‘Bugün dünyada insan haklarından söz etmek mümkün değil’
Türkiye Kamu-Sen İl Başkanı Nedim Afacan:
‘Bugün dünyada insan haklarından söz etmek mümkün değil’
TÜRKİYE Kamu-Sen İl Başkanı Nedim Afacan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilan edilişinin 71’nci yıldönümünde toprakları işgal edilen, zulüm altındaki milletlere dikkat çekti. Afacan; “Baskın güçler, kendi çıkarlarına uygun bulduğu toplumlar için demokrasi ve insan hakkını öngörmekte, bunun dışındaki toplumlara ise yaşama hakkı dahi tanımamaktadır” ifadelerine yer verdi.
“EN ÖNEMLİ HAK; YAŞAMAK”
Bir canlının en önemli hakkının yaşama hakkı olduğunu belirten Nedim Afacan; “Ona yaşama hakkı tanımadan başka hak ve özgürlüklerden faydalandırmaya çalışmak anlamsızdır. Bugün dünyanın birçok bölgesinde hak ve özgürlük kisvesi altında katliamlar yaşanmaktadır. Eğer evrensel bir değeri, bir zümrenin uhdesine bırakırsanız, artık o değer evrensel olmaktan çıkar ve kişisel bir durum halini alır. Ne yazık ki; tüm dünyada temel hak ve özgürlükler konusunda yaşanan sorunlar, evrensel değerlerin bir grubun eline teslim edilmesinden dolayı ortaya çıkmaktadır. Baskın güçler, kendi çıkarlarına uygun bulduğu toplumlar için demokrasi ve insan hakkını öngörmekte, bunun dışındaki toplumlara ise yaşama hakkı dahi tanımamaktadır” dedi.
“İNSAN HAKLARINDAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Birçok olayın görmezden gelindiğini hatırlatan Afacan, şöyle devam etti; “Hep söylediğimiz gibi, biz yüreğimizde Irak’ta dökülen kanın sızını duyuyoruz. Biz dağlık Karabağ’da yaşanan Hocalı soykırımına ağıtlar yakıyoruz. Filistin’de, Arakan’da yaşananlara ağlıyoruz. 1974 Kıbrıs Harekâtından önce Türklere yapılan soykırıma varan etnik temizlik mezalim hafızalarımızdan silinmez. İran Türklüğünü unutmayız, unutamayız. Batı Türklüğüne karşı Avrupalı ülkelerin yürüttüğü asimilasyon temelli entegrasyona, inançlarımıza ve dilimize karşı yürüttüğü anlaşılmaz tutuma hep birlikte ‘Hayır’ deriz. 1757 yılından beri Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, boğazımızda düğümdür. Bir buçuk asırdan beri zulme uğrayan, soykırım gören, evlerinden yurtlarından edilen soydaşlarımızın görmezden gelinmesi ne Türkiye ne de dünya nezdinde bir anlam ifade etmiyorsa bugün dünyada insan haklarından söz etmek mümkün değildir. Çin zulmünden kaçan soydaşlarımız, anayurtlarında yaşayan yakınlarından haber dahi alamazken, zulmün boyutlarının soykırıma dönüştüğü görülmektedir. Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın binlerce yıldır yaşadığı topraklar işgal altında olduğu gibi seyahat özgürlükleri kısıtlanmakta, doğum kontrolü yoluyla nüfuslarına müdahale edilmektedir. Eğitim kampları adı altında tek tip kıyafetlerin giydirildiği, kulelerde askerler tarafından kontrol edilen toplama kamplarında işkencelere maruz bırakılan soydaşlarımızın yaşadığı zulüm yürekleri dağlamaktadır. Dini inançlarına kadar müdahaleye uğrayan, zorla içki içirilen kardeşlerimizin çektiği bu sıkıntıların, bilhassa İslam dünyasında karşılığının olmaması anlaşılır gibi değildir.” (Bülten)