Hep şikâyet eder dururuz.. Efendim çöp kutusu dururken elimizdeki çöpü kutuya değil de, neden yanına atıp gideriz? Hem asansörde sigara içer, hem de içtiğimiz sigaranın izmaritini dışarı bari atmak yerine, neden asansör kabinine atar gideriz? Boşa akanı kapatmak, boşa yananın düğmesine basmak çok mu zor? Piknik yapmak üzere gittiğimiz o güzelim ormanlarımızı neden çöp yuvasına dönüştürürüz? Müziği sonuna kadar açıp çevremizdekileri rahatsız etmekten nasıl bir haz duyuyoruz? Herhangi bir hizmet ya da ürün almak üzere sıraya girmiş insanların önüne geçme açgözlülüğünü neden halâ açıkgözlülük sanıyoruz? En küçük tartışmalar bile neden bir anda kanlı bıçaklı kavgalara dönüşebiliyor? Çalışkan olmayı ineklemek diye tiye alan öğrenciler bizden başka hangi ülkede vardır acaba? Büyüklere yer ve yol vermek çok mu zor? Özür dilerim demek ayıp bir şey mi?
Bu soruları çoğaltmak elbette mümkündür. Ama çok soru, çok sorun demektir. Bize düşen sorun değil çözüm üretmektir.
B.S.G.Ç.G. bu formülü her zaman hatırlamaya çalışalım: Bana Sorun Getirme Çözüm Getir.
İNSAN IQDAN İBARET DEĞİLDİR
IQ bilindiği gibi bir zeka değerlendirme sistemidir/testidir. Sorular daha çok sayı dizilimleri ve şekil kombinasyonlarından oluşur ve insanın daha çok sayısal ve işlemci zekasını ölçer ki, bunun bile yüzde yüz bilimsel sonuç vermediği ifade edilir. Kaldı ki sonuç doğru olsa bile bu ölçüm insanın sadece bir yönünü (işlemci, sayısal) ifade eder ve insanın ruhsal, zihinsel ve psikolojik yönünü ve yapısını tam ve bütüncül olarak ortaya koymaktan uzaktır.
Son yıllarda yapılan araştırmalar IQ zekası çok yüksek olmasına rağmen, hayatta başarılı olamayan, başarılı olsa bile sosyal ya da aile hayatında uyum zorlukları çeken, bunalıma giren; kısacası MUTLU OLAMAYAN insanların var olduğunu göstermiştir. Bunun da ötesinde topluma ve çevresine zararlı, hatta hırsız ve katil tipler yüksek IQlu olabilmektedirler.
IQ zeka elbette önemlidir, ancak insanın daha çok ÖĞRENMESİNİ, bilgi edinmesini sağlayan zihinsel ve beyinsel bir kuvvedir. Oysa ki olumlu davranışlar geliştirmede ve iyi alışkanlıklar edinmede BİLMEK tek başına yeterli değildir. Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu bildiğimiz halde onu içmeye devam edebiliyoruz. Başarı için çalışmanın şart olduğunu bildiğimiz halde, çoğu zaman tembellikten kurtulamıyoruz
İşte bilim adamları, özellikle de psikologlar son yıllarda insanın IQ zekadan farklı olan başka yönlerini de keşfetmeğe çalışıyorlar. Bazıları EQ (duygusal zeka), bazıları da SQ (ruhsal zeka) üzerinde yoğunlaşarak insanı çok yönlü olarak tanımaya çalışıyorlar. Bunlara ilave olarak çoklu zeka kuramını savunanlar da, insandaki farklı ve baskın yetenekleri ortaya koyarak, bireysel özellikleri öne çıkaran eğitim- öğretim metodlarını geliştirmeye çalışmaktadır.
Uzun yıllar IQ merkezli çalışan pedagoglar, insanın daha çok öğrenme ve bilgi edinme kapasitesini geliştirmeye çalışarak onun duygusal ve ruhsal yönünü ihmal ettiler ve bu durum insanın EĞİTİMİ noktasında bir takım eksikler ve aksaklıkların ortaya çıkmasına neden oldu.
