‘Öğretmene sahip çıkmak Türkiye’ye sahip çıkmaktır’

Türk Eğitim-Sen ‘öğretmenlere yönelik şiddete’ tedbir alınması talebiyle Cumhurbaşkanına mektup gönderdi ‘Öğretmene sahip çıkmak Türkiye’ye sahip çıkmaktır’ Türk Eğitim-Sen, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi ve ağır cezai müeyyidelerin uygulanması amacıyla 81 ilde eş zamanlı basın açıklaması düzenledi. Bu kapsamda Türk Eğitim-Sen Şube Bürosunda sendika il yöneticileriyle bir araya gelen Türkiye Kamu-Sen İl Başkanı ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nedim Afacan, ‘öğretmene sahip çıkmak, Türkiye’ye sahip çıkmaktır’ sloganıyla eğitim çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmek, şiddetin önlenmesi ve caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi amacıyla, eğitim çalışanlarına yönelik şiddete hayır diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 81 ilden 81 mektup gönderdiklerini ifade etti. Sendika bürosunda bir araya gelen eğitim emekçileri, ardından hep birlikte PTT’ye giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a taleplerini içeren bir mektup gönderdi. “ÖĞRETMENLERİN CAN GÜVENLİĞİ İÇİN YASAL DÜZENLEME YAPILMALI” Türk Eğitim-Sen tarafından 81 ilden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderilen mektupta özetle şu ifadelere yer verildi; “Sayın Cumhurbaşkanım; malumunuz üzere, şiddet olaylarında toplum sıhhatimizi etkileyecek düzeyde önemli bir artış sözkonusudur. Başta kadın ve çocuklara yönelik olmak üzere, şiddet vakaları adeta toplumsal bir cinnet seviyesine ulaşmış durumdadır. Bu kapsamda öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarına karşı şiddet olaylarında da inanılmaz bir artış sözkonusudur. Şu bir gerçektir ki, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet meselesi, hali hazırda eğitim hayatımızın öncelikli ve önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir. Gün geçmiyor ki, öğretmene dönük bir şiddet hadisesine dair bir haber medyaya yansımamış olsun. Sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalan, darp edilen ve hatta canına kast edilen öğretmenlerimiz yüreklerimizi dağlamaktadır. Durumun can acıtıcı bir diğer tarafı da öğretmenlerimize yönelik gerçekleşen şiddet vakalarının failleri, büyük oranda öğrenci ya da öğrenci velisidir. Sendikamızın geçen yıl gerçekleştirdiği bir anket çalışması göstermiştir ki, eğitim çalışanlarına şiddet uygulayanların yüzde 67’si öğrenci ya da öğrenci velileridir. Bu, üzerinde önemle ve uzun uzun düşünülmesi gereken bir noktadır. Dün, canından parçasını yani evladını okula getirirken ‘eti senin kemiği benim’ teslimiyetiyle ve muteber bir tutumla öğretmene yaklaşan bu toplum, ne zaman ve nasıl bu duruma gelmiştir? İşte problemin çözülmesi gereken asıl düğümü buradadır. Artan şiddet olayları, eğitim çalışanlarında can güvenliği endişesine dahi yol açmakta ve motivasyonlarını olumsuz etkileyecek ölçüde tedirgin etmektedir. Yani şu gözden kaçırılmamalıdır ki; öğretmene şiddet, sadece adli boyutu olan bir sosyal problem değil, aynı zamanda bir eğitim sorunu halini almıştır. Sadece son birkaç yılda ölümle sonuçlanan şiddet olaylarına örnek verirsek; Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel, sınavda kopya çektiğini tespit ettiği öğrencisi tarafından 2 Ocak 2019 tarihinde üniversitedeki odasında hunharca öldürüldü. 2 Nisan 2019 tarihinde Gebze Atatürk Anadolu Lisesi’nde görevli müdür yardımcısı Necmettin Kuyucu öğrencisi tarafından okulunda vahşice katledildi. İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 15 Aralık 2017 tarihinde öğrencisi tarafından vurularak öldürülen okul müdürü Ayhan Kökmen ve İzmir’in Karabağlar ilçesinde 25 Eylül 2012 tarihinde bıçaklanarak öldürülen Rabia Sevilay Durukan öğretmenimizi de unutmadık. Sanırım herkes kabul eder ki, öğretmenlere yönelik şiddet hadiselerinin artış göstermesinin nedenlerinin başında, öğretmenin itibarının rencide edilmiş olması gelmektedir. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” şuuruyla yoğrulmuş bir medeniyet ikliminde, öğretmenler bu kadar kolay hakaret edilebilen ve her önüne gelenin şiddet uygulayabildiği kimseler olmamalıdır. Dolayısıyla bu noktada atılacak ilk adım öğretmenlik mesleğinin itibarını artırıcı tedbirleri almaktır. Bu amaç doğrultusunda yapılacak yasal düzenlemelerin yanı sıra, başta yöneticiler olmak üzere toplum kanaatini yönlendiren herkesin bu yüksek sorumluluk duygusuyla öğretmenlerimize yönelik söylem ve tutumlarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Toplumsal meselelere ve özellikle eğitim sorunlarına duyarlı yaklaştığını bildiğimiz zat-ı alinizin, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi anlamında gerekli adımların atılması hususunda irade ortaya koyacağına inanıyoruz. Daha fazla canın yitip gitmemesi, mirasçısı olduğumuz medeniyetimize yakışmayan öğretmene şiddetin önlenmesi anlamında yasal düzenlemenin bir an önce yapılması bizleri ziyadesiyle memnun edecektir. Biz inanıyoruz ki, öğretmenle birlikte kaybettiğimiz, esasında toplumun ve Türkiye’nin geleceğidir. Saygılarımızla yüksek takdirlerinize arz ederiz.” (Nihan Kıran)