLOSUNU GENİŞLETELİM AMA ÖNCE HEKİM SAYIMIZI ARTTIRALIM”
Ambulans miktarının artırılması yerine doktor sayısının artırılması gerektiğinin altını çizen Baltacı; “Sağlık, Kastamonu’da acil müdahale edilmesi gereken bir alan. Ambulanslarımız 2020 yılı itibariyle 7.5 milyon kilometre yol yapmış. Bu sağlık hizmeti yerinde verilmediği anlamına da geliyor. Ambulans filosunu genişletelim tamam ama önce hekim sayımızı, sağlık çalışanı sayısını arttırmamız lazım. Bakanlığın belirlediği son personel dağıtım cetveline göre Kastamonu Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 148 uzman tabibin görev yapması gerekiyor ama bugün Kastamonu Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 35’in üzerinde uzman hekim kadrosunda maalesef doktorumuz yok. İlçelerde de benzer durum söz konusu. Aktif görev yapan tabiplerimizden bazıları Kovid-19’a yakalandığı için, bazıları da diğer çeşitli nedenlerle poliklinik hizmeti veremediği dikkate alındığında vatandaş hekime ulaşmakta, ihtiyacı olan sağlık hizmetini almakta maalesef ciddi bir mağduriyet yaşıyor. Bizim biran önce buraya el atmamız lazım. Hemen yanı başımızdaki Karabük Eğitim Araştırma Hastanesi’nde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı 4 olması gerekiyormuş sadece 1 kadrosu boş. Bizde 4 olması gerekiyormuş 3’ü boş. Bizde 7 kadın doğum uzmanı olması lazım ama 4 kadın doğum uzmanımız var. Karabük’te 7 Kadın Doğum uzmanı olması lazım, 7’si de dolu. Bizim buraya kafa yormamız lazım. Kastamonu Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 10 Anestezi Uzmanı olması lazım ama 5 uzman görev yapıyor. Karabük Eğitim Araştırma Hastanesi’nde de 10 anestezi uzmanı kadrosu var, 10’u da dolu” dedi.
“KİMİ KORUYORSUNUZ, ONLAR KİMİN EŞİ, DOSTU, AKRABASI?”
Sağlıkta bir düzensizliğin ve plansızlığın olduğunu vurgulayan Milletvekili Hasan Baltacı, pandemi sürecinde Kastamonu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Baştabipliği kadrosundaki sağlık çalışanları mazeretine bakılmaksızın, tamamının Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine süresiz olarak görevlendirildiğine dikkat çekti.
Baltacı, bu önemli mücadelede bu görevlendirmeler anlamlı ve kutsal olduğunu söyleyerek şöyle devam etti; “Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nden Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesine görevlendirilen sağlık çalışanlarından 17’si Kastamonu Toplum Sağlık Merkezine çekildi. Bunun akabinde ise 112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde çalışan ve yataklı tedavi tecrübesi olmayan 20 Acil Tıp Teknisyeni jet bir hızla bu 17 kişinin yerine Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne atandı. Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 20 sağlık personeli gerekliyse neden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nden Kastamonu Eğitim Araştırma Hastanesi’ne görevlendirilen yataklı tedavi hizmeti tecrübesi olan sağlık çalışanlarından 17’si Toplum Sağlığı Merkezine çekildi ve yerlerine yataklı tedavi hizmeti tecrübesi olmayan 20 acil tıp teknisyeni görevlendirildi? Kimi koruyorsunuz. Onlar kimin eşidir, dostudur, akrabasıdır?”