EĞİTİM, insanı olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan arındırma, ona olumlu/istendik davranışlar edindirme ve geliştirme sürecidir. Biz bu süreci geçmişte maalesef iyi değerlendiremediğimiz için, eğitim sistemimiz sıra, saygı bilmeyen bir neslin ortaya çıkmasına neden oldu. Bunun geç de olsa farkına varıldı sanıyorum.
Çok geçmeden gerekli tedbirler alınıp bireyi ruh, akıl ve beden olarak bir bütün halinde ele alıp kendi öz değerlerimizle barışık bir tarzda yetiştirmeyi amaçlayan bir anlayışla özlenen nesil yetişir/yetiştirilir diye ümit ediyoruz. Bu konuda yapılan ferdî ya da cemaatlerin yaptığı gayretli çalışmalar elbetteki takdire şayandır. Ancak meselenin bir devlet politikası olarak ele alınıp topyekün bir eğitim seferberliğine dönüştürülmesi ve hiç kimsenin ihmal edilmeden ve ötekileştirilmeden bu çalışmaların yapılması noktasında hassasiyet gösterilmelidir diye düşünüyorum.
BİLGİ HAYATA GEÇİRİLMELİ/YAŞANMALI
Yaşanmayan bilgi, doğru ile yanlış arasında bir yerdedir. Evet 1200lü yıllarda yaşayan ve robotik bilimin babası sayılan el-Cezerî bir bilginin doğruluğunu, onun uygulanabilir/yaşanabilir olmasına bağlıyor. Bu sözün daha çok teknik bilgiler için söylenmiş olduğunu varsaysak bile, diğer alanlar (sosyal, siyasî, ahlâkî) için de genelleme yapmamız, en azından bir çıkış noktası olarak kabul etmemiz mümkündür.
Yüce Kitabımız Kurân-ı Kerîmde ısrarla söylediklerimizi yapmamız üzerinde durulmaktadır.
Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap nedenidir.” (Saf, 2-3)
“(Ey insanlar!) İnsanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyorsunuz?” (Bakara,44)
Eğitim konusunda en etkili olmanın yolu sanırım model insan olabilmekten geçiyor. Söylemi ile eylemi çelişmeyen, dediğini önce kendisi yapan ve yaşayan, özü-sözü bir anne-baba ve öğretmen olabilmek iyi insan yetiştirmenin en önemli şartını yerine getirmektir diye düşünüyorum.
Yüzyıllar boyu insanımıza örneklik ve önderlik yapmış Yunusların, Mevlânaların, Şeyh Şaban-ı Velîlerin, Ah-i Evranların,.. etkili ve başarılı olmalarındaki sır da bu olsa gerek.
Bir AH-İ EVRANı düşünelim. Yüzyıllar önce meslekî eğitimin temellerini atmış adeta. Toplumsal hayatta, usta-çırak sistemiyle her ferde bir meslek kazandırma amacının yanında, o kişinin aynı zamanda dürüst bir işadamı, eline, beline, diline sahip ahlâklı bir birey, kapısı, sofrası ve alnı her zaman açık cömert, fedakâr ve onurlu bir insan olarak da yetiştirilmesi hedeflenmiş. Böylelikle açgöz, israfçı ve dünyagöz insan tipi yerine, çalışkan ama kanaatkâr, kul/insan hakkı gözeten ve sadece dünyası için değil ahiret hayatına da azık hazırlayan insan tipini yetiştirmeye çalışmıştır.
Dün olduğu gibi, bugün de ve yarın da bu değerleri korumaya, yaşamaya ve yaşatmaya çok ihtiyacımız var. İdeal toplum arıyorsak, öncelikle ideal insanı yetiştirmek zorundayız. Sözlerimi söz ustasının sözleriyle sonlandırmak istiyorum
Okudum, bildim deme, çok taat kıldım deme!
Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir. (Yunus EMRE)
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.