(16 MAYIS 2016)
Yıllardır Kastamonu’nun yeterince tanıtılamadığı, turizm adına büyük bir ‘hazine’ye sahip olmasına karşın, o hazinenin bir kuruşundan dahi faydalanamadığı konuşulur durur. Ancak sadece konuşulur dururdu. Koca koca adamlar bir araya gelir, ‘Kastamonu’nun kurtuluşu turizmdir, ama yeterince tanıtmamız gerek? deyip bir kenara çekilir, ne bir çözüm önerisi ne de tanıtım için bir yol haritası sunulmazdı.
Evet; turizm vilayetiyiz, her türlü imkanımız var. Yaratan, öyle bir coğrafyaya koymuş ki bu vilayeti, hem bir cennet, hem de ‘aklı koltuğundan başkasına çalışmayan? yöneticiler sayesinde bir cehennem olmuş. Yıllarca turizm deyip uyutmuşlar bu şehri. Lakin son yıllarda rüzgar akıldan, istişareden yöne esmeye başladı. ?Tanıtım olursa, turizm de olur, ekonomik gelişim de?? diyen yöneticilerle tanıştı Kastamonu.
?Herşeyi özel sektörün üzerine yıkalım, batarsa batar, çıkarsa çıkarız? zihniyetinin yerine, ?önce devlet, önce kurumlar birşeyler yapacak ki, özel sektörde peşinden gelecek? düşüncesi aldı, çok şükür.
Bunun en bariz örneğini son birkaç ay içerisinde yapılan Ankara ve İstanbul Kastamonu Günleri?nde görme fırsatı bulduk. Belediye Başkanı Tahsin Babaş?ın tanıtım için çok önemli araç olarak tanımladığı bu ?günler? geçtiğimiz yıllardaki ?panayırlar?ın aksine hem ilimizden katılan esnafın, hem de bu büyük şehirlerde yaşayan gurbetçilerimizin yüzünü güldürdü. Babaş, ?Madem gözden de gönülden de ırağız, madem siz Kastamonu?ya gelmiyorsunuz, Kastamonu?yu biz sizin ayağınıza getirelim? mantığıyla elini taşın altına koydu. Herkesin o çok eleştirdiği, organizasyon sıkıntılarıyla dolu Bursa Günleri?nin ardından Ankara?da bu yıl 12?ncisi, İstanbul?da ise 9?uncusu gerçekleştirilen Kastamonu Günleri, adeta sıfırdan başlamış ve gerçek manasını bulmuş oldu. Geçmiş yıllarda örneğini çok gördük; tasını tarağını toplayıp, üç kuruş para kazanmak ve memleketin tanıtımına bir nebze olsun katkı sunmak için yüzlerce kilometre yol tepen esnafa yardımcı olmak bir kenara dursun, 5-10 liranın dahi hesabını yapıp, söke söke stant kiralarını alan zihniyet yüzünden, katılan esnaf sayısı her geçen yıl biraz daha azalmıştı. Hatta stantların yarısı Kastamonu ile uzaktan yakından ilgisi olmayanlar tarafından işgal ediliyordu.
Ankara?nın ardından İstanbul Günleri?nde de gördük ki, pekala esnafın tüm yükü sırtlanıp ?siz sadece memleketi adam gibi tanıtın? denilebiliyormuş. Gördük ki, üç kuruşa tamah etmeden, stant kirası almadan ve hatta esnafın tüm nakliyesini de üstlenerek bu iş çok basit çözülebiliyormuş. Elbette yapılan her işin, her etkinliğin kurumlara bir maliyeti olacaktır. Fakat hedefi ?sadece tanıtım? olan bir oluşuma harcanan paranın kat kat fazlasının geri döneceğini hesap etmek için de âlim olmaya gerek yok.
İstanbul Kastamonu Günleri bu yıl Feshane dışında ilk kez farklı bir mekanda Bakırköy Botanik Park?ta 9?uncu kez kapılarını açtı. 12 Mayıs?ta açılışı yapılan etkinlikler dün sona erdi. Geçtiğimiz 8 yılda yapılan etkinliklerin ne Kastamonu?ya ne de İstanbul?daki hemşerilerimize bekleneni sunamadığı aşikar. Çünkü bugüne kadar sadece ?ben yaptım oldu? mantığıyla düzenlenmişti.
Memleketimizin etinden sütüne, etli ekmeğinden bandumasına, pastırmasından sarı yazmasına, kuyu kebabından siyez bulguruna kadar hemen herşeyi, gurbetle sıla arasında köprü vazifesi gören ?yüzde 100 yerli? esnafımız tarafından İstanbul?a taşındı. Burada en büyük emek ve takdir sahibi elbette Belediye Başkanı Tahsin Babaş. Dile kolay, 200?ün üzerinde esnafı yüzlerce kilometre uzağa taşıyıp, İstanbul?un göbeğinde, tamamen belediye imkanlarıyla 210 stant kurup memleketin varını yoğunu tanıtmak her babayiğidin harcı değil.
Demek ki, yıllardır aranan; ne bürokrat kafası, ne de üç-beş kişinin bir araya gelip etkinlik adı altında şov yapmasıymış. Aranan tek şey, birinin çıkıp liderlik yaparak ?neden olmasın? demesiymiş. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu işler tek bir kişinin ve kurumun üzerine yıkılmaz, çok daha ?memleket yararına? bir hal alır.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.