Hemen hemen hepimiz görmüşüzdür bir yerlerde resimlerini, “üç maymun”un resminden bahsediyorum. Görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum…
Ben bu resmi hep anladığımız yorumdan farklı bir bakış açısı ile yorumlamadıktan sonra, bu resmi görünce siz de artık belki bu yönde bir düşünce ile yorumlarsınız, farklı bir bakış açısı ile…
Yani bu üç maymun resmi, ‘ben artık insanların hata ve kusurlarımı görmüyorum, çünkü kendi hatalarımı ve kusurlarımı düzeltmek için ona zamanım yok’…
Kötü bir şey duyduğumuzda, dedikodu yapılıyorsa duymazlıktan geliyorum yada duymuyorum.
‘İnsanların kötülüklerini, yanlışlarını söylemiyorum ‘diye düşünürsek bu üç maymunu, nasıl güzel olur değil mi?..
Bizler yetiştirilme tarzı ve inancımız gereği aslında bunun böyle olması gerektiğini biliyoruz ama nedense birçok kişi insanlık erdemi dışında davranıyor maalesef. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diyor. Doğruyu görse de görmemezlikten geliyor, doğruyu duysa da duymazlıktan geliyor, bilse de söylemiyor.
İnsanların hatalarını, kusurlarını görüp etrafa duyurmak, söylemek bir vazifeymiş gibi bahsediyor. Bu tarz insanlar belki de kendi kusur ve hatalarını kapatmak adına sürekli başkalarından bahsediyor.
Bu üç maymun, doğuda yani Japonya’da çok farklı bir şekilde yorumlanmaktadır. Onlar bu üç maymunu ‘şeytanı görmemek, duymamak ve konuşmamak’ anlamında yorumluyorlar. Bu maymunlara Nikki maymunları denilirmiş. Görmezlikten gelenin adı “mizaru”, duymazlıktan gelenin adı “kikazaru” ve ağzını açıp tek kelime etmeyeninki ise “iwazaru” imiş.
Her birinde farklı manaları varmış

mizaru: kötüye bakma (kötüye yüz vermeyen)
kikazaru: kötüyü dinleme (kötü söze kulağını tıkayan)
iwazaru: kötüyü söyleme (kötü konuşmayan)

Japonların inancında da bu üç maymun “iyi bir insan” olabilmek için yapılması gerekenleri gösterir. Bu temel, onların ilkesine göre gözlerini, ağzını ve kulaklarını kapatan maymunlar, bilge olmak için; kötüye bakmamalı, kötü konuşmamalı ve kötüyü dinlememelidirler.
Şimdi gelin hep beraber bu üç maymunun hakkını verelim ne dersiniz?