‘İktidar değil, sanki müteahhitlik şirketi’
HANÖNÜ’DE DE AK PARTİ’Yİ ELEŞTİREN CHP MİLLETVEKİLİ BALTACI:
‘İktidar değil, sanki müteahhitlik şirketi’
CHP Hanönü Belediye Başkan Adayı Yılmaz Karakoç, seçim bürosu açılışını gerçekleştirdi. Açılışa CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, İl Başkanı Hikmet Erbilgin, İyi Parti İl Başkanı Özcan Büyükşen’in yanı sıra CHP belediye başkan adayları ve çok sayıda Hanönülü vatandaş katıldı. Milletvekili Baltacı, seçim bürosunun kurdelesini kestikten sonraberaberindekiler ile birlikte esnafları gezip 31 Mart için Yılmaz Karakoç’a destek istedi.
KARAKOÇ: “HANÖNÜ’NÜN KAYBEDECEK BİR 5 YILI DAHA YOK”
Seçim bürosu açılışında konuşan CHP Hanönü Belediye Başkan Adayı Yılmaz Karakoç, Hanönü’nün kaybedecek bir 5 yılı daha olmadığını söyledi. Hanönü’nün sorunlarını da bu sorunların çözümlerini de bildiğini belirten Karakoç; “5 yıl önce Hanönü’ye geldim ve geldikten 3 ay sonra aday oldum. ‘Yılmaz Karakoç seçimi kazanamazsa çeker gider’ dediler, ama ben Hanönü’de kaldım, Hanönü’ye hizmet etmeyi tercih ettim. Bu süre içinde başımız kimseye eğilmedi. 5 yıldır ilçemizin nasıl yönetildiğini biliyorum. Hanönü’nün sorunlarını biliyorum. Bu nedenle aday oldum, bu yola çıktım. Dert sizde ise derman bizde. Belediyecilik halkın derdine derman olmaktır. Ben bunun için aday oldum. Her işimiz sevgiyle olacak, saygıyla olacak. Belediyenin, özellikle başkanın kapısı sürekli açık olacak. Bir görüşme yapılırken diğer vatandaş dışarıda kalmayacak. Bizim kimseden gizlimiz saklımız olmayacak. Biz verdiğimiz sözü tutarız. Yapacağız dediğimizi yaparız. Yapamayacağımızı da neden yapamayacağımızı söyler, açıklarız. Artık Hanönü’nün kaybedecek bir 5 yılı daha yok. Bu nedenle oylarınıza talibim. Oy verin siz kazanın, halk kazansın, Hanönü kazansın. Artık bu gidişe son verelim.”
ERBİLGİN: “HANÖNÜ’NÜN REÇETESİ KARAKOÇ’TUR”
Vatandaşların Kastamonu’daki 14 belediyeyi AK Parti’ye teslim ettiğini, ama ne Kastamonu’nun ne de Hanönü’nün kalkınamadığını savunan CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin ise; “Biri tarihten, biri bugünden iki örnek vererek sözlerime başlamak istiyorum. Yıl 1942; Hitler, treniyle istasyona yanaşıyor. Yanında yaralı askerlerin olduğu tren var. Askerler perişan, askerler yoksul. Hitler’in bulunduğu trende camlar açık. Hitler yanaşınca bütün askerler kafasını çevirip trenin içine bakıyorlar. Hitler’in kurmaylarıyla birlikte tren içinde lüks içinde olduğunu görüyorlar. Askerler işte o gün o savaşın yanlış bir savaş olduğuna karar veriyorlar. Bugün bu meydanda yer alan bu halk, o yaralı askerlerin bulunduğu trende yer alanlardır. Artık göz bağı çözülmüştür. Bundan 77 yıl sonra bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Güneysu’da konuşuyor. Karşısındaki kalabalığa tam yeni uçağımız göklerde diyeceği, bizi Avrupa’nın nasıl kıskandığından bahsedeceği, enflasyonun yalan olduğunu söyleyeceği ve tam bizleri zillet ittifakı diye suçlayacağı anda kalabalığı bir ses yırtıyor; ‘Reisim sınavdan sınava koşuyoruz’ diyor o ses. İşte o anda