Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu zamanda, hususan bu sıralarda, Risale-i Nurun şakirtleri tam bir metanet ve tesanüt ve dikkat etmeye muhtaçtırlar. Lillâhilhamd, Isparta ve havalisi kahramanları demir gibi bir metanet göstermesiyle, başka yerlere de hüsn-ü misal oldu.
Ey Hüsrev! Tesirli ve güzel mektubunu aldım. Vazifenin başına geçmen bizi fevkalâde mesrur etti. Binler safalarla geldin. Sen, bu bir buçuk sene maddî kalemin işlemediğinden merak etme. Senin yerine ve kerametli kaleminin yâdigârı olan Mucizat-ı Ahmediyenin biri vilâyât-ı şarkiyede faal bir şekilde geziyor. Diğer son yazdığın nüsha da, İstanbulda, senin yerinde çalışıp, inşaallah fetihler yapar. Senin yazdığın mucizeli iki Kurân-ı Azîmüşşânın bu havalide, hususan Ramazan-ı Şerifte sana kazandırdıkları sevapları ve tahsin ve tebriklerini, inşaallah yakında baskıya girmesiyle âlem-i İslâmdan senin ruhuna yağacak rahmet dualarını düşün, Allaha şükret.
Hâfız Alinin mektubunda, İslâmköyündeki hocalara muhabbete ve dostluğa karar vermesi bizi memnun eyledi. Evet, İslâmköyü, nasıl ki Risale-i Nura pek ziyade alâkadarlıkta imtiyaz ve sebkat kazanmış; öyle de, ben orada iken, sair hocalara nispeten İslâmköyü hocaları dahi daha ziyade insaflı ve Risale-i Nuru takdir ettiklerini gördüğümden, bu havalideki hocaların lâkaytlıklarına karşı onları hüsn-ü misal gösteriyorum. İnşaallah onlardan zarar gelmez. Ben İslâmköyünü, Nurs köyü gibi biliyorum; o hocalara da akrabam nazarıyla bakıyorum, onlara da selâm ediyorum. Evet, onların insafı ve Risale-i Nura karşı dostluklarıyla, Nur fabrikası o köyde dağdağasız teessüs etti tahmin ediyorum.
Ey Sabri kardeş! Başın sağ olsun. Cenâb-ı Hak, o validemizi mağfiret eylesin, âmin. Benim, karabet-i nesebiyeyi ihsas eden parmaklarındaki nişan ve bu yedi sekiz sene Abdülmecidden daha hararetli faalâne kardeşlik vazifesini yaptığınızdan, elbette senin merhume validen benim de validemdir. Onu da, validem yanına mânevî kazançlarıma ve dualarıma hissedar ediyorum. Cenâb-ı Hak sana, sabr-ı cemîl ihsan ve o merhumeyi de garik-ı rahmet eylesin. Âmin.
Kardeşiniz
Said Nursî
Üstad hazretleri, bu hizmete gönül verenlerin tam bir metanet, tesanüd ve dikkatli olmaya muhtaç olduklarını söyleyerek mektubuna başlıyor.
Daha sonra bir buçuk sene kadar Risale-i Nur yazmayı bırakan Hüsrev Altınbaşaka sözü getirip, ona Bu kadar zamandır nerelerdeydin diyerek itap ve sitemde bulunmayıp takdir ve teşvik edici sözlerle adeta bağrına basıyor. Yani gelmeler alkışlanıyor ama gitmelerden hiç bahsedilmiyor.
İslamköydeki hocaların, Risale-i Nurların önemini anlamaya başlamalarını sevinçle ifade eden Üstad hazretleri, Kastamonu ve civardaki hocaların ise Risale-i Nurlara karşı lakaydiliklerini dile getiriyor ve oradakilerin buradakilere inşallah hüsn-ü misal olduğunu söylüyor.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.