“YURTLARDA KALAN SAĞLIK PERSONELİNE SOĞUK YEMEK UYGULAMASI SON BULMALI”
Pandemi sürecinde il merkezinde sağlık ordusunu güçlendirmek adına geçici görev ile il merkezine diğer ilçelerden görevlendirilen personeller ve merkezde ikamet ettiği halde ailelerine hastalığı bulaştırmamak için çeşitli kamu kurum misafirhanelerinde misafir edilen sağlık çalışanlarının halinin içler acısı olduğunu ve bu duruma çok üzüldüğünü belirten Milletvekili Baltacı; “5-6 ayrı misafirhanede konaklatılan sağlık çalışanlarına yemekleri konakladıkları misafirhanelerde taze, sıcak olarak yapılmıyor. Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi yemekhanesinden plastik kaplar içerisinde gönderiliyor. Karayolları, EnerjiSA, DSİ, Öğretmenevi, Polisevi‘ne ulaşana kadar yağı donmuş buz gibi yenmez haldeki yemekler çöpe gidiyor. Hem hastane yemekhanesi zarar ediyor, hem de sağlık çalışanları aç kalıp dışarıdan yemek sipariş etmek zorunda kalıyor ve maddi külfet oluşuyor. Hâlbuki farklı misafirhanelerde konaklatılan sağlık çalışanları sayısı itibarıyla tek bir misafirhane de toplanarak konaklatılmış olsa bu misafirhanenin yemekhanesinden, çamaşırhanesine kadar tüm imkânlarından anlık yararlandırılabilse, sağlık çalışanlarının motivasyonu üst düzeyde tutulabilir ve hak ettikleri değer gösterilmiş olabilir. Bu uygulamaya biran önce son verilmelidir. Kastamonu’da Fizik Tedavi görmek zorunda olan hastalar da mağdur. Tamam, tuvalet ve banyo olmadığı için yataklı tedavi verilmemesini anlıyoruz. Ancak ayaktan tedavi hizmetinin verilmemesini anlayamıyorum” dedi.
“ESNAF; KREDİSİNİ, İŞÇİSİNİN MAAŞINI, VERGİSİNİ, BAĞ-KUR’UNU ÖDEYEMEZ DURUMDA”
Kovid-19 salgın sürecinde esnafın içler acısı bir halde olduğunu ifade eden Baltacı; “Türkiye’de uzun zamandır süregelen bir ekonomik kriz vardı. Salgınla birlikte bu kriz daha da derinleşti. Kısıtlama uygulamalarıyla birlikte esnaf kredisini ödeyemez, yanında çalıştırdığı işçisinin maaşını, vergisini, BAĞ-KUR primini vermez hale geldi. Kısıtlamalara ihtiyaç vardı ama objektif olunması gerekiyordu. Kahvehaneyi kapatıp, AVM’lerin açık kalması objektif miydi? AKP kongrelerinde salonları tıklım tıklım doldurup, halı sahaları, restoranları kapatmak objektif miydi? Kısıtlama yapacaksın ama esnafa da gereken desteği vereceksin. O işyerinde çalışanlara destek vereceksin. AKP ne yaptı? Faizli borç verdi. Salgın nedeniyle zarar gören esnafın 31 Aralık öncesinde kullandıkları kredileri 6 ay ertelediler. Ancak taksitlere bankanın uyguladığı faiz üzerinden faizlendirme yapılacak ve bu da kalan taksitlere eklenecek. Bu mudur destek? Esnaf vergi öderken, BAĞ-KUR öderken, sigortasını öderken gördüğü devleti işler sarpa sardığında maalesef göremedi. 2020 yılında işletmeler zarar etmesine rağmen 2021 yılında 2020 yılına göre yüzde 17 daha fazla vergi toplayacağımız bütçe tüm itirazlarımıza rağmen Meclis’ten geçti. Nasıl toplayacağız bu vergiyi? Esnaf battıktan sonra nasıl olacak bu iş” ifadelerinde bulundu.