bütün illüzyon dağılıyor. Çünkü Erdoğan’ın yüzüne bu ülkedeki işsizlik, bu ülkedeki yoksulluk şamar gibi iniyor. Çünkü orada ‘reisim sınavdan sınava koşturuyoruz’ diyenin iş, ekmek derdi var. Çünkü orada ‘reisim sınavdan sınava koşturuyoruz’ diyenin adalet talebi, liyakat talebi var. O sesin sahibi, ‘Ben bu sınavları başarıyorum ama senin bakanların kendi yeğenlerini işe alıyor. Ben bu sınavları başarıyorum ama sen kendi damadını ihya ediyorsun’ demek istiyor. Şimdi içinde bulunduğumuz fotoğraf bu. Az ötemizde AKP’nin mitingi var. Burada da biz miting yapıyoruz. Orada eşimiz, dostumuz belki akrabamız var. Ama Cumhurbaşkanına göre oradakiler vatansever, buradakiler terörist. Buna razı mıyız? Buna dur demek için Yılmaz Karakoç’u belediye başkanı yapmalıyız. Bunun yolu kapı kapı dolaşıp eşimize dostumuza ülkemizin içinde bulunduğu durumu anlatmaktan geçiyor. 20 ilçemiz var. AKP ‘biz bu şehri, ilçelerini uçuracağız’ dedi. Kastamonulular 14’ünü AKP’ye teslim ettiler. Uçurdular. Eşlerini, dostlarını, yandaşlarını uçurdular. AKP ve MHP belediye başkan adaylarına buradan sesleniyorum. Hanönü’yü gezelim, Taşköprü’yü gezelim, Araç’ı gezelim. Görecekleri tek şey yolsuzluktur, yandaş kayırmadır, eşinin dostunun cebini doldurmadır. Kastamonu kalkınmadı, Hanönü de kalkınmadı. Şimdi özel sektörün buraya yaptığı yatırımı propaganda malzemesi olarak kullanıyorlar. Hanönü’de yaşayanlar aklını başına devşirmek zorunda. Çocukları için, gelecekleri için yeniden düşünmek zorunda. Hanönü’yü nasıl huzura kavuştururuz, nasıl kalkındırırız bunu düşünmek zorunda. Bunun reçetesi Yılmaz Karakoç’tur.” İfadelerini kullandı.
BÜYÜKŞEN; “MİLLİYETÇİLİĞİ AYAKLAR ALTINA ALANLARLA BİR TEK TÜYÜMÜZ UYUŞMAZ”
AK Parti ve MHP tarafından Millet İttifakı’nın terörle yan yana getirilmeye çalışıldığını belirten İyi Parti İl Başkanı Özcan Büyükşen de; “31 Mart’ta yerel seçime gideceğiz. Bu seçime giderken biz Millet İttifakı’nın birleşeni olarak temiz, dürüst, şeffaf belediyeciliğe projelerimizle talip olup halkımızın teveccühü ile belediyelerde iş başına gelme arzusundaydık. Bunu da birleştiren kaynaştıran bir üslupla gerçekleştirmek istiyorduk. Ama görüyoruz ki Cumhur İttifakı’nın büyük ve küçük ortağı tam tersi bir dil kullanıyor. Bunu yaparken de Türk Milleti’ni ayrıştırmak, kutuplaştırmak, düşmanlaştırmak üzerine bir söylem kullanıyor. AKP’nin iktidarda olduğu yıllar içerisinde övündüğü konular neydi? ‘Koalisyonları bitirdik, ülkeye istikrar getirdik’ demediler mi bizlere? Bugün ülkeyi tek başına yönetme gücünü kaybeden AKP, seçimden önce yanına aldığı küçük ortakla ülke yönetiminde kalmayı çabalıyor. Tabi bunu yaparken de parlamentomuzun demokratik yapısını ve kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdılar ki ülkede kendilerinden başka bir güç olmasın. Onlar istedikleri gibi ülkeyi tarumar etsin fakat kimse onlara hesap soramasın istiyorlar. Maalesef 16 Nisan’da şaibeli olarak bu hakka kavuştular. 