Birçok insan kendi bedeni ile barışık değil. Peki ya siz vücudunuz hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendinizi beğeniyor musunuz, yoksa hep bir kusur arayanlardan mısınız? Fiziksel bir engeliniz ya da bir hastalığınız var mı?
Önemli olan başkalarının sizi nasıl gördüğü, dış görünüşünüz birinci önceliğiniz mi olmalı ya da sizin kendi dış görünüşünüz hakkındaki kendi düşünceleriniz olumlu mu, ne hissediyoruz? Kendinizle barışık mısınız?
Bazen birçok kişi, sizin şişman olduğunuzu söyler ama siz buna hiç aldırış etmezsiniz, ideal bir kiloda olduğunuzu düşünebilirken… Bir başkası boyu ve yaşına göre sağlık standartlarının belki altında veya sınırında olan bir kişi kendini kilolu görebilir. Yani insan kendi ile barışık değilse kendini sevmesi biraz zorlaşıyor mu acaba ne dersiniz?
Özellikle ergenlik dönemindeki gençler, sürekli olarak kendileri ile uğraşabiliyorlar. Yüzlerinde çıkan bir sivilce insanların odak noktası imiş gibi düşünen gençlerin bu süreçte özgüven ile ilgili sorun yaşıyorlar.
Böyle bir durumda değiştirebileceğiniz veya kontrol edebileceğimiz şeylere sinirlenmek, üzülmek yerine ‘nasıl olsun isterdin’ diye sorarak çözüm yolu için ilk adımı atılabiliriz.
Mesela sivilceler için sabun ile yıkamak, limon sürmek ya da fazla kiloları varsa, spor yapmak, yüzmek… Tabi bunun tercihini kişinin kendine bırakmak önemli. Çünkü çocuklara, gençlere dayatma ile bir şey yaptırmak, istenilen sonucu almayı engeller. Bunun dışındaki sebeplerde yani elimizde olmayan değiştiremeyeceğimiz bir durum olabilir. Boy uzunluğundan rahatsız olabilir veya boy kısalığından, el ve ayak büyüklüğü gibi durumlarda da ya kişi bu durumunu kabullenmeli ve onunla barışabilmeli ya da üzülmek yerine bu durumu ile eğlenebilmeli.
Kel bir adam saçları döküldüğü için her yöntemi dener, saç ektirir, peruk takar olmaz. Ve şöyle bir karar alır. ‘Bu yaşantımı olumsuz yönde etkileyecek ya da kelliği kabul edip ve öyle yaşayacağım’ diyor. Sonunda peruğu atıyor ve hiç olmadığı kadar özgür olduğunu söylüyor.
İnsan, bedeninde eleştirecek şeyler aramak yerine belki de her bir uzvunun ne kadar mükemmel bir şekilde çalıştığını düşünüp şükretse, her güneş doğduğunda uyandığımıza, herhangi bir yerinde acı ve sancının olmadığına, bu günde sevdiklerini, görebilmenin, duyabilmenin, ya da onlara dokunmanın, farkındalığı ile bize sunulan milyarlarca nimeti idrak edip ‘bize emanet edilen bu beden, şimdiye kadar bana çok hizmet etti’ deyip şükretmek ne kadar da güzel olur değil mi?..
Belki bu beden size bu kadar sağlıklı da verilmeyebilirdi. Aynanın karşısına geçip her bir uzvumuza, ayrı ayrı teşekkür ve Yaradan’a şükürler edip bakış açılarımızı değiştirmeye var mısınız?
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.