“2020 YILINDA KASTAMONU’DA 591 ESNAF SİCİL, 188 ESNAF İSE MESLEK TERKİNİ YAPMIŞ”
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi verilerine göre 2020 yılında 99 bin 588 esnaf kepenk indirdiğini belirten Hasan Baltacı; “Kastamonu’da 2020 yılında 591 esnaf sicil terkin, 188 esnaf ise meslek terkini yapmış. Ocak ayından ise 59 esnaf sicil terkin 21 esnaf ise meslek terkini yapmış. Bu ülke zengin bir ülke. Üretmek isteyen bir ülke. Ürettiğimiz sonucunda elde edilen kazancı doğru paylaşıyor muyuz? Paylaşmıyoruz. Bu süreçte bağış kampanyası düzenlediler. Peki, biz gibi bağış kampanyası düzenleyen başka ülke var mı? Evet var. Irak, Sri Lanka, Lübnan, Güney Afrika ve Senegal! CHP iktidar olsaydı, biz bu ülkeyi yönetiyor olsaydık yükü paylaşırdık. Esnafın üzerindeki stopajı kaldırırdık. Esnafın birikmiş vergi ve SGK prim borçlarının faizleri dondurup borçlarını en az 1 yıl ertelerdik. Esnafa yüzde 50 ve daha fazla ciro kaybına yüzde 3 yerine, gelir kaybına oranla kademeli destek verirdik. BAĞ-KUR borcu olan esnafın borçlarını salgın sonrasına ertelerdik, sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını sağlardık. Esnafın kamu banklarına borçlarını faizsiz olarak ertelerdik. Esnafın özel bankalara borçlarını yapılandırır, faizleri silerdik. Esnafa mutlaka sicil affı çıkartırdık. Kapalı olan lokantalara tedbir uygulayarak HES koduyla girilmesini sağlardık. Devlet bankaları pos cihazlarından komisyon almazdı. Esnafa kamu bankalarınca uzun vadeli faizsiz kredi verirdik. Esnafın iş yerinde kullandığı elektrik, su ve doğalgaz bedellerinden vergi almazdık. Esnafın kendisine ve iş yerine kayıtlı araçlarının akaryakıt bedelinden ÖTV almazdık” dedi.
“CUMHUR İTTİFAKI PINARBAŞI’NDA ESNAFI KORUMUYORSA KASTAMONU DERDİ YOKTUR DEMEKTİR”
Geçtiğimiz günlerde Kastamonu siyaset gündemine bomba gibi düşen Pınarbaşı bildirisi hakkında görüşlerini ifade eden Baltacı; “İl Genel Meclisi’nde Cumhur İttifakı içinde bir tartışma oldu. Daha öncesinde Bozkurt’ta oldu, Doğanyurt’ta oldu, Taşköprü’de oldu, Kastamonu merkezde oldu. Hem ittifak var, hem kıyasıya bir rekabet var. Aslında baktığınızda Cumhur İttifakını bir arada tutan Kastamonu ile ilgili bir değer yok. Millet İttifakı’nın Kastamonu’da ortaklaştığı bir nokta var. Cumhur İttifakı’nı yani Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan’ı en yukarıda bir araya getiren değerler aşağıda kimseyi bir araya getirmiyor. Pınarbaşı’nda bir kanyon var. Orada belediyeye ait işletmeler var. İstiyoruz ki bu işletmelerden Pınarbaşılı esnaf yararlansın. Israrla üç kez ihale yapılıyor. Bu hassasiyete MHP İlçe Başkanı kayıtsız kalmamış ve imza atmış. Bunda ne kötülük var. Hemen neden yukarıdan imza atanları rencide eden açıklamalar yapıyorsunuz? Bu Cumhur İttifakı Pınarbaşı’ndaki kanyon konusunda esnafı korumuyorsa Kastamonu ile ilgili bir derdi yoktur demektir” şeklinde konuştu.
“VARSA YOKSA İTTİFAKI BİR ARADA TUTMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Milletvekili Hasan Baltacı, İl Genel Meclisi’nde geçtiğimiz hafta çıkan tartışmada, MHP Hanönü İGM üyesi Metin Yamalı’nın “Hanönü’nde Cumhur ittifakı bitmiştir” ifadesine atıfta bulunarak; “İGM’de kıyasıya bir tartışma var. Ve ifadeler o kadar kötü ki! Meclis’in başkanı, ‘Benim için Hanönü de Cumhur İttifakı bitmiştir’ diyen Meclis üyesine ‘Çokta erkeklik yapmaya gerek yok’ diyor. Bu Kastamonu’nun dili olamaz. Burada cesareti kastediyorsa bu memleketin kadınları, erkeklerinden daha cesurdur. Bizim övündüğümüz cesaretin sembolü Şerife Bacımız var. Ne erkekliğinden bahsediyorsun? İGM’de Cumhur İttifakı tartışılırken Taşköprü’nün Donalar Köyü’ndeki bir vatandaş, köyde internet çekmediği ve çocukları uzaktan eğitim alamadığı için büyükbaş hayvanlarını satıp Taşköprü’ye yerleşti. Sen önce kendi ittifakını yönet. Daha sonra Kastamonu’yu yönetmeye talip olursunuz” dedi. (Bülten)
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.