Türkiye’nin Çin’den sipariş ettiği Sinovac aşıları geçtiğimiz yıl Aralık ayında Türkiye’ye getirildi. Söz konusu aşılar, rötarlı bir şekilde Türkiye’ye gelmiş olsa da en nihayetinde geldi. 14 günlük test sürecinin ardından dağıtımı gerçekleştirilen Sinovac aşısı, Kastamonu’ya da geçtiğimiz günlerde ulaştı. Aşılar, Kastamonu’ya getirilmesinin ardından İl Sağlık Müdürlüğü deposunda kolluk kuvvetleri denetiminde tutuldu.
Yetkililer tarafından Kastamonu’ya getirilen aşıların ilk etapta yalnızca sağlık personellerine yetecek miktarda olduğu da öğrenildi. Kastamonu genelinde Vali Avni Çakır’ın dediğine göre 5 bin civarında sağlık çalışanı mevcut. Yine açıklamalarına binaen 15 günlük bir sürenin ardından 65 yaş üstü vatandaşlara da uygulama yapılmaya başlanacak. Hastanedeki genel tutumu yansıtmam gerekirse, herkeste bir heyecan vardı. Yüzlerde endişe de görmedim değil ama tek kurtuluş ve çıkış yolu olarak bu aşı görüldüğü için sağlık personeli ‘hayırlı olsun’ diyor. Bu arada aşının yapılma aşamasında da bulunduğum için ifade edilenlere göre aşı hissedilmiyor. Yani aşıdan sonra bir yanma durumu yaşanmıyor.
Son zamanlarda o kadar bıkkınlık oluşturdu ki bu koronavirüs belası, her birimiz artık bu siyah tünelin ucundaki ışığı görmeye hevesli durumdayız. Şu an itibariyle de bu ışığı Sinovac aşısı saçıyor. Çaresiz tek çıkış yolumuz, Sinovac’tan geçiyor. Benim görüşüme gelince, açıkçası milli bir aşı üretilene kadar aşı olmak istemiyorum. Her ne kadar uzmanlarca uygun görülmüş olsa da bu beni biraz ürkütüyor. Ancak olur da mecbur kalırsak elbette yaptırırım.
Bakmayın böyle söylediğime sanki ‘Gelin; gazeteciler, basın mensupları! Sizlere de vuracağız’ diyorlar da ben kaçıyormuşum gibi oldu, ama tabi ki böyle bir durum yok. Henüz piyasada biz yokuz. Aslında sağlık personellerinin akabinde önceliğin tanınması gereken meslek gruplarından biri de biz basın mensupları olması gerekirdi. Sürekli insanlarla iç içe bulunan ve kamuoyuna doğru haber verme endişesiyle her türlü ortama giren biz basın mensuplarına da bir öncelik tanınmalıydı. Ancak her zaman olduğu gibi yine ‘Biz söyleyip biz dinliyoruz.’ Bunu da ayrı bir sitem olarak buraya not düşmekte fayda var.
Evet, aşı noktasında çoğu kimse tedirgin ancak şuan için tek çıkış yolumuz bu aşılar. Sağlık Bakanı ve diğer sağlık personellerinin de ifade ettiği ölçüde bu durum her ne kadar tedirgin etse de aşı olmalıyız. İlk sıralarda olan sağlık çalışanı akabinde 65 yaş üstü ve peşinden de kronik rahatsızlığı bulunan kişiler geliyor. Umarız bu 2020 yılında başlayan felaketin sonu aşılarla beraber bu yıl son bulur. Her birimizin hatıralarında derin bir yara izi bırakan bu yıllar, ilerleyen zamanlarda hüzünle anlatılacak. Bir tarihin yaşandığı unutulmamalı. Ve bizler bu tarihin satır başlarını bu devirde kaleme alanlar olarak,her daim kaybettiklerimizle beraber, bu acı hatıraları en içimizden hissederek anlatmayı sürdüreceğiz. Özellikle de hayatlarını bu süreçte kaybeden sağlık personellerini büyük bir minnetle her daim yâd edeceğiz. Allah her birinden razı olsun ve bu günler tekrar yaşanmamak üzere bitsin. Sağlıklı, huzurlu ve güzel günlere…
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.