24 Haziran’la birlikte de iktidarı hoyratça kullanabilecekleri bir şekilde ele geçirdiler. Şimdi yerel seçimlere gidiyoruz. Peki koltuklarını sarsmayacak bu seçimi neden beka seçimi olarak görüyorlar? Çünkü 17 yıl boyunca iktidarlarını besleyen rantiyeci belediyecilik anlayışıydı. O belediyeleri kaybettiklerinde halktan oy devşirebilme mekanizmaları zayıflayacak. O yüzden bizde diyoruz ki; bu seçimlerde belediyeleri onlardan alalım ve kulaklarını çekelim. Bir şirket değil ülke yönettiklerini fark etsinler. Oy devşirmek uğruna bize karşı bir saldırıya başladılar. Millet İttifakı’nı HDP ile yan yana getirmeye çalışıyorlar. Halkın algısına bu fikri yerleştirmek için en alçakça saldırı içindeler. Biz Atatürk milliyetçileriyiz. Milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla ve onların değirmenine su taşıyanlarla ve bu ülkenin bütünlüğüne kast edenlerle bir tek tüyümüz uyuşmaz. Biz bu vatanın bekçileriyiz. O yüzden Millet İttifakı’nın ortak adayıyla seçime girdiğimiz her yerde hangi partiden olduğuna bakmaksızın adayı destekleyeceğiz. Hanönü’de ortak adayımız Yılmaz Karakoç’tur. İyi Parti olarak Yılmaz Karakoç’u Hanönü’nde destekliyoruz. İnşallah yüzünü güneşe dönenlerle Hanönü’nde Mart’ın sonu bahar olsun” ifadelerini kullandı.
BALTACI: “HANÖNÜ İÇİN YENİ BİR HİKÂYEYİ KARAKOÇ’LA BİRLİKTE YAZABİLİRİZ”
Hanönü mitinginde eleştiri oklarını bir kez daha AK Parti ve Milletvekili Metin Çelik’e yönelten CHP Milletvekili Hasan Baltacı, şunları söyledi; “Belediye Başkan Adayımız Yılmaz Karakoç, Yılmaz ağabeyimiz 2014 yılında yarım kalan hikâyeyi tamamlamak için bugün karşınızdadır. Bu hikâyeyi birlikte tamamlayacağız. Birlikte başaracağız. Niye bu hikâyeyi tamamlayacağız? Çünkü az önce AKP milletvekilinin seçim bürosu açılışındaki konuşmasına kulak misafiri olduk ve AKP’nin Hanönü’ne anlatacak yeni bir hikâyesi kalmadığını anladık. Hep aynı konuları konuşuyor. Yol yaptık, baraj yaptık, hastane yaptık, okul yaptık diyor. Bir iktidar değil sanki müteahhitlik şirketiyle karşı karşıyayız. Yapılanlar bu ülkedeki, Kastamonu’daki, Hanönü’ndeki yurttaşlarımızın alın teriyle oluşturduğumuz hazineden bedeli karşılanan icraatlar. Yapılana sözümüz yok ama eğer bu kadar yapılmışsa bugün 2019’da Türkiye neden derin bir ekonomik kriz yaşıyor? Bunun cevabı yok. Türkiye neden bugün bir hukuk kriziyle cebelleşiyor bunun cevabı yok. Niye eğitimde, niye basın ve ifade özgürlüğünde son sıralardayız, niye yolsuzlukta başı çekiyoruz bunun açıklaması yok. Çünkü hikâye bitti. Türkiye için yeni bir hikâyeyi ancak biz yazabiliriz. Hanönü için yeni bir hikâyeyi Yılmaz Karakoç’la birlikte sizler yazabilirsiniz. Buna hazır olmamız lazım. Bu içine düştüğümüz krizden 31 Mart’ta çıkmanın yolunu bulacağız. Üretken bir belediyecilik modelini ortaya koyacağız. Bu belediyeler üretecek ürettiğini hakça ve adil bir şekilde paylaşacak. Bizim alın terimizle oluşturulan bu servet hakça paylaşılmazsa işte bugün yaşadığımız krizi yaşarız. Bu krizin temelinde AKP iktidarının sonuçlarını bilerek ve isteyerek kurduğu düzen vardır. Bu iktidar eşine, dostuna, yandaşına, rantiyeciye hizmet etmektedir. Biz bunu 31 Mart’ta tersine çevirebiliriz.” (Bülten)