‘Milli bilinç her kilidin anahtarıdır’
Üniversitedeki ‘Milli Mücadele’ panelinde konuşan TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu;
‘Milli bilinç her kilidin anahtarıdır’
TBB Başkanı Feyzioğlu:
Tarihinin yanlışından ders almayan doğrusunu yapamaz, tarihinin doğrusundan ders almayan yanlışa sevk edilir. Geleceği birlikte inşa etme kararlılığını her sabah gün doğarken imanla yürekten tekrarlamak işte bu millî bilinçtir.
>Belediye Başkanı Vidinlioğlu:
“Ortak ideallerde buluşmamız lazım ki birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Bir, diri olursak üstünden gelemeyeceğimiz hiçbir güç yok. Kan kussak, kızılcık şerbeti içtik deriz. Soğan ekmek yeriz ve istikbalimizden ödün veremeyiz”
>Baro Başkanı Demir:
“Din kurumunu alet olarak kullanan, adını anmak dahi istemediğim cemaat-terörist başının vatan sathında yapılanmasına engel olunamaması da önemli bir milli mücadele zafiyeti olarak tarihe geçmiştir.”
>KÜ Rektörü Topal:
“Kastamonu Milli Mücadele döneminde önemli bir merkez konumunda olmuştur. İstiklal Savaşı sırasında İnebolu-Kastamonu-Ankara hattı önem kazanmış, İnebolu, Ankara’nın denize açılan kapısı olmuştur.”
KASTAMONU Üniversitesi (KÜ) Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi Konferans Salonunda düzenlenen ‘Milli Mücadelenin 100. Yılı, Kastamonu ve İstiklal Yolu’ paneline konuşmacı olarak katılan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Bugün ihtiyacımız olan en az öğretim kadar eğitimdir. Bu eğitim milli olmalıdır. Çünkü tarihini bilmeyen tarihinin iyisini tekerrür ettiremez kötüsünü ise tekrar tekrar yaşar” dedi.
Panele, TBB Başkanı Feyzioğlu’nun yanısıra, Belediye Başkanı Rahmi Falip Vidinlioğlu, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Baro Başkanı Av. Özgür Demir, davetliler ve öğrenciler katıldı.
DEMİR; “TERÖR DESTEKLEYİCİLERİNİN TÜRKİYE’YE İNSAN HAKLARI DERSİ VERMESİ ÇELİŞKİDİR”
Panelde açılış konuşmasını yapan Kastamonu Barosu Başkanı Av. Özgür Demir, Kastamonu insanı olarak günümüzde dahi geçilmesi güç İstiklal Yolunu kağnıyla kat eden Şerife Bacı’nın bıraktığı Milli Mücadele mirasına sahip çıkmaya ve senatolarında asılsız iddiaları kaşıyan haydutlarla sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, diplomatik ve konvansiyonel savaşların silahlarla yapılan savaşlar kadar can alıcı hale geldiği günümüzde milli mücadelenin her sahada verilmesinin zorunlu olduğunu dile getirdi.
Demir, tarihleri soykırımla dolu ve güncel uygulamalarında da PKK terörünü destekleyen ülkelerin Türkiye’ye insan hakları dersi vermesinin ciddi bir çelişki olduğunu vurgulayarak konuşmasını şu sözlerle devam ettirdi; “Silah satamadığı için ülkemizi tehdit eden ve yaptırım uygulamaya çalışan Amerika ve benzeri yayılmacı güçlerin tarihten silineceği, hümanizmin merkezi Anadolu’yu yurt edinen Türk Milletinin ilelebet devlet halinde var olacağı açıktır. Kaldı ki ekonomik yaptırımların, tarihi kahramanlıklarla dolu Türk toplumunun süngüsünü düşüremeyeceği bilinen bir gerçektir. Bazı lobilerin tarihsel gerçeklere dayanmayan ve ispattan uzak etkileri altında kalan ABD’nin 1915 olayları ile ilgili düştüğü yanlıştan derhal dönmesi ve ülkemizi tehdit etmekten vazgeçmesi gereklidir. Türkiye düşmanlığını karar organına taşıyan bir ülkeye ait askeri üslerin ülkemizdeki varlığının egemenlik hakkı temelinde yeniden gözden geçirilmesi ve bu konuda uluslararası hukuktaki mütekabiliyet ilkesinin işletilmesi gerektiği kanısındayım. Ülkemizin maruz kaldığı muamelenin tavizler silsilesinin bir ürünü olduğu da gözetildiğinde egemenlik hakkına aykırı her türlü tavize son verilmesinin de milli mücadelenin bir unsuru olduğu açıktır.”
