Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvelâ: Seksen küsur sene bir ömr-ü mânevîyi sizlere kazandıracak olan şuhur-u selâse-i mübarekeyi ve bilhassa bu geceki leyle-i Regaibi tebrik ediyoruz. Sizin beraatiniz ve mânen galebeniz zâlimleri şaşırttı. Cepheyi burada değiştirdiler. Düşmanâne taarruzdan vazgeçip, dostâne hulûl edip, has talebeleri Risale i Nurun hizmetinden geri bırakmak için memuriyet gibi bir meşgale buluyorlar, veya terfian işi çok diğer bir memuriyete veya diğer bir meşgaleyi buluyorlar. Burada, o neviden çok vakıalar var. Bu taarruz, bir cihette daha zararlı görünüyor.
Saniyen: Burada, Lise mektebine tesirli bir nur girdi. O da Otuz İkinci Sözün Birinci Mevkıfı, Otuzuncu Lemanın ism-i Adl ve Hakem Nükteleri, Tabiat Leması hâtimesine kadar, Âyetül-Kübrânın, Evet, bu dünya memleketine ve misafirhanesine giren herbir misafir… diye başlayan Birinci Makamın başından ilham, vahiy mertebeleri hariç kalıp, tâ On Sekizinci Mertebe olan kâinatın hudus hakikatı, tâ imkâna kadar, yeni hurufla, bir ihtar-ı mânevîyle izin verdik. Daktilo (el makinası) ile kendilerine yazdılar. Siz de bu dört parçayı birden cilt yapıp yeni hurufla ehl-i inkâra on ikilik top güllesi gibi atabilirsiniz. Fakat yirmi sene evvelki Türkçe ile şimdiki Türkçe farklı olduğundan, yeni Türkçe için bazı kelimat-ı Arabiyede tasarruf edildi. Siz de öyle yapabilirsiniz. Risale-i Nur yirmi sene evvelki Türkçe ile konuşur. O zamanı görmeyen gençlere teshilat (kolaylık) olması için bazı tabiratı değiştirirseniz iyi olur.
Ben, bu sene çok zaif ve ihtiyar ve âciz bir halde bulunduğumdan, genç kardeşlerimden mânevî muavenetlerini bu mübarek şuhur-u selâsede rica ediyorum. Herbirisine birer birer selâm ve dâreynde selâmetlerine dua ediyoruz.
Bu havalideki talebeler namına da selam ve dua ediyoruz.
Said Nursî
***
Risale-i Nurlar belli bir zamana kadar Osmanlıca olarak yazıldı ve çoğaltıldı ki hala daha Osmanlıca olarak yazıp çoğaltanlar bulunmaktadır. Bu durum aynı zamanda dilimizi ve İslamî alt yapılı yazımızı muhafaza etmek için bir esas olarak da kabul edildi. Fakat belli bir dönemden sonra Risaleleri okuyup yazacaklar çok azaldı. Bundan dolayı istifade imkanlarının açılması ve çoğalması için Risalelerin yeni harflerle yazılmasına izin verildi.
İlerleyen zamanlarda Üstadın da mektupta bahsettiği gibi Risaleler yirmi yıl önceki Türkçe ile konuştuğu için daha anlaşılır kelimelerin kullanılmasına izin verildi. Aslında Risale-i Nurlarda kullanılan kelimeler olgun Türkçenin gelişmiş kelimeleriydi ama büyük yozlaşma ve öztürkçe hevesiyle kullanılan uydurukça kelimeler dili, dilin müzikal yapısını bozduğu için gençler Risaleleri anlamakta çok zorluk çekiyorlardı. Bu sebeplerden dolayı Risalelerin sadeleştirilmesi büyük bir ihtiyaç olarak ortaya çıktı. Son dönemlerde bu önemli ihtiyaç bazı yayınevleri tarafından giderilmeye çalışılmaktadır. İnşallah bu çalışmalar, yeni neslimizin de Risale-i Nurlardan istifadesi ve istifazesi için hayra vesile olacaktır. Bununla birlikte Risalelerin asılları orijinal halleriyle her zaman istifadeye açıktır.
***
Not:Bu yazımda Abdullah Aymaz Hocanın Kastamonu Lahikası Üzerine isimli kitabından istifade ettim.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.