“KİRLİ SİYASAL AMAÇLAR, ER YA DA GEÇ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYACAKTIR”
Tarihsel ve siyasal çatışmadan tarihsel gerçeklerin galip çıkacağını ve kirli siyasal amaçların er ya da geç hayal kırıklığına uğrayacağını rahatlıkla ifade edebileceklerini belirten Demir; “Bu alandaki milli mücadelenin uzunca süre devam edeceği; ancak mücadelenin galibinin 100 yıl önce de olduğu gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine bağlı Türkiye Cumhuriyeti olacağına inancımız tamdır. Diğer taraftan Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadeleye ışık tutan ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh, bütün vatandır’ felsefesinin günümüzde önemini bir kez daha hissettirdiğini acı tecrübelerle anladık. Din kurumunu alet olarak kullanan, adını anmak dahi istemediğim cemaat-terörist başının vatan sathında yapılanmasına engel olunamaması da önemli bir milli mücadele zafiyeti olarak tarihe geçmiştir. Aynı zafiyetlerin yeniden yaşanmaması için vatan sathında yine Atatürk’ün ‘Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır’ sözünden çıkılmaması hayati öneme sahiptir. Bilim adamı, gazeteci ve araştırmacıların suikastlarla ülkemizden koparıldığı ve bu itibarla ülkenin yerinde saymasına neden olunduğu ve bu suikastçıların biraz önce ele aldığım yapılanmalardan güç aldığı da acı bir gerçektir” şeklinde konuştu.
TOPAL; “ÜNİVERSİTEMİZİN ÇARŞISNIA İSTİKLAL YOLU ÇARŞISI ADINI VERDİK”
KÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ise, Milli Mücadele döneminin Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, Türk tarihinin en önemli dönemlerinden birisi olduğunu söyleyerek; “İstiklal Savaşı; ‘Hakimiyet bila kayd-u şart milletindir’ ve tam bağımsızlık temel prensibi ve düsturuyla gerçekleştirildi. Bu prensiplerle Milli Mücadele sonrasında kurulan yeni devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve TBMM’nin kurumsal yapısı ve felsefesi de ortaya kondu. Kastamonu da Milli Mücadele döneminde lojistik ve ikmal bakımından önemli bir merkez konumunda olmuştur. İstiklal Savaşı sırasında İnebolu-Kastamonu-Ankara hattı önem kazanmış, İnebolu, Ankara’nın denize açılan kapısı olmuştur. ‘İstiklal Yolu’ olarak isimlendirilen bu güzergâh, bugün kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. En güvenli limanlardan birisi olan İnebolu Limanı’ndan başlamak üzere bu yoldan cepheye sevk edilmiştir. Bu tarihi yol, üniversitemizin içinden geçmektedir. Bunu hatırlatmak amacıyla Milli Mücadelenin 100’üncü yılına atfen yüzüncü yıla armağan olarak üniversitemiz çarşısına ‘İstiklal Yolu Çarşısı’ ismini verdik” dedi.
VİDİNLİOĞLU; “BİR, DİRİ OLURSAK ÜSTÜNDEN GELEMEYECEĞİMİZ HİÇBİR GÜÇ YOK”
Kastamonu’nun İstiklal Mücadelesinde çok önemli bir yeri olduğunu hatırlatan Belediye Başkanı R. Galip Vidinlioğlu da; “Bu yerin daha da tanınır hale gelmesi lazım. Kastamonu’muz özellikle bazı tanıtımlarda çok geride, bu tarz etkinlikler bu açıdan çok önemli. Sadece İstiklal Mücadelesindeki yerimiz değil, turizm şehri olma iddiamız var. Bununla ilgili de çok fazla aldığımız yol yok. Şehrin genel problemleriyle ilgili ortak aklın olması ve konsensüs sağladıktan sonra yürümemiz lazım. Özellikle gençlerimiz açısından bu panel çok önemli. İstiklal Mücadelesinde Kastamonu’nun o kadar yeri var ki, İstiklal Marşı’nın okunması, Açıksöz Gazetesi’nde yayınlanması, Milli Mücadele’de İstiklal Madalyalı tek ilçeye sahip olmamız, o günün şartlarıyla kağnılarla İnebolu üzerinden Küre dağlarından, Ilgazlardan aşağıya cepheye silah taşınması ve bu uğurda verilen mücadele çok takdire şayandır. Hiç işgal görmemesine rağmen hem Çanakkale’de, hem de İstiklal Mücadelesinde destan yazan bir şehrin emanetçileriyiz onun için hem bu emaneti iyi bilmek, hem de Cumhuriyetin hangi şartlarda kurulduğunu gelecek nesillere hem aktarmak, hem de yaşama açısında önemli paneldeyiz. Bu tarz panellere biz de iştirakçi oluruz, çünkü ben çok önemsiyorum. Millet olmanın gereği ve gerekliliği mazide, halde ve atide birliktir. Bir kısmımız geçmişe ağız dolusu konuşurken, bir kısmımız ise övgüye basıyoruz. Bir kısmımız ise birbiriyle didişiyor. Ortak ideallerde buluşmamız lazım ki birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Bir, diri olursak üstünden gelemeyeceğimiz hiçbir güç yok. Kan kussak, kızılcık şerbeti içtik deriz. Soğan ekmek yeriz ve istikbalimizden ödün veremeyiz” ifadelerine yer verdi.
FEYZİOĞLU; “UMUTSUZLUĞA YER YOK HAYATIMIZDA”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Milli Mücadele döneminin tarihsel gelişim sürecini anlatarak başladığı konuşmasında yine o dönemde silah, üniforma, postalın olmadığını ancak Kastamonu ve İnebolu’nun olduğunu vurguladı.
İnebolu ve Kastamonu olmasaydı Milli Mücadelenin olmayacağını belirten Feyzioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Allah, Kastamonu’dan, İnebolu’dan, dedelerimizden, atalarımızdan bin kere razı olsun. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi geldikleri gibi gittiler. İnebolulu mandacılar sayesinde, Şerife Bacılar sayesinde, Kastamonulular sayesinde ve bile bile, seve seve şehit olmayı göze alanlar sayesinde. Üzerimizdeki sorumluluk büyük. Umutsuzluğa yer yok hayatımızda. Umutsuzluğun bastığı yerde inancımız umudumuz olur yola daha da büyük bir kuvvetle devam ederiz. Bugün ihtiyacımız olan en az öğretim kadar eğitimdir. Bu eğitim milli olmalıdır. Çünkü tarihini bilmeyen tarihinin iyisini tekerrür ettiremez, kötüsünü ise tekrar tekrar yaşar. Tarihinin yanlışından ders almayan doğrusunu yapamaz tarihinin doğrusundan ders almayan yanlışa sevk edilir. İyisini, yanlışını, eksisini bilmek ve geleceği birlikte inşa etme kararlılığını her sabah gün doğarken imanla yürekten tekrarlamak işte bu millî bilinçtir. Milli bilinç her sorunun çözümü her kilidin anahtarıdır. Bu toplantının da milli bilincimize birlikteliğimize ortak paydada kavuşmamıza ve birbirimize düşman olarak değil karşı kampların rakip fertleri olarak değil sırt sırta mücadele etmiş birbirine sırtını dayamış torunları olarak bakmak için ve milli mücadelenin bugün hala devam ettiğini yüreklerimizde hissetmek için dilerim umarım bu toplantı katkıda bulunur.” (Nihan Kıran)